Siyah İnci

8●•

Siyah inciler... Onlara şahit olduğum ilk andakinden daha da hakkını vererek kararmış bir şekilde bana baktı. Bu içimin rahatlaması gibi tuhaf bir şekilde beni büyüledi. Onun burada olması beni bütün duygularla harmanlasa da başı çeken sinirli suratına rağmen içimi kavuran mutluluktu.

''Bakın buraya. Bugün masamızı şenlendirecek misafirimiz de Cankat'ın da gözü varmış." Gözlerimi ayıramadığım siyah incilerden arkamdan gelen kalın sesiyle ayıran, beni yanlış anlayan Onur adlı kişiydi. Cankat'ı böyle bir insanın tanıması midemi bulandırmaya devam etti.

Aklımda beliren şu anda bile canımı sıkan soru; Cankat bu iğrenç duruma hiç ortak olmuş muydu? Bu sefer gözlerim ağlamanın dışında sinirli bir şekilde Cankat'a baktı. Onda sığındığım saniyelerin hatırına adama ne diyeceğini merak ederek gözlerine bakmaya devam ettim. Siyah incileri bir an bile benden ayırmadan adama seslendi.

''Misafiriniz tanıdık geldi Onur,'' dedi ifadesiz sesiyle. Yüzü sinirle dalga arasında gitse de bir yolunu bulup dalgada tıkandı. Beklemediğim sözleri yutkunmamı sağladığında sinirimden yanağımı ısırdım. Belki de sabahki konuşmamızdan sonra beni alıp götürmesini, sonra da kızmasını o kısacık durumda hayal edecek kadar hayalperestim. Neden burada olduğum ve bu duruma düştüğüm için kızması gerektiğini isteyecek kadar çaresiz hissetmiştim? Yüzüm hayal kırıklığına bürünürken onu gördüğüm ilk anda tiksindiğim Onur dan gelen ses bu sefer arkamı ona doğru dönmemi sağladı.

''Yoksa senin sürtüklerinden mi?'' Soru Cankat'a doğru yol alırken benim duvarıma acımasızca yapıştı. Sanki yüzüme tokat yemişim gibi hissederken bana edilen hakaretten çok Cankat'ın sürtüklerinde takıldım. Onur'un takıldığı kızlar kategorisinin iğrenç tabiri de sürtük müydü?

Hala siyah incilere bakarken başka bir şey hissetmemi engellediğinde konuşmasına fırsat vermeden önüme döndüm. Cankat'ın cevabını duymadan hala üzerimde olan kolumdaki elini ittim. Bu çok çabuk oldu çünkü elinden kurtulmama izin verdi. Kendimi toparlamamı sağlayan masada yüzüme bakarak kahkaha atıp bana sürtük dediklerini hatırlatanlardı. Adamın önüne hızlı adımlarla gidip kıymetli bölgesine dizimi kıvırıp geçirdim. İki büklüm olduğunda babamın bana öğrettiği taktiklerin kıymetini çok iyi anladım. İçime dolan adrenalinle geri çekilip bağırdım.

"Kime ne dediğine dikkat et yağ torbası," dedim tiksinerek. "Şimdi kadın kiralayacağına gidip koruma kirala. Bundan sonraki tek işlevin o olur zaten.''

Nasıl sinirle bir anda öz güven depolamışsam onunla dalga geçmeyi de ihmal etmedim.

Masanın etrafındakiler tekmeden sonra sessizliğe bürünürken sözlerimden sonra kulağıma kahkaha dolunca bir hışım Cankat'a doğru döndüm. Ben onu pisliğin elinden kurtarmasını hayal ederken bildiğin yaptığım hareketten sonra kahkaha atıyordu. Niye benim düşündüğüm şeyler bugün inadıma olmuyordu ki? Hatta masadaki birinin yanıma gelip beni çekmesini hiç düşünmüyordum.

''Sen kimsin de Onur abime vurabilirsin lan?'' Ağzından sinirle çıkmış tükürükler yüzüme yapışırken bile yüzümde iğrenme yoktu. Tek şey sinirin tesiriyle yeniden korkuyu hissetmekti. Vücuduma endekslenen bütün öz güvenle kaybolan korku hem de. Çünkü adamın yüzümden büyük beş parmağı suratıma doğru inmeye hazırdı. Ta ki bir el onu tutup korkularıma bir müddet ara vermemi sağlayana kadar.

''Ne oluyor lan burada?'' Ahmet adamın bileğinden tutup ittirdiğinde siyah incilerde bulduğum güveni aşıladı. Biri belimden tutup çektiğin de aniden dönmemle gerçek sarışınımla karşılaştım. İçime dolan rahatlamayla Onur'un boynuna atladım.

Aynı zaman da içimde dolup taşan duygular onu görüp rahatlayınca çok çabuk etki verip gözümden yaş süzüldü. Yanağımdan akan bir damla yaş boynunu ıslatırken eliyle saçımı okşadı. Ağladığımın farkında değildi. Sadece korktuğumu sanıyordu. O güven bulduğum saniyedeki kısacık hayallerim de bu sahneyi siyah inci kapsarken aslında Onur'un doğru adres olduğunu daha iyi anlamış oldum. Onun kolları bana her anımda olduğu gibi güven veriyordu. Bunu da sevinçten yanağımdan akan yaşla gösterdim.