Mavi saçlı genç yanında ki mavi saçlı kadın ile birlikte, yüzünde ki gülümseme eşliğinde karşısında duran onlarca kişiye bakıyordu. Onlarca kişinin önünde ise dört kişi sessizce bekliyordu, dört kişiden birisi üç metre boya sahip.
Yüzünde büyük bir gülümsemeyi andıran bir sakal, altında beyaz renkli bir pantolon, üstünde omuzlarında duran beyaz ceket tarzı bir kıyafet vardı. Göğüs bölgesi açıktaydı ve göğsünde ki yaralar, oldukça garip bir hava katmıştı.
Sırtında ki çaprazlama duran, metal kısmı bir metre sapı isi iki buçuk metrelik garip mızrak. Oldukça sıradan gözükse de özel bir hava katıyordu, adamın ceketinin üstünde ise siyah renkli tek dala sahip bir ağaç sembolü vardı.
Beyazlı adamın sağ tarafında duran sarı saçlı kişi ise, iki metre civarları bir boya sahip altında koyu yeşil bir pantolon, üstünde ise mor renklerinde bir ceket mevcuttu. Adamın göğsünde ki garip ortasında hilal ağaç bulunan mavi renkli haç işareti ise oldukça güzel gözüküyordu.
Üzerinde her hangi bir silah yoktu, ancak bakışlarında ki ifade buna ihtiyaç duymadığını bağırıyordu.
Beyazlı adamın sol tarafında duran bir metre seksen santim civarı bir boya, siyah saçlara ve siyah gözlere sahip olan kişi ise. Diğer ikisinin aksine çatık kaşlar ile mavi saçlı genci izliyordu, gözleri ara ara mavi saçlı gencin yanında ki kıza kaydığında. Bakışlarında ani bir yumuşama olsa da, gence baktığı anda ciddiyeti hemen geri geliyordu.
Sırtında ucu yarım metre kadar metalden olan, iki metrelik bir mızrak mevcuttu, tamamen kırmızılar ile süslenmişti. Üzerinde ki kırmızı cübbesi onun asil birisi olduğunu bağırıyordu.
Gencin solunda ise yine kırmızılar ile süslü dokuz yaşlarında bir kız vardı, kızın kırmızı gözleri ve pembe renkli saçı, güzelden çok tatlı olarak tarif edilebilirdi. Gözlerini kaplayan hüzün ile birlikte, karşısında ki mavi saçlı gencin mavi gözlerinden bakışlarını bir an bile ayırmıyordu.
Mavi saçlı genç, bu durum ile birlikte gülümserken bakışlarını kıza çevirmişti. Yüzüne yerleşen hafif alaycı sırıtış ile birlikte alay edercesine konuştu.
"Ağlayacak mısın Prenses? Bu kadar sulu göz olduğunu bilmiyordum."
Genç her ne kadar duygusuz konuşmak için çabalasa da, sesine yansıyan hüznü fark eden üçlü ve gencin yanında ki kadın. Bıyık altından gülerken sessizce beklemeye başladı, pembe saçlı kız duydukları ile başını önüne eğerken.
Mavi saçlı genç bir kaç adım atarak kızın bir adım önüne gelmişti, ellerini kızın alnının iki yanına yerleştirdikten sonra. Alnını kızın başının üstüne yerleştirdi ve derin bir nefes çekti.
"Sadece dokuz ay, dokuz ay sonra tekrar buluşacağız bunu biliyorsun."
"BURUH BEHU! BURUH BEHU UDUUHRDU!"
Mavi saçlı genç hafifçe göz ucu ile sol tarafına baktığında, ne kadar sakin olmak için çabalasa da kendini tutamayıp en sonunda saldırmaya çalışan Nei'ye kısa bir bakış attı. Nei bir eli mızrağında saldırmak için ileri atılmış olsa da, Eduardo bir eli ile Nei'nin ağzını kapamış, diğer eli ile onu kilide almış yüzünde ki gülümseme ile bekliyordu.
Nei'nin ağzı kapalı olduğu için söylediği kelimeler oldukça boğuk çıkıyor ve bu durum hem Eduardo'yu hemde Son'u oldukça eğlendiriyordu. Esrir ise sadece iç çekerek Nei'ye bakıyordu.
Banzai ve Sei ise herkesten farklı bir durumdaydı, Sei başını önüne eğmiş yumruklarını sıkarken Banzai yüzünde ki gülümseme ile sessizce bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsızlar Kralı: Banzai
FantasíaHiç bir şeye sahip olmayan bir gencin, güç, para ve bilgeliğe sahip olması adına ilerlediği bir macera duruyor. *** "Ben her şeye sahip olan, ancak kaybedecek hiç bir şeyi olmayan biriyim." Mavi saçlı kırmızı gözlü çocuğun konuşması ile birlikte a...