22- Sakın Uyuma

6.7K 479 67
                                    

(12.19)

Balım: Ne yapıyorsun abi?

Yasin: Hastaneye doğru gidiyorum güzelim. Doktor kontrolüm var da bugün.

Balım: Bir aksilik yok değil mi?

Yasin: Yok, yok. Ateller falan çıkarıldı zaten biliyorsun, her şey yolunda.

Yasin: Sadece bir iki hafta daha topsuz antrenmanla idare edeceğim, sonra sahalara dönüyorum.

Balım çevrimiçi.

(Görüldü, 12.24)

Balım yazıyor...

Balım: Sevindim abiciğim. Öbür konu ne âlemde peki? Rahatsız ediyor mu seni?

Yasin, kardeşine olanları anlatıp anlatmamak konusunda tereddütteydi. Aklının onda kalmasını istemiyordu ama ondan bir şey saklamak da istemiyordu. Kardeşine yalan söylediği zaman kalbi göğüs kafesinin içinde taş gibi ağırlaşıyordu. Belki kardeşiyle paylaşsa içindeki ağırlık biraz daha hafiflerdi, Murat ile konuştuktan sonra az da olsa hafiflemişti çünkü. Gelen mesajla telefonu titrediğinde irkilerek ekrana baktı.

Balım: Bir şeyler olmuş. Çabuk anlat abi.

(12.30)

Yasin uzun bir ses kaydı ile, Kutay ile bir gelişme yok dediği gün olanlar da dâhil, aralarında geçenleri bir bir anlattı. Kardeşi mesajı dinlerken o da hastaneye gelmiş, arabasını park etmişti. Özge'nin cevap vermesini beklerken hastaneye girip çıkan insanları izledi bir süre. Nedense aklına Rusya'dayken trafik kazası geçirdiği zaman gelmişti.

*Flashback, 4 yıl önce.*

"Tamam da sevgilim, ben mi dedim Tanrı'ya şakır şakır bugün yağdır Ya Rab diye? Bana niye kızıyorsun? Dikkatli kullanıyorum zaten arabayı, hızlı değilim. Merak etme. Bir saate kalmaz yanındayım."

Hattın diğer ucundan Kutay'ın gergin sesi gelirken Yasin sırıtıyordu. Onun için endişelenmesi hoşuna gidiyordu.

"Ben anlamam Yasin, istersen beş saatte gel yanıma. Hem bu yağmurda niye ısrarla gelmeye çalışıyorsun anlamıyorum zaten. Gerekirse ben iki gün daha uzatırdım tatilimizi, sen de yağmur dinince yola çıkardın. Baş başa kalalım isterken ıssız adaya düşmüşüz, görevlilerden, bizden ve iki çocuklu bir aileden başka kimse yok burada."

"Daha iyi ya işte, başımıza bir iş gelirse tamamen yalnız kalmamış oluruz. Ormanda ayı falan saldırır Allah korusun."

"Ağzını hayra götünü bayıra aç hayatım. Sana saldıracak tek ayı benim."

Yasin kahkahalarla gülerken onu kışkırtacağını bildiği bir cevap verdi sevdiğine. "Bayır yerine sana açmayı tercih ederim sevgilim."

"Gelir gelmez üstüne atlamam için mi yapıyorsun oğlum? Delirtecek misin beni sen? Natali yüzünden zaten bir gün rötarlı geliyorsun, bir de beni delirtmek için edepsiz edepsiz konuşuyorsun. Cezanı geldiğin zaman ağır ödeyeceksin çimen göz."

"Ne yapsaydım Kutay? Kız bacağını kırmış, Anna gelene kadar bir gün idare ediverdim işte."

"Anna mı?" diye sorarken Kutay'ın sesindeki gerginliği resmen görebiliyordu. Anlam verememişti bu duruma. Yine de cevapladı.

"Evet. Hem sen boş ver şimdi bunları da benim için ne gibi bir ceza planladın onu söyle bana. Bu yol başka türlü çekilmez."

Kutay gülerek planlarını anlatmaya başladığı sırada kasisi son anda fark ettiği için biraz sert bir biçimde üzerinden geçti. Araç kitinden kayan telefon yolcu koltuğunun altına düşerken Yasin söylene söylene dörtlülerini yakarak aracını sağa çekip emniyet kemerini çıkardı ve telefonunu aramaya başladı. Bu sırada hoparlörden Kutay'ın telaşlı sesi duyuluyordu.

"Yasin? Orada mısın? O ses neydi?"

"Evet, evet buradayım. Kasisten sert geçtim, telefon yere düştü. Sen devam et, ben epey eğleniyorum burada." Yasin telefonunu nihayet yerden alıp kite geri koyarken yanından hızla geçen aracın sıçrattığı sularla ön camı kirlenmişti. "Paşaya kelle yetiştiriyor sanki gâvurun dölü." diye söylenirken araba çoktan gözden kaybolmuştu bile.

"Neler oluyor, kimle konuşuyorsun Yasin sen?"

"Yok bir şey yavrum ya, adamın teki kendini Michael Schumacher zannedip tam gaz yanımdan geçerken camı suladı da, ona söyleniyordum."

"Bak dikkatli ol ha, bu Ruslar bir garip araba kullanıyor. Hava da yağışlı zaten, aklım sende kalmasın. Sakin sakin gel."

"Oğlum benden sakini kaplumbağalar zaten. Daha ne kadar yavaş geleceğim, bir an önce sana kavuşmak istiyorum. Planlarını dinlerken nedense daha çok edepsizlik yapasım geldi." Bir yandan dikiz aynasından saçını düzeltirken bir yandan da dalgınca sevgilisiyle konuşmakla meşguldü. Bu yüzden az önce yanından geçen arabanın son sürat üzerine geldiğini de çok geç fark etti.

"Hassiktir, hassiktir, hassiktir!" Vitesi hemen geri takıp arabasını sola çevirerek çarpmanın şiddetini azaltmak istediyse de çok geç kalmıştı. Telefonu bir yana, kendisi bir yana savrulurken kulağına sevdiğinin telaşlı sesi doldu.

"Yasin! Yasin ne oluyor?!"

Karşı hattan gelen şiddetli çarpma sesiyle Kutay olduğu yerde taş kesilmişti. Kulağının dibinde bomba patlamıştı sanki, yuvalarından fırlayacak gibi büyüyen gözleriyle bir yandan sevdiğine sesleniyor, bir yandan da donan uzuvlarının beyninden hareket etmeleri için gelen emre uymalarını sağlamaya çalışıyordu. Ama çimen gözlü sevdiği çığlıklarına yanıt vermezken kılını bile kıpırdatamayacak kadar şoka girmişti.

"YASİN! YASİN CEVAP VER! YASİN!!!"

"Kut... Kutay..."

"BURADAYIM, YASİN BURADAYIM! İYİ MİSİN?! SAKIN GÖZLERİNİ KAPATMA, SAKIN! HEMEN GELİYORUM, SAKIN UYKUYA DALMA YASİN ANLADIN MI BENİ? GELİYORUM BİR TANEM, HEMEN GELİYORUM!"

"Ku..." Adını söyleyecek kadar bile mecali kalmamıştı yeşil gözlü oğlanın. Nedense hiç hissetmediği kadar uykulu hissediyordu kendini ama Kutay ona uyumamasını söylemişti. Uyumaktan ne zarar gelirdi ki insana? Uyurduk, sonra uyanırdık. Şanslıysak güzel rüyalar da görürdük. Başındaki şiddetli ağrıyı kaşından yanağına akan sıcak ve ıslak bir sıvı takip ederken daha da mayışmıştı Yasin. Uyumak istiyordu. Tam dalacakken sevdiğinin korku dolu sesi ilişti kulaklarına.

"YASİN SAKIN UYUMA! DAHA PLANLARIMIN HEPSİNİ ANLATMADIM! DİKKATLE DİNLE BENİ TAMAM MI?! ORADA MISIN?!"

"E...vet..." Buradaydı ama her an dalıp uykuya teslim olabilirdi. Yarı açık bilinciyle bir yandan kendini ayık kalmaya zorlarken diğer yandan Kutay'ın da arabasını çalıştırdığını ve birilerine ambulans diye bağırdığını güç bela duyuyordu.

"...OLMANA İZİN VERECEĞİM, TAMAM MI? BEN GELENE KADAR SAKIN UYUMA!"

Neye izin verecekti? "Anlamadım..." Fısıltıdan farksız sesiyle konuşmaya çalıştı.

"ÜSTTE OLMANA İZİN VERECEĞİM! AMA UYUMAZSAN! ANLAŞTIK MI?!"

Niye bu kadar paniğe kapılmıştı ki uyuyacağı için? Her insan uyurdu. Hatta sağlığı için uyumak zorundaydı. Yine de sevgilisini daha da korkutmak istemeyerek zorla, tamam, dedi. Bir şeyler anlatmaya, onu uyanık tutmaya çalışmaya devam ediyordu Kutay ama göz kapaklarını açık tutmak her geçen dakika daha da zorlaşıyordu. Ne kadar süre bilincini açık tutmaya çalıştığını bilmiyordu Yasin ancak gücü tükenmek üzereyken kulağına uzaklardan siren sesi gelmeye başlamıştı.

Kararmaya başlayan gözleriyle arabasının yan camından baş yerine bir çift ayak gördüğünde aracının takla attığını fark etmişti. Görüşü giderek bulanır, kulakları uğuldayarak tüm sesleri bastırırken karanlığa gömülmeden önce gördüğü son şey Kutay'ın kan çanağına dönmüş bal rengi gözleri, duyduğu son ses ise boğazını patlatırcasına adını bağıran sesiydi.

*Flashback & bölüm sonu*

---------------------------------

İnsan panikleyince baya saçmalıyor anlıyorum seni Kutay sen de haklısın yavrum. Bu arada yeni okul yılı vatana millete hayırlı uğurlu olsun diyerekten kırmızı kurdeleyi kesiyorum ya allah bismillah fjdldfksfljls Okuyana tenk yu, oylayana çok tenk yu, yorum yapana daha çok tenk yu. Hoçça ğalın sevimli hayaletlerim. 

Son Top | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin