/ Mabel Matiz - Gözlerine /
----------
Ettikleri kavgadan sonraki üç günü de beraber geçirmelerinin ardından sezon öncesi son iki gününü kendi evinde tüketmeye karar veren Yasin, gardırobunun önünde durmuş artık giymediği giysileri bir kenara ayırıyordu. Dolabından epeyce kıyafet çıkardığını gördüğünde, bir süredir ertelediği alışveriş faaliyetini gerçekleştirmesi gerektiğini de anlamıştı.
Gözleri kuytuda kalmış deri ceketine dokunduğunda uzanıp ceketi askısından çıkardı ve kokladı. On sekizinci yaş gününde ailesinin aldığı hediyeydi. Artık bedenine olmuyordu ama ömrünün sonuna kadar saklayacaktı ona ailesinden kalan bu ceketi. Hüzünlü bir tebessümle ceketi yerine astı ve güzelce poşetlediği giysileri kapının yanına koyup kendisi de alışverişe gitmek için hazırlandı.
Evden çıktığında arabasına binmeden önce kıyafetleri giysi toplama konteynerine bıraktı ve geri döndüğünde Kutay'a alışverişe çıktığını haber veren bir mesaj atıp arabasına binerek hedefteki alışveriş merkezine doğru yola çıktı. Radyoyu açtığında kulağına dolan müzikle neşelenerek direksiyona vurduğu parmaklarıyla ritim tutmaya başladı.
Sanatçı "Çünkü gözlerine ay anam, gözlerine / Hastayım, âşığım köz dillerine..." diye şarkıya devam ederken Kutay'ının bal rengi gözlerinin hayali gözlerinin önüne gelmiş ve gülümseyerek ritim tutma işine devam etmişti. Dinlediği her şarkı ona bir şekilde Kutay'ı anımsatmayı başarıyordu ve bundan tabii ki hiçbir şikâyeti yoktu.
Bir süre sonra alışveriş merkezine ulaşıp arabasını otoparka bıraktı ve yürüyen merdivenlere doğru ilerlerken kulağına dolan ince sesle duraklayıp ona kimin seslendiğine baktı.
"Yasin abi!" Şebnem hızlı adımlarla yanına gelirken yolun ortasında durmamak için kenara çekildi Yasin ve onu yarı yolda karşıladı. Kız yanına ulaştığında kısaca sarılıp selamlaştılar.
"Merhaba, nasılsın Şebnem?" Pek iyi olmadığını görebiliyordu ama sormaktan kendini alamamıştı yine de.
Şebnem'in gözlerinden bir gölge geçip gitti. "Bilmem, yaşayıp gidiyorum işte."
Yasin birkaç saniye onun kahverengi gözlerine toplanan damlaları izledi ve ardından söze girdi. "Gel, bir şeyler ısmarlayayım sana. Ayakta durmayalım böyle."
Çok geçmeden bir kafeye oturmuş, kahvelerini yudumlarken koyu bir sohbete dalmışlardı. Konuyu Can'a getirecek herhangi bir söz etmemek için azami dikkat gösteriyordu Yasin ancak o söylese de söylemese de Şebnem'in aklının bir köşesinin daima onda olduğunu biliyordu.
"Kutay abi nasıl oldu? O da oynayacak mı pazartesi?" Şebnem, aklına yeni gelmiş gibi şaşkın bir ifadeyle sorduğunda hafif bir tebessümle yanıtladı kızı.
"Daha iyi. Henüz değil, doktoru birkaç hafta daha beklemesi gerektiğini söylüyor."
"Umarım en kısa zamanda sahaya döner." Şebnem, bir süre sessiz kalıp kahvesinden bir yudum aldıktan sonra yeniden söze girdi. "Keşke Can da hayata dönebilse. Onu okul takımımızın kaptanı olarak sahada görebilmeyi çok isterdim."
"Şebnem..."
"Biliyorum, biliyorum. Ölenle ölünmez, hayat devam ediyor falan falan. Ama devam etmek o kadar kolay değil ki. Sol yanımda boş kalan sırasını her gün görmek canımı yakıyor Yasin abi, takımdaki diğer çocuklar spor salonunda çalışırken gözüm içlerinde hep Can'ı arıyor. Bulamadığında kalbim bin parçaya ayrılıyor sanki."
Yasin uzanıp kızın elini tuttu ve ona güç vermek ister gibi sıktı. "Bir gün geçecek Şebnem, güçlü ol."
"Biliyorum, geçecek. Geçecek ama yüreğimdeki o ince sızı hep olduğu yerde kalacak." Genç kız, boştaki eliyle yanaklarına yuvarlanan gözyaşlarını sildi ve Yasin'in elini teşekkür eder gibi sıktıktan sonra ellerinin temasını bozdu. "Her neyse, arada geliyorlar bana böyle. Canını sıktıysam kusura bakma abi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Top | bxb |
General Fiction"Bitime bir saniyeden az var beyler. Bu maçı alın, dileyin benden ne dilerseniz." Molanın sona erdiğini belirten ses duyulduğunda tüm gözler onun, onun gözleriyse kendisinin üstündeydi. Sahaya dönmeden önce kulağına en iyi arkadaşının sesi doldu. "S...