Cankat gözlerini benden ayırıp yanındaki çocuğa döndü.
"Yanında ol ama ne yaparsa karışma." Uyardıktan sonra 'Git' der gibi başını salladığında çocuk beklemeden Doruk'un peşinden takip etti.
"Kaç kişinin içine tek mi yolluyorsun? Bende gid.. "
"Otur yerine Berk. O halleder." Cankat ağzını bile açmadan yanındaki yeşil gözlü diğerinin gitmesini engelledi ve yerine geri oturmasını sağladı.
Doruk uzaklaştıkça tuhaf şekilde rahatladığımı hissettim. Derin bir 'oh' çekerek Damla'ya doğru döndüm. Eli kolunun üstündeyken sert bir şekilde yere baktı. Dışarıdan güçlü gözükse de mavi gözlerindeki acıyı anlamak için on sekiz yılımız geçmişti.
''Asil'in peşinden gittim neler kaçırmışım.'' Onur, köpekle yanımıza doğru gelirken bir kişi daha ona eşlik ediyordu. Ahmet?
Cankatla dün yaşadıkları diyalog aklıma geldiğinde yüzümü buruşturdum. Neden arkadaşlardı ki bunlar? Ve buraya gelecek başka zaman bulamadı mı? Ne bu toplanma günü müydü? Ben kendi kendime sorularımla isyan ederken yanımıza geldiler. Ahmet bizi görünce kaşlarını çattı. Damla kolunu saklar gibi arkama sığındı.
"Ne işiniz var burada?" Soruyu yönelttiğinde Damla dan önce konuşmaya çalıştım.
"Annemin hamallığını yapıyoruz. Yardım etmek ister misin?" Yerde duran poşetleri gereksiz gülümsemeyle gösterince aynı şekilde karşılık vermedi.
"Buradan geçerken arkadaşlarınla karşılaştık. Onur da bizim çocukluk arkadaşımız." Damla onun bakışlarından açıklamaya ihtiyaç duyarak konuştuğunda Ahmet daha sakindi.
"Siz sevgili misiniz?" Onur şaşırarak soruyu yönelttiğinde Ahmet başını oynatmakla yetindi. Bu konuyu arkadaşlarına daha açmadığı Damla'yı tanımamalarından belliydi. Onurla Ahmet'in arkadaş olması bile bir imkansızın karşımızda şekil bulması gibiydi. Üç aylık sevgiliyken arkadaşlarını birbirlerine tanıştırmamaları gerçekten tuhaftı.
Ahmet yanımıza geldiğinde Damla'ya daha sakin şekilde baksa da bana dönünce bu ifadeyi bozup sırıttı.
''Bacım o kafandaki ne?'' Sorusuyla yutkunurken elimi kaldırmadan önce düşündüm. Kafamdaki mi? Aklıma ilk gelen soru 'kuş mu sıçtı?' oldu. Niye bende rezillikler tükenmiyordu ya? Etraftakiler de yeni fark etmiş olmalı ki daha demin yaşanan gergin olayı dağıtmak amaçlı Ahmet'in tepkisinden sonra kıkırtı duyuldu. Dudaklarımı büzüp ellerimi başıma götürdüm. Sanki tahminimi doğrulayıp dışkıyı arar gibi bir ileri bir geri parmaklarımı kafamda dolaştırdım.
Bir dakika niye ben saç yerine başka bir şeye dokunuyorum? Elimi arkama götürüp sarkan saçlarımı omzumdan önüme getirdim. Başörtünün ucunu görünce bir hışım Damla'ya döndüm. Arkama iyice gömüldü. Gözleri bu sefer kolunun acısından değil de benim ona uygulayacağım hasarı düşünmekten mahcup şekilde baktı. Üstümde crop üst, eşofmanla ve evden başörtüyle çıkmışım birde saçlar gündeliğe gider gibi bağlamışım bir gram sözü geç göz kırpma bile yapmamıştı. Ama kardeşim diyerek beni savunuyordu.
Yeni aklıma gelen düşünceyle iyice kaşımı çatarak baktım. Bu kapıdan çıkarken bana gülmüştü ve annemle tuhaf bakışmaları da bunu açıklıyordu. Aynı şekilde Onur da dalga geçerek bir imada bulunmuştu. Etrafta böyle gezmemi sağlayarak aklınca benden onu buraya kadar sürüklediğimin intikamını alıyordu. Yorgunluğum nasıl devredeyse kafamda sıkıca bağlanmış bir örtü olduğunu hissedememiştim. İçimdeki kötü yan sırıtıp 'Sen bana oyun mu oynarsın al sana ceza. Ahmet'in karşısında tir tir titremeye devam et' dese de şu anlık iyi yanım daha baskındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci
Teen FictionBU KİTABI DAHA ÖNCE BAŞKA BİR PROFİLDE YAYINLAMIŞ VE GEÇEN SENE 5 MİLYONDAN FAZLA OKUNMA OLMASINA RAĞMEN KALDIRMIŞTIM. ŞİMDİ KENDİ ÖZEL PROFİLİMDE SİZLERE SUNUYORUM. İLK YAYIN TARİHİ 2013'TÜR. Herhangi bir kopyalama, çalınma gibi durumlarda gerekli...