24.Bölüm: Kardeşlerine...

1.1K 114 34
                                    

Yerde baygın bir şekilde yatan mavi saçlı bir genç, sağ omuzuna yasladığı mızrağı ile birlikte onun üstünde çatık kaşlar ile oturan siyah saçlı başka bir genç. Bunları izleyen biri mavi saçlı kırmızı gözlü bir diğeri ise pembe saçlı ve büyük kız gibi kırmızı gözlü iki kız.

İki kızda baygın bir şekilde yatan gence acıyan gözler ile bakarken, uzun boylu olan kız sonunda sessizliği bozan kişi olmuştu.

"Şimdi ne yapacağız?"

Esrir'in sorusu ile birlikte gözlerini gök yüzüne çeviren Nei, bir süre mavi göğü izledikten sonra ayağa kalkarken baygın bir şekilde yatan Banzai'nin sol ayağını yakalamıştı.

"Önce onu bir şifacıya götürelim, sonra da neler yapmamız gerektiğini detaylıca konuşuruz."

Nei'nin konuşması ile birlikte başını sallayan mavi saçlı kız etrafını bir süre incelerken, pembe saçlı kız üzgün gözler ile Banzai'ye bakıyordu.

"Ağabey, onu sürüklemek zorunda mısın?"

Sei'nin sorusu ile birlikte iç çeken Nei, mızrağını toprağa sapladıktan sonra Banzai'yi bir çuval misali omuzuna atarken bakışlarını Sei'ye çevirmişti.

"Oldu mu?"

Sei yüzünde ki gülümseme ile birlikte başını sallarken, Nei'nin yüzünde de anlık bir gülümseme oluşmuştu.

"Kadın bir yerleşim yeri görüyor musun?"

Nei bir anda bakışlarını Esrir'e çevirdiğinde, oldukça kaba bir şekilde konuştuğunda Esrir çatık kaşları ile Nei'ye bakmıştı.

"Kaba herif, yontulmamış odun. Benim adım Esrir!"

Esrir'in konuşması ile birlikte omuz silken Nei, sessizce beklemeye devam ederken Esrir öfke ile ellerini göğsünde birleştirmişti.

"Hiç bir yaşam yeri göremiyorum, ıssız bir yerdeyiz sanki."

Esrir'in açıklaması ile birlikte Nei umutsuzca iç çekerken bakışlarını etrafında gezdirmişti, oldukça yeşil ve düz bir alanda bulunuyorlardı.

"Harika bir ticaret yolunda olmalıyız, ağaçların sık olmaması ve oldukça rahat bir seyahat imkanı sağlayan bu yolun tüccarlar tarafından kullanıldığı bariz. Geriye kaldı olabileceğimiz elli sekiz ticaret yolu ki bu hala Mu kıtasındaysak geçerli."

Nei'nin son cümlesi ile birlikte Sei anlamamışken Esrir çatık kaşları ile Nei'ye bakmıştı.

"Demek istediğin."

Esrir'in konuşması yarım kalırken Nei başını hafifçe salladı.

"O adam bizi bir anda farklı bir yere gönderdi, bırak nerede olduğumuzu. Hala Mu kıtasında mıyız bunu bile bilmiyorum."

Nei'nin konuşması ile birlikte Esrir ve Sei bir birlerine kısa bir bakış attıktan sonra çaresizce başlarını önlerine eğmişlerdi. Nei'de etrafı kaplayan sessizlik ile birlikte neler yapması gerektiğini düşünürken. Omuzuna konan el ile birlikte hızla arkasını dönmüştü.

"Oh korkuttum mu?"

Nei karşısında ki kırmızı gözlü ve dik mavi saçlı adamı incelemeye başladı. Adamın oldukça beyaz bir teni varken üzerinde ki kıyafet tenine zıt bir şekilde oldukça siyah bir tondaydı.

"Şu tarafa giderseniz üç saat içerisinde ufak bir kasabaya ulaşırsınız, ne kadar ufak olsa da bir şifacıları var. İşinize yaraya bilir görüşürüz."

Adam arkasında kalan yolu gösterdikten sonra elini sallayarak Nei'nin yanından geçerek ilerlemeye başladığında, Nei öfke ile sol elini adamın omuzuna atmıştı.

Hırsızlar Kralı: BanzaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin