Banzai, Nei ve Lex'in de bulunduğu ekip, kırılan han kapısına bakışlarını çevirmişti. Kapının arkasında ki karanlık silüet, sessizce beklerken Banzai fısıldayarak konuştu.
"Karşımızda ki kişinin gücünü bilmiyorum, savaşmaktan korkmam ama eğer durum tehlikeli olursa kaçmaktan geri durmam."
Banzai'nin konuşması ile başını hafifçe sallayan Nei eşliğinde, Lex göz ucu ile Banzai'ye bakmıştı.
"Kahramanlıkla aptallığın farkını biliyorsun demek, genç yaşta öğrenmek zordur etkileyici."
Lex'in konuşması ile birlikte Banzai'de göz ucu ile Lex'in gözlerine bakışlarını çevirmişti, ardından bakışlarını tekrar kapıya çeviren Banzai tekrar konuştu.
"Şu takımınızda ki kişilerin nasıl göründüğünü bilmiyorum, hatta Hydra'dan bile bilgim olmasa da önemli olan bu değil. Gelen kişi eğer Hydra'dan biriyse, Esrir ile buradan kaçarak ondan uzaklaşacağız. Duruma göre ya takip edin ya da ona karşı durun, duruma göre bana bir işaret ver."
Banzai'nin oldukça sakin bir şekilde verdiği kararlar ile birlikte Lex hafifçe sırıtmıştı, her geçen saniye Banzai'ye olan ilgisi artarken başını hafifçe sallayarak kapıya dikkatle bakmaya başladı.
Bir kaç saniye içerisinde kapıdan giren iki metrelik adam, sırtında ki dev çantasını hanın kapısının yanına bırakmıştı.
"Kusura bakmayın yanlışlıkla oldu."
Adamın yeşil bir kıyafeti vardı, kenara koyduğu sarı renkli çantası oldukça büyüktü. Beyaza çalan saçları ensesine kadar uzanıyor ve düz bir şekildeydi, kırmızı gözleri garip bir sevinçle parlıyordu.
"Seni aptal ne yaptığının farkında mısın? Bir insan olarak Mu kıtasında böyle bir olaya bulaşmak sana pahalıya patlayacaktır!"
Hancının bağırması ile birlikte Banzai göz ucu ile Lex ve Nei'ye baktığında, rahatlayan ikili ile birlikte arkasına yaşlanmıştı. Esrir'in peşinde ki kişi her kimse en azından gelen bu adam olmadığı aşikardı.
"Güzel şimdilik rahatız, ancak bir an önce buradan ayrılsak iyi olur."
Lex'in konuşması ile birlikte Banzai ve Nei bir birlerine kısa bir bakış attı.
"Güvenmeli miyiz?"
"Hedefini bilmiyoruz, ne kadar güvene biliriz?"
"Saldırma şansı vardı, buna rağmen sakince bir şeyler içmeyi teklif etti. Saldırmak isteseydi neden daha önceden saldırmadı?"
"Güzel soru?"
Banzai ve Krasova'nın arasında ki kısa konuşmanın sonunda, ikili bakışlarını Lex'e çevirmişlerdi. Lex üzerinde ki bakışlar ile birlikte, hancının getirdiği bardağından bir yudum alarak derin bir nefes verdi.
"Benim stilim bellidir, düşmanlarımla ya bire bir dövüşürüm ya da onları vur kaç hamleleri ile yavaşlattıktan sonra dövüşürüm. Bunlar bir yana düşmanlarımla eşit değilsem asla dövüşmem, Babalık sizinle tanışmak istediği için sizi onun yanına götüreceğim. Banzai Rio benimle gelir misin?"
"Neden bu kadar şey konuşuyorsun, nasıl derler?"
"Kibar mı? Basit babalık seninle konuşmak istiyor, bu sebeple sana mümkünse hiç zarar vermeden götürmek istiyorum. Sana karşı kötü bir şey yapmayacağım, babalık hakkındaysa... Sorularına vereceğin cevaplara bakacaktır, eğer cevaplarını beğenmezse seni en iyi ihtimalle Kei'ye verir."
Lex konuşmasından sonra elinde ki biradan bir yudum daha almıştı, Banzai ve Nei ise bu konuşma ile bir birlerine kısa bir bakış attı. Bu konuşmanın sonunda Banzai her türlü kazançlı çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsızlar Kralı: Banzai
FantasyHiç bir şeye sahip olmayan bir gencin, güç, para ve bilgeliğe sahip olması adına ilerlediği bir macera duruyor. *** "Ben her şeye sahip olan, ancak kaybedecek hiç bir şeyi olmayan biriyim." Mavi saçlı kırmızı gözlü çocuğun konuşması ile birlikte a...