64- Çakma Şair

3.2K 207 49
                                    

Sonbaharın gelişiyle sararıp dökülen yapraklar gibiydi insanın ömrü. Zaman zaman çeşitli üzüntülerle sonbaharı yaşar gibi hayat ağacından yaprakları dökülüyor, kapısını çalan mutluluklarla ilkbaharı yaşar gibi yeniden çiçek açıyordu.

Onun hayat ağacının en güzel çiçeği, dört ay önce Yasin'e kavuştuğu gün yeniden açmıştı ve yeryüzünde yaşanan sonbahar onun dünyasındaki ağaçların dallarına dokunmuyordu bile. Bir yaz gecesi görülen hülyalı düşler gibiydi ona kavuşması ve Kutay hayatı boyunca böylesine güzel bir düş gördüğünü hatırlamıyordu.

Her baktığında nefesine nefes katan ormanları andıran bir çift yeşil gözün; dünyanın en güzel rayihalarının yayıldığı bir tenin; gül bahçelerinden daha pembe, öpülesi bir çift güzel dudağın; ellerini her dolaştırdığında buğday tarlalarında geziyormuş hissi veren sarı saçların ve canına can katan bir ruhun eşlik ettiği, uyanıkken bile gördüğü kusursuz bir düştü bu.

Ve Kutay kapının eşiğinde durarak, yatağında uzanıp bilgisayarında bir şeylere bakan en güzel rüyasını seyrederken ne olursa olsun bu düşten uyanmak istemediğini bir kere daha anlamıştı. Bu adamın varlığı en güzel armağandı onun için, ona her baktığında bir kere daha inanıyordu Tanrı'nın yaratma gücüne.

Orada farkına varmadan gereğinden fazla durmuş olacaktı ki orman gözlü sevdiği, bakışlarını bilgisayardan kaldırıp ona çevirmiş ve gülerek sormuştu. "Hayırdır, niçin öyle bakıyorsun bana?"

"Güzele bakmak sevapmış, durduğum yerden sevap kazanıyorum işte fena mı?" Kutay gülerek karşılık verip usul adımlarla yatağa girerek yanına uzandığında alnına bir öpücük kondurdu.

"Bari beni bir şeye benzet de güzelliğimin neye benzediğini bileyim." Yasin kıkırdayarak bilgisayarı yanındaki komodine koyarken konuştu.

Kutay, sevdiğinin bakışları yeniden ona döndüğünde duygu dolu gözlerle bir süre onu izledi ve saçlarını okşayarak sevdiği bir şiirin mısralarını okudu ona.

"Güzelliğine benzetme bulmak zor

Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden

Bir gülden, bir ilk, bir sonbahardan sor

Belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin

Ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim..."

Dizeleri bitirdiğinde okşadığı sarı tellere uzun bir öpücük daha bıraktı ve sımsıkı sarıp sarmaladı yârini. Şair haklıydı, Yasin böylesine güzelken o çaresizce onun güzelliğini anlatacak kelimeler bulmaya çalışıyor ve şiirde anlatıldığı gibi, yapamıyordu. Huzurlu sessizliklerini Yasin'in mırıldanır gibi bir sesle kurduğu cümle böldü.

"Sana her geçen gün daha çok âşık oluyorum."

"Benim sana olduğum gibi mi?" Bakışları buluştuğunda ona gülümseyip başını sallayarak cevap vermişti Yasin.

"Şiir okumayı sevdiğini biliyordum ama ezberleyecek kadar düşkün olduğundan haberim yoktu."

"Lisede edindim şiirlere karşı bu ilgimi. Edebiyat öğretmenimiz her ders tahtanın bir köşesine bir şiirden alıntı yazardı. Bazen lirik bazen epik şiirler kullanırdı, aralarında benim de olduğum birkaç öğrenci ile şiir dinletisi hazırlamıştık ilerleyen zamanlarda. Şakalaşırken, ileride sevdiğiniz kıza romantizm yaparken okursunuz, derdi." Kutay onun saçlarını okşamaya devam ederken batmakta olan güneşin turuncuya bürüdüğü göğe bakarak anılarını anlattı ona.

Son Top | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin