Ra kıtası melez insanların evi, tamamen güçlünün doğru olduğu bu kıtada tüm ırkların korktuğu sadece iki isim mevcut. Birisi Canavarlar Kralı olan Rmaru şu an canavarları kontrol eden ve en güçlü görülen yaratık.
Diğeri ise bir efsane olan, cehennemi görmüş ve bu sebeple ölü olduğu için kral olma hakkı elinden alınan. Buna rağmen hala hayatta olan ancak Rmaru'ya karşı en ufak müdahale de bulunmayan, Wolf Ayato.
Bu iki varlık Ra kıtasında korku ile anıldıkları için isimlerinden bahsedilmezdi, Wolf Ayato'ya cehennemin generali olduğu için General. Rmaru'ya ise canavarlar kralı olduğu için Kral, şeklinde basit isimler ile hitap ediyorlardı.
Rmaru'nun gücü hayatta olan her canlı tarafından biliniyordu, Canavarları kontrol etme hakkına sahip olan Canavarlar Kralı. Bu sebeple bir çok kişi Wolf'un gücünü bilmediği için onu düşük görüyordu, ancak Wolf'un zamanında yaşayan yaşlılar onun gücünü gördükleri için sessiz kalıyorlardı.
Yine de Wolf'un yıllar boyu gölgelerde ve karanlıkta saklanması, onun bir ölü olduğu düşüncesini etrafa yaymıştı. Bu sebeple bir çok melez en güçlü olan Kral'ın, Wolf'u yendiği tarzı düşüncelere sahiplerdi.
Olmamış bir savaşı kendi kafalarında kurgulamış ve buna sonuç bağlamışlardı, işin aslı böyle bir savaş olsaydı bu düşünceye sahip bir çok kişi. Sadece ikisinin etrafa yaydığı enerji sebebi ile korkudan ölebilirlerdi.
Canavarlar kıtası olan Ra kıtası, ne kadar düzensiz olsa da kıtanın merkez şehri ve Rmaru'nun yaşadığı şehir. Ato şehri olarak bilinmetedir, bir çok güçlü savaşçı meleze ev sahipliği yapan Ato şehrinin her sokağında.
Şehvetin ve acının sebep olduğu çığlıklara, sokak ortalarında yapılan hırsızlıklardan, cinayetlere. Bin bir çeşit olayı görmek oldukça mümkündü, elbet bu durumlara rağmen sadece güçlü olan istediğini yaptığı için kimseler bu duruma karışamıyordu.
Ato şehrinde belki de yüzlerce han mevcuttu, basit bir hanın gıcırtı ile açılan kapısı ile birlikte handa bulunanların bakışları kapıya dönmüştü. İçeri giren kişi eğer güçsüz birisi ise savaşçılar onu öldürüp parasını alacak, güçlü bir kişi ise de savaşçılar için güzel bir iş fırsatı doğacaktı.
Bu sebeple bir çok savaşçının gözleri açılan kapıya çevrilmişti, kapının açılması ile birlikte iki silüet gözükmüştü. Birisi kırmızı bir cübbe giyiyordu cübbeden gözüken şey ateş kırmızı gözleri parlıyordu.
Öbürü ise siyah bir cübbe giyiyordu, yanında ki adamın gözlerine karşı dururmuşcasına birer buz parçası gibi durgun mavi gözlere sahipti. Kırmızı cübbelinin sırtında üç metrelik ağır bir kılıç vardı ancak vücut yapıları ikisinin de genç olduklarını bağırıyordu.
Bu durum handa ki soyguncular için güzel bir fırsattı, bunu değerlendirmek için bir kaç kişi hareketlenmeye başlamıştı. Han'ın içinde ki hareketlenme ile birlikte kırmızı cübbeli genç başını hafifçe kaldırdıktan sonra, emir vererek konuştu.
"Herkes otursun!"
Çocuğun konuşması sakindi, en ufak bir öfkeye bile sahip değildi ancak sözleri. Bir kralın gücüne sahipmişcesine yoğundu, ayaklanan tüm soyguncular bir anda tekrar yerlerine oturmuştu. Kimileri neler olduğuna anlam vermeye çalışırken, hissettikleri garip aura bir anda kaybolmuştu.
Kırmızılı genç yavaş adımlar ile hana girip bir sandalyeye oturdu, onu takip eden siyahlı da kırmızılının karşısında oturduğunda bir tavşan melezi garson titreyen bacakları ile gençlerin yanına geldi.
"N-Ne istersiniz efendim?"
Tavşan melezi garson ne kadar sesini kontrol etmeye çalışsa da bunu başaramamıştı, karşısında ki iki gencin etrafa yaydıkları aura oldukça garip ve tehlikeli olduklarını bağırıyordu. Bu korkunç aura adeta cehennemden çıkmış gibi, ölüm kokusu taşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsızlar Kralı: Banzai
FantasyHiç bir şeye sahip olmayan bir gencin, güç, para ve bilgeliğe sahip olması adına ilerlediği bir macera duruyor. *** "Ben her şeye sahip olan, ancak kaybedecek hiç bir şeyi olmayan biriyim." Mavi saçlı kırmızı gözlü çocuğun konuşması ile birlikte a...