6.Bölüm: Bir kral gibi...

967 94 9
                                    

Ağır adımlar ile yürüyen ikili sessizce ilerliyordu, birinin sırtında çapraz şekilde duran iki kılıç mevcuttu. Siyah bir cübbe giyen adamın yanında, aynı kendisi gibi siyah bir cübbe giyen başka biri vardı.

İkisinin de yüzü kukulettaları ile kapalıydı, tek kelime etmeden sessizce ormanın içinde yürüyorlardı. Sırtında ikiz kılıç taşıyan kişi, diğer kişiye göre biraz daha yapılıydı.

Siyah cübbesinin altından bile belli olan yapılı vücuduna rağmen, oldukça sessizce ormanın içerisinde yürüyorlardı. Diğer gencin ise varlığı ile yokluğu adeta birdi, her hangi bir ses çıkarmıyor, hatta adeta nefes bile almıyordu.

İkili sessizce ilerlerken en sonunda durduklarında başlıklarını indirmişlerdi, kılıç taşıyan genç kahverengi gözlere ve kahverengi saça sahipti, siyahlı gençse siyah gözlere ve siyah saçlara sahipti.

Yüzünde ağız ve burnunu örten siyah peçe tarzı bir elbise parçası mevcuttu, siyah gözleri o kadar koyuydu ki göz bebeği fark edilemiyordu. Beyaz göz küresinin ortasında duran, siyah renkli bir daireden ibaret bir çift göz.

İkili bir birlerine kısa bir bakış attığında, siyah saçlı genç cübbesini iki yana iterek omuzlarına indirmiş kollarını ileri uzatarak iki yana salmıştı. Gencin vücuduna sarılı olan deri kemerlerinde, belki de onlarca hançer mevcuttu.

Ancak gencin belinin iki yanında duran hançerlerin önemi, sadece bakılarak bile anlaşılıyordu. Genç ellerini belinde ki hançerlere atıp çekmişti, sağ elinde ki hançerin keskin kısmı yeşil bir renge sahipti, hafif yeşil bir parlaklığa sahip olan garip metal.

Fark edilmeyecek kadar loş bir ışık yayıyordu, sapı gümüşten ve kabzasını kırmızı renkli bir ip sarmalamıştı. Sol elinde ki hançer ise sağ elindekinin neredeyse aynısıydı, tek farkı bu hançerin metal kısmı tamamen siyahtı.

Gencin hançerlerini alması ile birlikte kahverengi saçlı gençte, kılıçlarını eline almıştı. Kılıç kullanan genç kılıçlarını yavaşça elinde çevirerek göz dağı verirken, hançerli genç yavaşça ilerlemeye başlamıştı.

İkili bir kaç adım attıktan sonra, karşılarında ki çalı yığınını geçtikten sonra gördükleri manzara ile birlikte gard almışlardı.

"Görüşmeyeli nasılsınız dostlar?"

Sol tarafında ateşten bir sütunun yükseldiği, sağ tarafında ise sudan oluşmuş bir sütunun yükseldiği, ateşin oluşturduğu is kokusunu her saniye uzaklaştıran hava akımı ve karşılarında ki gencin üzerinde oturduğu toprak taht.

Toprak tahtın önü, tahtta oturan kişinin ayaklarının değdiği alan ise tamamen kara dumanlar ile kaplanmışken. Kara dumanların etrafını garip ışıktan oluşmuş çizgi şeklinde ki sütunlar kaplıyordu.

Altı element ile etrafını çevreleyen, siyah saçlı yeşil gözlü genç yüzünde ki gülümsemesi ile karşısında ki kişilere gülümsemişti. İkili karşılarında ki bir çift yeşil göz ile bir birlerine kısa bir bakış attıktan sonra, gardlarını indirmişlerdi.

"Dersine iyi çalışmışsın."

Siyah saçlı gencin konuşması ile yeşil gözlü genç gülüsemesini büyütmüştü.

"Sadece benim için geçerli değil."

Yeşil gözlerin sahibi kurduğu kısa cümleden sonra sağ elini savurduğunda, yerden yükselen dikitler ile birlikte. Siyah gözlü genç bir anda ortadan kaybolduğunda, siyah cübbesi dikit tarafından parçalanmıştı.

Yeşil gözlü genç boğazına değen soğuk metal ile birlikte gülümserken, gözlerini boğazına ve karnına hafifçe baskı yapan hançeri tutan kişinin gözlerine çevirmişti.

Hırsızlar Kralı: BanzaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin