32.Bölüm:Güzel isimmiş

1.1K 121 16
                                    

Oldukça geniş ve gösterişli salonun ortasında ki masanın etrafını kaplayan, dokuz sandalye ve dokuz sandalyenin görebileceği şekilde duran üç gösterişli taht. Her bir sandalye de oturan bir birinden garip görünüşlü, ancak görünüşleri ile bile güçlü olduklarını bağıran sekiz kişi.

Aralarında boş kalan tek bir sandalye vardı, sandalyelerde oturan sekiz kişi keskin bakışlar ile boş sandalyeyi izlerlerken. Ortada ki tahtta oturan Kei Akira yüzünde ki gülümseme ile karşısında ki kapıya bakıyordu.

Bir anda açılan kapı ile birlikte içeri giren üç kişilik bir ekip, yavaşça boş sandalyeye doğru ilerlemeye başladı. Etrafta tek bir ses bile duyulmasa da, diğer sekiz kişi bir ellerini silahlarına atmış bekliyorlardı.

Üçlü boş olan sandalyenin yanına geldiklerinden, diğer ikisine göre biraz daha kısa olan sarı saçlı adam. Sol elini sandalyeye uzatmıştı, adamın elinden yayılan mavi renkli ateş. Sandalyeyi küle çevirirken en kalıplı olan kişi.

Sağ elini sandalyenin küllerinin altında ki zemine yerleştirmişti, adam yavaşça elini çekerken yükselen toprak. Kei'nin oturduğu tahtı bile gölge de bırakacak kadar, gösterişli bir tahta dönüştüğünde.

Üçüncü ve bir doksan civarları boya sahip olan, altında kısa şort tarzı bir pantolon bulunan üstünde ise hiç bir şey olmayan siyah saçlı genç. Ellerini tahtın sırtını yaslamak için olan kısmına yerleştirmişti, gencin ellerinden çıkan ateş.

Sarışın adamın mavi ateşi kadar gösterişli olmasa da, oldukça göz kamaştırıcı bir güzelliğe sahipti. Gencin ellerinden çıkan ateşi tahtı kavrayarak oldukça güzel bir görüntü oluşturduğunda, genç ellerini çekmesine rağmen ateş aynı şekilde muhteşem bir görüntü ile dans etmeye devam ediyordu.

"Ne zaman siz çocuklar, beni ayağınıza çağıracak kadar büyüdünüz?"

Etrafta yankılanan ses ile birlikte, kapının ardında gözüken devasa adam, başını eğerek kapıdan geçmişti. Adamın üç metreye yakın olan boyu, orada ki herkesin gözünde korku oluşmasına sebep olmuştu.

Adamın yüzünde ki beyaz sakal, gülümser gibi bir ifadeye sahipti. Başında ki siyah renkli bandana ve omuzlarında ki beyaz renkli cübbe ile birlikte, sağ elinde tuttuğu uzun mızrağı ile birlikte topraktan oluşan tahta doğru ilerlemeye başladı.

Devasa adamın açıkta kalan göğsünde ki onlarca yara izi, karşısında ki kişilerin dişlerini sıkmalarına sebep olmuşlardı.

"Kei Akira! Neden Dal'ın lideri de burada bulunmakta?"

Siyah bir kıyafet giyen ve ağzını da siyah bir peçe ile kapayan, kıyafetinin sol göğüs bölgesinde kırmızı bir el izi bulunan adam, öfke ile parlayan yeşil gözlerini dev adamdan çevirmeden öfke ile bağırmıştı.

"Kara El'in lideri, lütfen sakin olun ve size neden burada olduğunuzu anlatmama izin verin."

Kei'nin konuşması ile birlikte, Kara El'in lideri dişlerini sıkarak tekrar oturmuştu.

"Beni gördüğüne sevinmemiş gibisin Yun, çenen nasıl oldu."

Dev adamın konuşması ile birlikte Yun isimli adam, yüzünü kapayan peçeyi çektiğinde. Ortaya çıkan yüzü dev adamın gülümsemesini büyütmüştü, Yun'un etten ve kemikten olması gereken çenesi, garip bir şekilde metalden yapılmış gibiydi.

"Bir türlü ölmek bilmiyorsun Eduardo!"

"SGAWAGAWAGAWAGAWA! Kusura bakma, henüz seni gömmedim."

"Kim kimi gömecek görelim mi?"

"Her zaman."

Dev adam sağ elinde ki mızrağının ucunu yere vururken, Yun'da kıyafetinin içinde ki hançerini eline almıştı.

Hırsızlar Kralı: BanzaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin