Antrenman herkes için eğlenceli, Yasin içinse gergin geçiyordu. Kutay sanki herkesle kırk yıllık arkadaşmış gibi rahat bir biçimde muhabbet kurmuşken Yasin diken üstündeydi. Kapıdan girdiklerinde kurduğu cümleden sonra onunla göze batacak herhangi bir diyalog kurmamıştı ama yine de Yasin tetikteydi. Sağı solu belli olmuyordu bal gözlü oğlanın, eskiden onun yanında dünyanın en rahat adamıyken şimdi pimi çekilmiş bomba gibiydi.
"Yasin sen Kutay ile eşleş, görelim bakalım eski günlerdeki gibi uyumlu musunuz hâlâ?"
Erman hocanın sesiyle vücudunun bin volt elektrik verilmiş gibi çarpıldığını hissetti. Er ya da geç bunun olacağını biliyordu, ikisi her zaman her oyunda birlikte olmuştu. Kutay'ın yüzüne baktı istemeye istemeye. Görmeyi beklediği o ukala sırıtış yoktu dolgun dudaklarında, bal rengi gözleri sakin bir ifadeyle onu izliyordu. Acelesiz adımlarla yanına yaklaştı, yerdeki topu aldı ve yine acelesiz bir tavırla, gözlerinin ta içine bakarak ona uzattı. O gözlerde bir sevinç görür gibi oldu Yasin.
Topu topu iki saniye sürmüştü bakışmaları ama sanki saatlerce sürmüş gibi gelmişti Kutay'a. Çok özlemişti Kutay o ormanları çağrıştıran gözlere bakmayı, üç yıldır görmeyi arzuladığı bir çift göz artık çok yakınındaydı, Rusya'daki cehenneminde kavrulurken onu yaşama bağlayan tek şey her gün, her gece düşlediği o bir çift yeşil gözdü.
Eskiden kendisine aşkla bakan gözler şimdi meydan okumayla karışık bir öfkeyle bakıyordu ona ama Kutay'ın pes etmeye niyeti yoktu. Karşısındaki adamı çok incittiğini biliyordu ama kendini affettirecekti. Yasin kendince ona olan aşkını öfkesiyle gizliyordu ama Kutay, kalbinin hâlâ ona ait olduğunu adı gibi biliyordu. Bunu bilecek kadar tanıyordu Yasin'i.
Yasin bakışlarını ondan alıp elinde tuttuğu topa çevirirken derin bir nefes aldı. Alnından süzülüp yanağına doğru yol alan ter damlasını tişörtünün omzuyla silip tekrar Kutay'a bakmadan pozisyonunu aldı. Koç onları iki takım hâlinde bölmüştü, kendisi Kutay, Yusuf, Hakan ve Sinan ile takım olurken karşı takımda Murat, Mehmet, Tuncay, Kemal ve Ali vardı. Alper'i yedek tutmuştu koç.
Yasin, antrenmana geldiklerinden beri Kutay'a dövecekmiş gibi bakan Murat'ı teskin etmek ister gibi baktı. Murat sıkıntılı bir ifadeyle başını belli belirsiz salladı ve koçun hava atışıyla maça başladılar. İlk top Tuncay'ın çelmesiyle karşı takıma geçerken Yasin içinden bir aksilik çıkmaması için dua ediyordu. Zira Kutay Murat ile eşleşmişti ve onun ilk kışkırtmasında Murat'ın kendini kaybedeceğini biliyordu Yasin. Mantıklı bir insan olmasına rağmen sevdiklerini koruma arzusu baskın çıktığında ne mantıktan eser kalıyordu ne akıldan.
İlk periyot sakin bir biçimde karşı takımın üstünlüğü ile geçmişti. Yasin, bakışları bir Kutay bir Murat arasında gidip gelirken oyuna dikkatini vermekte zorlanıyordu. Koç da bunu fark etmiş olacaktı ki onu kenara alıp yerine Alper'i koymuştu. İkinci periyotta Alper onun yerine oynarken Yasin kenarda kendine gelmeye çalışıyordu.
Kutay'ın bu şekilde dikkatini dağıtmasına izin veremezdi, her şeyden önce kendi prensiplerine aykırıydı bu. Parkeye adım attığı an oyundan başka bir şey düşünmezdi o, geri kalan her şeyi maç bitene kadar bilinç dışına iterdi. Oysa şimdi terle sırılsıklam olmuş kumral saçların bal rengi gözlerin önüne dökülüşünü izlerken ondan başka bir şeye odaklanamıyordu.
Bakışlarını ondan çekip kafasını önüne eğdi ve sallayarak düşüncelerinden sıyrılmaya çalıştı. Bu yüzden hamle yapan Murat'ın Kutay'la çarpıştığını, düştüğü yerden kalktığında üzerine yürüyüp hırsla Kutay'ın yakasını kavradığını görmedi. Bir anda karışan sahada her kafadan çıkan ayrı seslerle gözlerini yerden kaldırıp ne olduğuna baktığında korktuğunun başına geldiğini anladı.
"Sen kime çelme takıyorsun lan şerefsiz?!"
"Çelme melme takmadım lan, götünden uydurma!"
"Takmamışmış, şimdi siktim lan belanı!"
Bununla birlikte güçlü bir yumruk Kutay'ın yüzünde patladığında herkes onları ayırmaya girişti.
"Murat yapma!"
"Abi dur!"
"Ayrılın lan!"
Oysa iki genç değil ayrılmak, hırsla birbirlerine yumruk savuruyorlardı. Yasin koşarak araya girip onları ayırmaya çalıştığında ikisi de ortalarında kimin durduğunun farkında değildi. Bir Murat'ı, bir Kutay'ı itmeye çalışırken kimden geldiğini anlayamadığı bir yumruk burnunda patladı ve Yasin çocukken çizgi filmlerde olduğunu sandığı, gözlerinin önünde uçuşan yıldızları görme olayının gerçek olduğunu öğrendi. Burnundan sonuna kadar açılan çeşmeler gibi kan boşalırken hissettiği şiddetli ağrıyla yere düştü.
"Yasin!"
Aynı anda birkaç ses adını söylemişti ama kimsenin sesini ayırt edemiyordu. Ağrısı giderek şiddetlenirken gözlerinin yavaş yavaş kararmaya başladığını fark etti. Daha önce de sahada sakatlık geçirmişti ama ilk defa acıdan bayılacak olmak saçma bir biçimde güldürmüştü onu. Oturduğu yerde geri doğru düşerken kararan gözlerinin gördüğü son şey kumral saçlı bir bedenin ona atılıp başını tutarak yere vurmasına engel olduğuydu.
***
Yasin kendisiyle ilgilenecek doktoru beklerken refakatçilerinin yüzlerinde bakışlarını tek tek dolaştırdı. Murat'ın yüzünde endişe, Erman hocanın yüzünde bıkkınlık ve Kutay'ın yüzünde korkuyla karışık bir utanç vardı.
Kısa süreli baygınlığının ardından kendine geldiğinde Murat'ın kollarındaydı. Bir yandan burnuna tampon yapıyor, bir yandan da şişmemesi için soğuk kompres uyguluyordu. Ayağa kalkmak için davrandığında birden fazla el onu Murat'ın kucağındaki yerine çivilemişti. Biraz daha kendine geldiğinde de refakatçileri eşliğinde acile gelmişlerdi, şimdi de doktoru bekliyorlardı.
"Murat, yedekte yerin hazır evladım."
Sessizlik, Erman hocanın tok sesiyle bölündüğünde tüm kafalar Murat'ın şaşkın yüzüne döndü. Murat karşılık vermemiş, sadece kaşlarını çatarak cezasını kabullenmişti. Böyle olacağını biliyor olmasına rağmen kendini tutamamanın cezasıydı bu.
"Biz takım kendine gelsin diye debelenirken as oyuncularım kavgaya tutuşuyor, bir diğerinin burnu kırılıyor. Diğer oyuncularımı olumsuz etkilediğinizin farkında değil misiniz lan? Derdiniz ne oğlum sizin, topu mu paylaşamadınız? Paylaşamadığınız ne?"
Sessizlik sürerken Murat, Yasin ve Kutay'ın bakışları buluştu. Yasin de, Kutay da, Murat da biliyordu paylaşamadıklarının o olduğunu. Yasin bakışlarını acilde dolaştırdığı esnada doktor gelip kendisini bir süre muayene etti.
"Açık operasyon gerektirecek bir kırık yok gibi görünüyor ama emin olmak için bir film çektirelim. Ona göre ne yapacağımıza karar veririz."
Bununla birlikte diğer hastalarla ilgilenmek için yanlarından ayrıldığında Erman hoca tekrar söze girdi.
"Yasin, gel oğlum seni röntgene götüreyim. Bu davarlarla kalırsan başka yerlerin de kırılabilir."
Hocası keşke bilseydi, kalbine varana kadar her yanı kırıktı.
--------
Olsun hocam ben yine de seviyorum o davarları. Murat'ı kendimle şipleme kararı aldım hep benim verdiğim tepkileri veriyor canım karakterim yiyem seni <3<3<3 Cağnım okuyanlarım, iki satır yorum yapamayacağınız kadar kötü mü gidiyorum gerçekten? Öyleyse söyleyin de tükanı kapatıp gideyim daha fazla boka sarmadan dkljlfksfls. Okuduğunuz için teşekkürler seviyom sizi sevimli hayaletlerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Top | bxb |
General Fiction"Bitime bir saniyeden az var beyler. Bu maçı alın, dileyin benden ne dilerseniz." Molanın sona erdiğini belirten ses duyulduğunda tüm gözler onun, onun gözleriyse kendisinin üstündeydi. Sahaya dönmeden önce kulağına en iyi arkadaşının sesi doldu. "S...