"Ambulans nerede kaldı?!"
"Temiz bir bez veya giysi verin, yarasına bastırmaya devam edin!"
Murat, Yasin onu arayıp ölü gibi bir sesle her neredeyse hemen Kutay'ın evine gitmesini ve hemen ambulans çağırmasını söylediğinde, fazla sorgulamadan derhâl dediğini yapmıştı. Kutay'ın evine ulaşmayı başardığında kapının önündeki kalabalığın arasından önce uğultular hâlinde sesler geldi kulağına, ardından uzun boyu sayesinde ilk olarak Kutay'ın, sonra ince bir kadının cansız bedeni çarptı gözüne. Onun Anna olduğunu hemen anlamıştı Murat. Bakışlarını genç kadının cansız bedeninden ayırdı ve Kutay'a çevirdi.
"Allah'ım, sen onun canını bağışla."
Korktuğunun başına gelmiş olmaması için bildiği tüm duaları ederken kalabalığı kibar olmayan bir şekilde yararak Kutay'ın yanına vardı. Kibarlık için vakti yoktu. Bilincinin açık olduğu güç bela kırptığı gözlerinden belliydi, komşusu olduğunu düşündüğü, ilk yardımı yapan kişi yeniden ambulans ararken onun geldiğini fark eden Kutay, titreyen elini kaldırmaya çalışarak Murat'ı çağırdı.
Murat, Kutay'ın titreyen elini düşünmeden sıkıca tuttu ve hissettiği soğukluk, sıcak havaya rağmen onu bile üşüttü. Alnında biriken soğuk teri boştaki eliyle silerken hızla yükselen paniğine engel olmaya çalışıyordu. Uyanık kalmasını sağlamak için, çaresizce kulağına yaklaştı ve bildiği tek yolu denedi Murat.
"Bana bak Kutay, Yasin'e bunu yaparsan iki elim iki dünyada da yakanda. Sakın ölme, sakın. Anladın mı beni? Anladıysan elimi sık."
Elinde hissettiği belli belirsiz baskı, Murat'ı dünyanın en mutlu adamı yapmaya yetmişti o an. Kutay'a olan tüm öfkesi can çekişir gibi alıp verdiği hızlı solukları dinlerken, bembeyaz kesilmiş yüzünü, titreyen eliyle verdiği yaşama tutunma savaşını izlerken un ufak olmuştu. Kutay'ın fısıldayarak söyledikleri zar zor ulaşmıştı kulağına.
"Yasin'e... Ona söyle... Güzelliğini kabirde böceklere... Ezberleteceğim..."
"Ambulans nerede kaldı, şoka girmek üzere!" Yanındaki orta yaşlı adama sorduğunda cevabını ondan değil, polislerin ve sağlık görevlilerinin hızla yanlarında belirmelerinden almıştı. Hemen geri çekilip görevlilere yer açarak hızlıca işlerini yapmalarını izledi. Hissettiği korkuyu dışa vurmasını neyin engellediğini bilmiyordu Murat ama onu tutan bir şeyler vardı.
Polisler yerde cansız bedeniyle yatan genç kadını ceset torbasına koyarken olay yeri inceleme ekipleri hazırlıklarını tamamlıyorlardı. Boynunda boyunluk ve elinde başına tuttuğu buz torbasıyla polislerin yanındaki kurye, ceset torbasını göstererek bir şeyler söylüyordu ancak Murat'ın kulaklarına değmiyordu kelimeleri.
Müdahalesi yapıldıktan sonra hemen sedyeyle indirilen Kutay ile birlikte ambulansa bindi ve hızla yola koyuldular.
"Hasta neyiniz oluyor?"
Arka taraftan kendisine soran görevliyi ruhsuz bir sesle ön taraftan yanıtladı. "Arkadaşım. Takım arkadaşım. İyi olacak mı?"
"Çok kan kaybetmiş, abdominal organlarda çoklu organ travması var gibi görünüyor. Bilinci kapandı, durumu kritik, her şeye hazır olun."
Murat duyduklarından sadece her şeye hazır olun cümlesini algıladığında göz pınarlarında hazır bekleyen iki damla yaşın yanaklarına yuvarlandığını hissetti. Kutay'a bir şey olursa Yasin'i nasıl toparlayacak, nasıl teselli edecekti onu? Dahası, onunla derdi olsa da Kutay da bir can taşıyordu ve böyle bir ölümü hak etmiyordu. Kimse böyle genç bir yaşta ölümün acı şerbetini tatmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Top | bxb |
General Fiction"Bitime bir saniyeden az var beyler. Bu maçı alın, dileyin benden ne dilerseniz." Molanın sona erdiğini belirten ses duyulduğunda tüm gözler onun, onun gözleriyse kendisinin üstündeydi. Sahaya dönmeden önce kulağına en iyi arkadaşının sesi doldu. "S...