76●•

5.5K 224 6
                                    

Siyah inciler hedefini gördüğünde hiç düşünmeden yanıma yaklaşıp kolumdan tutarak beni kendine doğru çevirdi. Toparlanıp iki cümle kuramazken sinirden gerilmiş damarlarını yüzüme tutarak üzerime eğildi.

"Sakın tek kelime etme Nehir. Sadece yürü." Daha bir şeyler diyecekmiş gibi dursa da yüzüme soluyup bileğimden tutarak çekiştirdi. Bağırmasa da kelimeleri o kadar yüksek tondaydı ki ağırlığıyla sesimi bile çıkaramadan beni sürüklemesine izin verdim. Elini tenimin üstünde hissetmediğim o kadar uzun zaman oldu ki o her ne kadar öfkesini bana salsa da dokunuşuyla korkularımı gölgelemeye yetti. Bu neydi bilmiyorum. Olacakları düşündükçe her yerim çığlık atarak buradan kaçmak istese de nedense onun yanımda olmasıyla sanki bunun da altından kalacakmış gibi hissetmek... Güvenmek... Kesinlikle buydu. 'Hayır!' diye bağırmak istesem de onun beni terk etmesine rağmen hala ona güveni sonuna kadar hissedebiliyorum. Kendimden nefret etmemi sağlayacak kadar hem de.

Tuvalet holünden çıkıp içeriye girdiğimizde herkesin dışarıya çıkmak için kapıya neredeyse koşarak ilerlediğini görünce gözlerim şaşkınlıktan büyüdü. Cankat ne kadar hızlı adım atsa da kalabalık yüzünden birkaç kişiye çarpmamak için yavaşladı.

"Sıçmışım işin içine. Kavga var diye mekan mı kapatılır? Bari bizde izleseydik." Kızın biri yargara çıkarmak için cırladığında yanındaki ona aynı ses tonuyla eşlik etti.

"Buranın kavgası bildiğin gibi olmaz. Mekanın sahibi psikopat. Erken uyardıkları için bile şanslıyız," dediğinde onlara öfkeyle bakmak yerine Cankat aralarından hızla geçmemi sağladığında yutkundum. Beni ters yöne doğru çekti. Etrafta Özgür'e dair bir şey bile bulamadığımda titreyen bacaklarım birbirine girdi. Bahsettikleri kavga kimin arasında olacağı belliydi. Cansu'nun söylediğine göre sadece beni tehdit ettiğini bilmesiyle mi Özgür'ün buradan gitmesini sağlamıştı? Saniyeler içinde sanki ben yok olup bir anda yeniden olayın içinde belirmiştim. Şu an tam anlamıyla bu şaşkınlık üzerimdeydi.

Cankat'ın elini çekiştirip yerimde durmaya çalıştığımda hiç takmayıp çekiştirmeye devam etti.

"Canımı acıtıyorsun," diye etraftaki sesleri bastırmak için bağırdığımda bir anda dönüp daha çok yaklaştı. Geriye doğru adım attığımda kalçamı koltuğa yaslamamı sağladı.

"Şimdi burada durup hangimizin canının daha fazla acıdığını tartışalım mı?" Öfkeyle bağırdığında bu çıkışına karşı içimde biriken bütün sinir beni şaşırtacak kadar korkumu bastırmamı sağladı.

"Zararlı çıkarsın." Her şeyi unutup sırf bana yaşattığı acıyı yüzüne kusmak için can attığımı fark ettiğimde ağzımdan kelimeler döküldü. "Beni bıraktığın ilk gün ben bu sorunun galibi oldum. Üstüne yaşadığım iki ayımı da değerlendirmek ister misin?" Sözlerimden çok gözleri benim acımı hissedince öfkeyi geri planda tutmak zorunda kaldı. O bir anlık afallamaya rağmen yapabildiği tek şey geriye doğru adım atıp konuşmaya son vermek oldu. Yine kaçtığı gibi...

İlerleyip siyah bir kapıyı ittiğinde üzerinde olan kan lekesine anlam veremeden beklemeden içeriye doğru çekti. Bir anda karşılaştığım karanlıkla içimdeki korkuyu tavan yaptı. Bileğimi daha çok çekip arkasından yanına gelmemi sağladığında elim istemsiz kolunu tuttu. Bu saniyelik de olsa bana bakmasını sağladığında hızla başını çevirdi. Daha yavaş şekilde ilerlemeye devam ettiğimiz de kısık bir ışığın yanmasıyla elimi aynı hızla kolundan çektim. Kinayeli nefesini dışarıya verdiğini duymamla merdivene doğru ilerledi. Buna tepki vermek yerine önümden gittiği için görebildiğim kadarıyla ayaklarıma bakarak merdiveni çıktım.

Biraz daha ilerleyip demir kapıyı açmasıyla dışarıdan esen rüzgar aramıza iyice mesafe kattı. Bileğimi tutmaya devam etse de elini gevşetti. Beni sürüklemesine gerek yoktu. Artık istemsiz onu takip etmeye başlamıştım. Ondan ayrılmak için geldiğimiz sokağa girdiğimiz gibi Begüm'ü gördüğümde tüylerimin diklenmesi bir oldu. Yanımıza gözleri korkudan irileşmiş şekilde yaklaşıp Cankat'ın diğer kolunu tuttu.

Siyah İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin