"İnanmıyorum sana. Cidden çocuğun üstüne gazoz mu döktün?" Çantama defteri sokarken başımda dikilen Damla'ya baktım.
"Gazoz değil, soda. O yüzden gelemedim yanınıza. Neyse haydi beni tutma. Cankat dışarıda bekliyor." Montumu elime alıp sağ koluma geçirirken yanımdan biraz uzaklaştı.
"Ay çok önemli ayrıntıyı söyledin. Gazoz değil sodaymış." Yüzünü buluşturduğunda dil çıkardım. Başını sallayıp önümü kesti. "Akşam sizde değilim biliyorsun. O yüzden anlatmaya devam et. Sen dökünce ne tepki verdi çocuk?"
Zil çaldığında dibimde bitip neden yanına gelmediğimin hesabını almaya çalıştığından beri tavrı buydu. Normalde bunu eve aksatabilirdi ama birkaç gün bizde olmayacağı için şu anı seçiyordu.
"Sonra anlatsam olur mu? Cidden geç kaldım."
"İyi be. Koş sevgiline. Bu arada Burçin de en az senin kadar sevinçliydi. Öküz önünü görmeden bize çarptı. Sonra bir çocukla konuştuğunu gördüm. Sena göremedi çünkü merdivenlerden çıkarken sadece ben fark ettim." Sena'ya inanmadığımı belli eden bakış attığımda Damla onun yerine açıklama yaparken bir an durup iyice yaklaştı. "Bana bak. Yoksa bu sevgili mi yaptı kendine?" Gözlerini iyice açarak önümde zıpladığında bir an şaşkınlıkla suratına baktım.
"Burçin ve bizim yaşımızda bir sevgili? Sanmıyorum. Orta okuldan beri gözü hep yükseklerdeydi. Hemde her konuda unutma." Bir anlık düşünsemde Damla'nın tezine inanmamıştım. Ne kadar şu an aramız nefretlik olsa da onun hakkında az çok bir şeyler bilirdim. Bu söylediklerim aslında herkesin bildiği şeydi. Burçin sonuçta erkekler üstüne lisans yapmış biriydi.
Montu aynı hızla sol koluma geçirirken Damla omuz silkip poposunu sıraya yasladı.
"Bilmem, olabilir. Zaten cüzdanım merdivene düştüğünde almak için eğildiğim zaman onları gördüm. Tam incelemedim ama çocuk fena değildi. Belki kurallarını bozmuştur. Ayrıca Cankat'dan ümidini kesmesi iyi bir şey değil mi?" Yüzüm ister istemez kasıldığında poposunu sıradan uzaklaştırdı. "Her neyse. Asıl senin soda döktüğün o çocuk kimdi, onu söyle. Valla meraktan çatlarım."
İnadına sodayı vurgulayıp yine merakla başımda dikilince montumun fermuarını yukarı çekip sınıfa göz gezdirdim. Burak telefonla konuşacağını söylediğinden beri etrafta yoktu. Ne derse girdi ne de ders bittiğinde gelip hırkasını almıştı.
"Şu an sınıfta yok. İlk arada sen sınıftan çıkarken içeri giriyordu. Belki öyle hatırlarsın." Sena oturduğu sıradan benim yerime Damla'yı cevaplarken çantamı koluma taktım. Damla elini yüzüne çıkarıp işaret parmağını yanağında sektirerek düşünürken uzanıp yanağından öptüm.
"Çok düşünme. Dikkatini o an Ahmet hoca çekiyordu o yüzden hatırlamazsın." Güldüğümde annem gibi kıçıma vurup gözlerini kıstı. Benden çok annemin hareketlerine o çekmişti. Benzeme konusunda sadece gen olmasına gerek olmadığının kanıtı Damla'ydı.
"Ay sana demeyi unuttum." Tam yanından gidecekken kolumdan tutup geri eski yerime çekti. "Bu akşam Ahmet beni nereye götürecek bil bakalım." Ağzı bir anda kulaklarına çıktığında gözümü kısıp baktım.
"Lüks bir restorana mı?" Kaşımı kaldırmaya çalışıp tahminimi doğrulamasını beklerken derin bir nefes verip gülümsemesini bozdu.
"Of Nehir. Sen nasıl benim diğer yarımsın? Neyse bu soruyu cevaplamana gerek yok." Tam ağzımı açmıştım ki elini kaldırıp susmamı sağladı. Çünkü sorusunun cevabı açıktı. Zevklerimiz kıyafetlerimizden de görüldüğü üzere farklıydı.
Ben bir bankta Cankat'la yan yana olmayı bile tercih edip mutlu olabilecekken Damla biraz daha aklı havadaydı. Tabii paralı mekanlar onun tarzı sayılırdı. Gereksiz hayaller, tarzlar desek yeridir. En azından benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci
Teen FictionBU KİTABI DAHA ÖNCE BAŞKA BİR PROFİLDE YAYINLAMIŞ VE GEÇEN SENE 5 MİLYONDAN FAZLA OKUNMA OLMASINA RAĞMEN KALDIRMIŞTIM. ŞİMDİ KENDİ ÖZEL PROFİLİMDE SİZLERE SUNUYORUM. İLK YAYIN TARİHİ 2013'TÜR. Herhangi bir kopyalama, çalınma gibi durumlarda gerekli...