Arenaya düşen şey ile birlikte Banzai ve Krasova dövüşlerini durdurmuş ve toz bulutunun kaynağına bakmaya başlamışlardı, toz bulutunun yavaşça dağılması ile birlikte Krasova kaşlarını çatarken. Banzai şaşkın gözler ile karşısında ki adamı incelemeye başladı.
Karşısında ki adam aynı kendisi gibi mavi saçlara sahipti, adamın kırmızı gözleri ve yüzünde ki gülümsemesi ise şuan bulunduğu durumun onun için oldukça sıradan bir durum gibi gözükmesine sebep oluyordu.
Mavi saçlı adam bakışlarını yukarıya çevirdiğinde, yüzünde ki gülümsemesi daha da büyümüştü.
"İlk kim geliyor?"
Adamın sorusu ile birlikte Banzai ve Krasova da bakışlarını adam ile aynı tarafa çevirdiğinde, özel seyirciler kısmında ki dörtlü ile birlikte kaşlarını çatmışlardı. Özel kısımda ki tahtlarda oturan dört kişiden ikisini biliyorlardı.
Mu kıtasına gelmeden önce gerekli bilgilerde bu kıtanın efendisi ve onun en güçlü adamı hakkında bilgi edinmişlerdi, karşılarında ki dört kişiden birisi Krallar ile eşit bir güce hatta belki de daha fazla güçlü olan Kei Akira idi.
Kei'nin sağında oturan adam ise onun en güçlü generali, Grey Fance. Kei ve Grey'in yanında ki iki kişinin kim olduklarını bilmeseler de ikisinin de oldukça güçlü oldukları gözler önündeydi.
Mavi saçlı adamın konuşması ile birlikte Kei Akira'da yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti, Kei başını hafifçe salladığında ise Grey hızla arenaya doğru atılmıştı.
Arenaya inen Grey, iki metre boyu ve kaslı vücudu ile oldukça gösterişliydi, vücudunu kaplayan altın zırh onun Kei'nin yanında ki konumunu ortaya dökerken, görünüşü bile gücünün fazla olduğunu bağırıyordu.
"Ne yazık ki senin rakibin ben değilim."
Mavi saçlı adamın üzgün bir şekilde çıkan sesine rağmen, Grey her hangi bir cevap vermeden sırtında ki ağır kılıcını çekerek hızla Mavi saçlı adama doğru saldırıya geçmişti.
Bir anda ileri atılan Grey gözler önünden kaybolup tekrar ortaya çıktığında, mavi saçlı adam ile aralarında sadece bir metre kalmıştı. Grey hızla ağır kılıcını mavi saçlı adama doğru savurduğunda, bir birlerine çarpan kılıçların sesi ile birlikte Grey geriye doğru sıçramıştı.
"Doğrudan Krala gidemezsin."
En az mavi saçlı adam kadar rahat ve sakin bir şekilde etrafta duyulan ses ile birlikte Grey tekrar gardını alırken, karşısında ki belinde iki kılıç ve sağ elinde de bir kılıç bulunan adama bakmıştı.
"Savaşçı!"
Grey'in öfkeli sesi ile birlikte Savaşçı yüzüne bir gülümseme yerleştirirken, sessizce beklemeye başladı.
Grey tekrar hızla ileri atılırken, Savaşçı onun saldırıları ile yavaşça geri çekilmeye başlamıştı, Grey'in her saldırısı ile birlikte etrafta yankılanan kılıç sesleri, etrafı doldururken. Savaşçı'nın yüzünde her hangi bir zorlanma belirtisi yoktu.
"Vay çok güçlüsün, etkilendim."
Savaşçı'nın konuşurken gülmemek için kendisini tuttuğu yüz ifadesinden anlaşılırken, Grey tekrar ve tekrar kılıcını savurmaya devam ediyordu.
***
"Krasova ne yapacağız?"
Banzai'nin sorusu ile birlikte Krasova etrafı kısa bir süre inceledi, etraf bir anda savaş alanına dönmüştü ki bu durum sadece saniyeler almıştı. Karşılarında ki mavi saçlı adam ise bakışlarını Kei'nin olduğu taraftan bir an bile ayırmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsızlar Kralı: Banzai
FantasyHiç bir şeye sahip olmayan bir gencin, güç, para ve bilgeliğe sahip olması adına ilerlediği bir macera duruyor. *** "Ben her şeye sahip olan, ancak kaybedecek hiç bir şeyi olmayan biriyim." Mavi saçlı kırmızı gözlü çocuğun konuşması ile birlikte a...