Kırmızı gözlerini açan genç, sessizce karşısında ki yaratıklara bakıyordu. Devasa bir kurt, uzun kulaklı ve siyahlar ile kaplı bir adam, vücudunun yarısı devasa bir yılan üst kısmı ise oldukça güzel bir vücuda sahip olan bir kadın.
Kurdun yanında oldukça küçük kalan, ancak siyah giyinimli adam ile eşit boyda olan devasa bir örümceğe bakan genç yüzüne yavaşça bir gülümseme yerleştirdi.
"Kurt adamların atası Fenrir, Vampirlerin atası Dracula, Yılan melezlerin atası Medusa ve Örümcek melezlerin atası Araknes. Bir birleri arasında düşmanlık olan dört ırkın en güçlüleri, benim kellemi almaya çalışmak için bir araya gelmiş demek."
Kırmızı gözlü genç, oturduğu yerde ayağa kalktıktan sonra omuzlarını gererek derin bir nefes almıştı, bir doksanlık boyu ona uzun bir görünüm katıyor olsa da Fenrir isimli kurdun yanında sıradan bir insandı.
Vücudu ne çok kaslı ne çok cılızdı, üzerinde oldukça sıradan görünen ancak dikkatli bakıldığın da üstünde ki efsunlar sebebi ile hafif bir parlaklık yayan siyah uzun bir kıyafet vardı. Mavi gökyüzünü anımsatan ve hafif bir meltem de dalgalanan, diken gibi görünen mavi saçları yavaşça dalgalanırken.
Karşısında ki dört varlığa karşı yüzünde ki tek duygu rahatça anlaşılan yalancı gülümsemesiydi, gözlerinde ki ifadesizlik ile birlikte derin bir nefes alırken karşısında ki dörtlüden gelecek cümleleri bekliyordu.
"Burada ki kişileri bir birine düşürerek kurtulamazsın hırsız, aramızda ki husumetleri bile seni durdurana kadar görmezden geleceğiz."
Fenrir'e bakışlarını çeviren genç, kaşlarını yavaşça yukarı kaldırırken şaşırmış gibi bir ifadeye büründü.
"Peki neden? Elbet hayatta kalmak için bir çok defa ırkınızın üyelerini öldürmüş olabilirim, güzel geceler için ırkınızın üyelerini utandırmış olabilirim. Ancak bunları yapan ilk kişi değilim ve sonuncu da olmayacağımı hepimiz biliyoruz.
Sırf bu sebepler ile bana karşı savaşacaksanız, bu oldukça saçma bir sebep değil mi sizce de?"
Gencin konuşması hem Dracula'yı hem de Fenrir'i daha çok öfkelendirmişti, Medusa isimli yılan kadın da kaşlarını çatmış olsa da yanında ki örümcek gibi sessizce bekliyordu.
"Ne yapacağını bilmiyoruz hırsız, bilinmeyen bir kutudan ibaretsin! İstediğini şeyi istediği zaman yapan birisisin. Bu durum da er geç bir gün karşı karşıya geleceğimizi biliyorsun!"
Fenrir'in konuşması ile birlikte genç, sağ elini çenesine yerleştirmişti.
"İstediği şeyi, istediği zaman, istediği gibi yapan birisi demek. Yani kısaca ben, şu tanrılar gibiyim öyle mi?"
Adamın sorusu ile birlikte Araknes isimli devasa örümceğin gözlerini de rahatça anlaşılan bir öfke kaplamıştı.
Ancak bu durum gencin yüzünde ki gülümsemeyi daha da büyütmekten başka bir işe yaramamıştı.
"Hırsız! KES SESİNİ!"
Fenrir öfke ile ileri doğru atılırken sağ pençesini gence doğru savurduğunda, genç karşısında ki olayı sessizce izlerken ileriye doğru bir adım atmıştı.
Fenrir tekrar yere indiğin de gencin arkasındaydı, genç ise diğerlerine doğru yavaşça ilerlemeye devam ederken Fenrir öfke ile kaşlarını çatmıştı.
Kaşlarını çattığı anda sol gözünün üstünü kaplayarak yere damlayan kan ile birlikte Fenrir, bakışlarını gencin sırtına sabitlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsızlar Kralı: Banzai
FantasyHiç bir şeye sahip olmayan bir gencin, güç, para ve bilgeliğe sahip olması adına ilerlediği bir macera duruyor. *** "Ben her şeye sahip olan, ancak kaybedecek hiç bir şeyi olmayan biriyim." Mavi saçlı kırmızı gözlü çocuğun konuşması ile birlikte a...