25- Metcezir

6.5K 465 44
                                    

Salonundaki tekli koltuğa otururken başını sıkıntıyla geri yaslayarak şakaklarını ovaladı genç adam. Arkadaşlarının Murat ile kendisine inanmadıklarının farkındaydı ancak onlara gerçeğin tek bir kelimesini bile söyleyemezdi. Ne kendi geçmişini ortaya dökmeyi ne de arkadaşlarının ikisi arasındaki bir problem yüzünden Kutay'a cephe almalarını istiyordu. Kutay kendisini yaraladı diye arkadaşlarını ondan soğutamazdı, çünkü onun gerçekten de Yasin'den başka kimseye zararı dokunmamıştı bu zamana kadar. Karıncayı bile incitmeyen tiplerden değildi elbette, damarına basılmadığı sürece kedi gibi uysaldı.

Kutay'ın dönüşüyle birlikte üç yıldır hatırlamamak, düşünmemek için canını dişine taktığı her şeyi yeniden düşünür olmuştu. Aklına gelen şeyle birlikte oturduğu koltuktan hızla kalkıp yatak odasına girdi. Gardırobunun derinlerindeki eski kutuyu alarak yatağına oturdu ve kutuyu yatağına boşalttı. Aradığı fotoğraf albümünü bulduğunda titreyen ellerle albümdeki fotoğrafları tek tek seyre daldı.

Antika zevkleri olan bir adamdı Kutay. Dijital çağda yaşıyor olmalarına rağmen eski fotoğraf makinesine sıkı sıkıya bağlıydı, gittikleri her yere götürür, onunla çekerdi tüm fotoğrafları. Yanından yedek filmleri eksik etmezdi. Birlikteyken kaç filmi doldurduklarını sayamamıştı Yasin. Fotoğrafları bastırdığında da heyecanla birlikte edindikleri albümlere eklerdi onları.

Ayrıldıklarında, daha doğrusu Yasin Kutay'ı kaçarcasına terk ettiğinde albümleri de Rusya'da bırakmış, yanına sadece kendi polaroid makinesiyle çektikleri fotoğraflarının olduğu bu albümü almıştı. Güya baktıkça ona olan öfkesini harlasın, attığı kazığı unutmasın diye yapmıştı bunu ama üç yıldır elini bile sürmekten acizdi o albüme. Şimdiyse sanki bir şeyleri anımsamak ister gibi, otuz iki diş sırıttıkları fotoğraflara bakarken içinde Kutay'a hissettiği öfke ile aşk atbaşı gidiyordu.

Fotoğraflardan birinde Yasin'in kolu alçıdaydı ve ağrısına rağmen fotoğrafı çeken Kutay'a aşkla gülümsüyordu. Bir diğerinde göl kenarındaki evdeydiler ve Kutay, Yasin'in boynuna gömülmüş, derin derin onu soluyordu. Başka bir fotoğrafta yine göl evinde, bu kez yataktaydılar; Yasin yüzüstü uyuyordu ve çıplak sırtının bir kısmı Kutay'ın kumral saçlarıyla örtülüydü. Kutay objektif yerine sevgiyle Yasin'in yarım görünen yüzüne bakarken çekmişti fotoğrafı. Diğer bir fotoğrafta ise kar altında öpüşüyorlardı, yine göl evindeydiler.

Fotoğrafların çoğu göl evinde çekilmişti, Kutay'ın da dediği gibi kaçıp kaçıp geldikleri saklı cennetleriydi orası. Gözler önündeki evlerinde aynı çatıyı paylaşan iki takım arkadaşıyken bu evde birbirlerine deli divane âşık iki sevgiliydiler. Ta ki ufak, beş altı santimlik bir plastik parçası cennetini cehenneme çevirene dek.

Yasin farkında olmadan Kutay'ın fotoğraflardaki yüzünü okşarken tüm duyguları, düşünceleri birbirine girmişti. Kutay'ın ona olan bakışlarında aşktan başka bir şey göremiyordu fotoğraflara bakarken. Seviştikleri tüm o anlar geldi aklına; tenine her dokunuşu, hayatı boyunca dokunduğu tenin sahibinden başka kimseyi sevmemiş gibi tutku doluydu. Dudakları her birleştiğinde aynadaki yansımasını öpüyormuş gibiydi Yasin, öyle bütün, öyle bir olmuşlardı.

Ama öte yandan, onu bu kadar seviyorsa neden aldatmıştı? Üstelik birden çok kez. Düşündükçe işin içinden çıkamadığını fark etti. Üç yıldır acısını bastırmak için, Kutay'ın onu asla sevmediğine kendini inandırmak için elinden gelen her şeyi yapmış, etrafına kalın duvarlar örmüştü. Ona olan aşkı kendini göstermek için yakaladığı her fırsatı kullandıkça öfkesini güçlü bir balyoza çevirip acımadan aşkının başına indirmişti. Bir şekilde başarmıştı da sevgisini bastırmayı.

Ama Kutay dibinde bitip dudaklarını dudaklarına yasladığında direnmek zorlaşıyordu. Sıcaklığını hissedebileceği kadar yakınına geldiğinde buzdan duvarları erimeye başlıyordu. Bal rengi gözlerini gözlerine her diktiğinde, Yasin'in güç bela inşa ettiği dünyası zelzeleden zelzeleye düşüyordu.

Son Top | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin