Gözlerini açan Banzai, ilk bir kaç saniye bulunduğu alana anlam vermeye çalışıyordu. Oldukça hoş fakat eski bir görüntüye sahip bir odada, beyaz örtülü bir yatakta yatıyordu.
"Ah Nei yine beni yendi demek."
Derin bir iç çeken Banzai, bulunduğu yatakta oturur pozisyon aldıktan sonra bir süre etrafı inceledi. Odada kimsenin olmaması ile birlikte ayaklarını yataktan sarkıtarak yavaşça ayağa kalkan Banzai, odadan çıkmak için kapıya yönelmişti.
Kapıyı açarak etrafa bakınarak ilerleyen Banzai, nerede olduğuna anlam veremese de bu konuda fazla düşünemeyeceğini biliyordu. Bir an önce Sei, Nei ve Esrir ile buluşup ardından diğer arkadaşları ile buluşmak için harekete geçmeleri gerekiyordu.
Derin düşünceler ile odaları gezmeye devam eden Banzai, en sonunda karşılaştığı salonu kısa bir süre inceledi. Tamamen sade her hangi bir süs eşyasından yoksun, sıradan bir salondan ibaretti. Derin bir nefes alarak kendini koltuklardan birine bırakan Banzai, evde bulunan kişilerin gelmesini beklemeye karar verdi.
"Gerçekten güzel bir mekan değil mi?"
"He?"
Banzai bir anda karşısında ki koltukta ortaya çıkan, bir seksen boylarında ki siyah bir cübbeye sahip olan. Beyaz bir tene ve mavi saçlar ile birlikte kan kırmızısı gözlere sahip adamın ne zaman geldiğine anlam veremezken, adam yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile birlikte Banzai'ye baktı.
"Ne oldu yoksa hayalet mi gördün?"
Banzai karşısında ki adam ile birlikte hafifçe öne doğru eğilmişti, yüzünde ki her daim gülümseyen ifade bir anda silinirken. Gözlerinde ki neşe dolu parıltı ürkütücü bir ifade ile yer değiştirirken, yüzüne oldukça ciddi bir ifade yerleşmişti.
"Kimsin sen?"
Mavi saçlı adam duydukları ile birlikte hafifçe omuz silkti.
"Bilmem ki? Bir çok isimle anıldım, doğrusu kim olduğumu ben bile unuttum. Kimilerine göre bir şeytan, kimilerine göre ise tanrıyım. Ancak şu konuda kesinlikle eminim ki canı sıkılmış birisiyim."
Adamın sesinde ki duygusuzluk, bakışlarında ki yorgunluk ve genç görüntüsüne rağmen dikkatli bakan birisinin rahatça fark edebileceği o görmüş geçirmiş ruh hali. Banzai karşısında ki kişinin kim olduğuna bir anlam veremese de onun dediği kesinlik sıradan birisi olmadığını fark etmişti.
"Birisine çok benziyorsun, hatta birilerine. Ancak sende onlarda hissettiğim enerjiyi hissedemiyorum. Hatta hiç bir enerji hissedemiyorum, gerçekten ilginç birisisin."
Banzai'nin sözleri ile birlikte adam yüzüne acıklı bir gülümseme yerleştirmişti.
"Bence diğerleri sıradan."
Banzai duydukları ile birlikte hafifçe sırıttı, derin bir nefes alarak kendini toplayan Banzai, bakışlarını tekrar karşısında ki adamın gözlerine çevirmişti.
"Bir renard'sın değil mi? O Eroni ve Esrir'e çok benziyorsun, üstelik beni dostlarımdan ayıran o adama da benziyorsun. Kimsin sen?"
Siyahlı adam duyduğu soru ile birlikte hafifçe kıkırdadığında, bulundukları salonun kapısı açılmıştı. Banzai ani bir refleks ile birlikte kapıya döndüğünde, içeri giren Nei, Sei ve Esrir ile birlikte yanlarında ki beyaz cübbeli yaşlı adamı gördükten sonra bakışlarını tekrar adama çevirmiş olsa da.
Adam bir anda ortadan kaybolmuştu, bu durum ile birlikte kaşlarını çatan Banzai. Derin bir nefes alarak yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsızlar Kralı: Banzai
FantasiHiç bir şeye sahip olmayan bir gencin, güç, para ve bilgeliğe sahip olması adına ilerlediği bir macera duruyor. *** "Ben her şeye sahip olan, ancak kaybedecek hiç bir şeyi olmayan biriyim." Mavi saçlı kırmızı gözlü çocuğun konuşması ile birlikte a...