Bir dakika gördüğüm şey hayal olamaz değil mi? Yani kafenin önünde arkadaşlarıyla benim halime gülen kişi siyah inci değildi. Hayır ya bu zaten hayal değil anca kabus olur. Birazdan çığlık atarak uyanacağıma da eminim.
Gözümü kapatıp kendimi uyanmaya hazırlarken açtığımda iyice suratıma doğru kahkaha atan insanları gördüm. Nedir bu rezilliğim bitmek bilmedi.
Onur karşıma gelip elini uzattığında düşünmeden tutup ondan güç alarak hızla ayağa kalktım. Eşofmanı silkelerken kafenin önünde dikilen ve bana kahkahalarıyla işkence eden topluluğa hızlı şekilde sırtımı döndüm. Damla dudağını ısırarak bana bakıyordu. Onur ise o da arkamda kalan topluluğa eşlik etmemek için uğraştı. Çünkü şu an gülerlerse bugünün yarını olduğunu ve benimde o günü iyi değerlendireceğimi biliyorlardı.
''Abi ben hala bu kızın yere düşme çabasını çözemedim.''
Arkamdan gelen ses? Bir saniye bu tanıdıktı ama Cankat'ın değildi. Korkarak arkama döndüğümde titreme vücudumu sardı. Hayır, havadan değil. Neden heyecan yaptım bilmiyorum ama arkamı döndüğümde bana laf atanın sarı kafa olduğunu tahmin etmiştim. Dünkü çocuktan bahsediyorum beni dalgaya alan Doruk adlı şahıstan... ve yine başarmıştı.
''Neyden bahsediyorsun Doruk?''
Onur gülmeme çabasını geri plana atıp biraz sinirli ve meraklı tondaki sesiyle çocuğa soruyu yöneltti. Demek Onur bunları tanıyordu. Peki Cankat'ı?
''Yanlış hatırlamıyorsam bu dün geceki kız.'' Doruk masadan uzaklaşıp bana doğru adım attığında gözünü kısarak suratıma baktı.
''Ne dün gecesi Nehir?''
Onur bu sefer bana soru yöneltirken yanıma geçti. Onun sinirli bakışlarına karşı ağzımı açamadan Doruk konuştu.
''Dün gece sokakta yere düşecekken Cankat kurtardı. Ama buna rağmen yine de defalarca düştü. Şimdi de onu yerde görüyoruz. Sanırım yer çekimi bizden fazla işliyor kızda.''
Kahkaha atmadan önce yandan güldüğünde dişlerimi sıkarak sakinleşmeye çalıştım. Yanlarındaki insanlarda ona eşlik ettiğinde öfkelendiğimi hissettim.
Ellerimi göğsümde bağlayarak onlara doğru bir adım attım. Hepsi dikkatle ne diyeceğime odaklanırken gözüm siyah incilerdeydi. Yerde köpekle oynarken onu gülümsediği zaman yakalamıştım ama ayağa kalktığımdan beri arkadaşlarının aksine yüzünde gülümsemeden eser yoktu. Nedense bana bakması cesaretimi süpürüyordu. Ama bu sefer susmak istemediğimden bir hışım Doruk'a döndüm. Gözleriyle alaycı şekilde suratıma baktığında kaşlarımı çatarak karşılık verdim. Sarı saçına rağmen Onur ve Damla'nın aksine mavi gözlü değildi. Ela gözlerini keyifle bana dikmeye devam ederken siyah incilerle giden cesaretim tekrardan yerini aldı.
''Haklısın benim aksime kıçın fazla havalarda indirmeni tavsiye ederim,'' dediğimde gözlerindeki keyif yok olunca kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Benim yerime zaten arkadaşları fazlasıyla eşlik ediyorlardı. Bu sefer benim yanımda olmaları hafif gülümsememi sağlarken yine Cankat'a baktım. Kafasını tebessümle eğip fark etmediğim sigarasını küllükte söndürdü.
Ona yine baktığım gibi izlemeye daldığım da omzumda el hissetmemle sağıma döndüm. Damla kolunu omzuma dolayıp Doruk'a benim lafımdan sonra yitirdiği alaycı bakışı sundu.
''Hatta tek o güzel kıçın değil, belli ki olmayan aklında havada süzülüyor. Kendince espri denemeleri yapıyorsun. Yapma,'' diyerek diklendi.
Doruk'un arkadaşlarının ona bu sözlerden sonra takındıkları tavır yüzünden daha da yüzü gerildi. Sinirlendiği her halinde belliyken önüme doğru adım attı. Damla elini omzuma daha çok bastırdığında yapabildiğim tek şey gülen suratımı seviyeli hale getirmek oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci
Teen FictionBU KİTABI DAHA ÖNCE BAŞKA BİR PROFİLDE YAYINLAMIŞ VE GEÇEN SENE 5 MİLYONDAN FAZLA OKUNMA OLMASINA RAĞMEN KALDIRMIŞTIM. ŞİMDİ KENDİ ÖZEL PROFİLİMDE SİZLERE SUNUYORUM. İLK YAYIN TARİHİ 2013'TÜR. Herhangi bir kopyalama, çalınma gibi durumlarda gerekli...