Genç dahi Alphonse Rio, Rio ailesi içersin de bile dahilerin arasında ki parlayan elmas, altıncı ayını doldurmadan konuşmayı ve düzgün cümleler kurmayı başarmış, bir yaşında okuma ve yazma konuşunda eğitimler almaya başlamıştı.
Küçük bir çocuğun kaldıramayacağı dersleri kendi isteği ile aldı, üç yaşına kadar özel eğitmenlerden büyü ve silahlar hakkında öğrene bileceği her şeyi öğrendi. Dört yaşında yeterince büyüdüğünü kanıtlamak için silah eğitimi almaya başladı.
Beş yaşındayken, Rio ailesinin parlayan elması ortadan kaybolmuştu, Rio ailesinin lideri tarafından gönderilmiş olan avcılar bile onun izini bulamamışlardı. Bir yıl sonra Alphonse altıncı yaş gününde geri dönmüştü.
Altı yaşında ki bir çocuğa rağmen gözlerinde büyük bir adamın bakışları vardı, arkasında ki üç metre boyunda ki siyah ayı, sessizce beklerken boynunda ki sarmaşığa bağlı bir şeyleri sürüklediği anlaşılıyordu.
Rio ailesinin başı ve Alphonse'un babası olan adamsa, oğlunun geri döndüğü haberini duyunca onu karşılamaya gitmiş ve gördüğü görüntü karşısında yutkunmak zorunda kalmıştı. Henüz altı yaşında ki bir çocuk.
Bir yıl boyunca bilinmeyen bir yerde tek başına hayatta kalmayı başarmıştı, gelişim hayvanlarından biri olan bir siyah ayıyı eğitmeyi başarmış ve geri döndüğün de yanında on adet sandık getirmişti.
Rio ailesinin başı sandıkları açmaya başladığın da gördüğü görüntü karşısında etkilenmeden edememişti. Her sandık ağzına kadar gelişim hayvanı çekirdeği ile doluydu, bütün bu çekirdekleri toplayanın sadece altı yaşında bir çocuk olması ise çocuğun geleceğinin ne kadar büyük olduğunu bağırıyordu.
***
Akıp geçen zaman ile birlikte büyüyen Alphonse, otuzlu yaşlarının başında iki büyük aileyi karşı karşıya getirecek bir duruma imza atmış. En büyük düşmanları ve yaptıkları görevler ile iblis lakabını alan Mogui ailesinin genç prensesini kaçırmıştı.
Fenzi Mogui, o zamanlar en tehlikeli büyücü olarak bilinirdi, büyü alanında bir çok yenilik katmıştı. Dört ana elementi karıştırarak çeşitli büyüler oluşturmuş bir dehaydı. Oluşturduğu elementlerden en bilinenleri buz ve lavdı.
Saf olmayan ve suyun donmuş hali olan bir yeteneği ve yanında da toprağın ateşler ile kaplı olan halini kullana bilen ilk büyücüydü.
Bu iki genç bir birlerine aşıktı, ailelerinin savaşlarına rağmen birlikte olmak için karşı çıkamayacakları hiç bir şey yoktu. Bu durum iki aile için de hem artılara hem eksilere yol açıyordu.
Bu birliktelik iki ailenin de birleşmesi ve güçlenmesini sağlayacaktı, ancak iki ailenin düşmanlığından dolayı zayıf kişiler, bu durumu korkaklık olarak resmedecek ve iki aileyi de kızdırmaya başlayacaktı.
Bu şekilde iki aile de bir birlerini içeriden yok edecek ve rakip ailelere yol açılacaktı, iki ailenin lideri de bu durum karşısında ne tarz tepki vermeleri gerektiğini bilmiyor bu sebeple bu birlikteliğe karşı çıkıyorlardı.
Ancak bu durum Alphonse'un hoşuna gidiyordu, çocukluğundan beri her zaman istediği şey rahatça uzana bileceği yerdeydi. Bu durumda onun güçlenmesine en büyük engeldi, bu durumu fark ettiğin de daha beş yaşındaydı.
Bu gerçek ile birlikte evden kaçan Alphonse bir yılını ormanda geçirerek öğrendiklerini bilemişti, her geçen güç antremanlarını zorlaştırmış, gücüne güç katmak için ölüme karşı durmuştu.
Bir yıl sonunda geri döndüğün de hem ailesine kendini kanıtlamış, hem adını dünyaya duyurmuş hem de bir gerçeğin daha farkına varmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsızlar Kralı: Banzai
FantasyHiç bir şeye sahip olmayan bir gencin, güç, para ve bilgeliğe sahip olması adına ilerlediği bir macera duruyor. *** "Ben her şeye sahip olan, ancak kaybedecek hiç bir şeyi olmayan biriyim." Mavi saçlı kırmızı gözlü çocuğun konuşması ile birlikte a...