60●•

6.1K 221 12
                                    

Gönderilen: Cankat

Evdeyim.

Aramak yerine kısa bir mesaj yolladığım gibi telefonu ayakkabılığın üstüne olması gerektiğinden daha sert bırakıp çantamı da yere attım. Aynı hızla elimdeki ayakkabılarımı dolaba tıkıştırıp kapıyı da çarparak kapattım.

Ayağımı yere ses çıkartacak kadar ağır basarak odamın önüne ilerlediğimde kapıyı açtığım gibi üzerimdeki montu çıkarıp yatağımın üzerine gelişigüzel fırlattım. Yavaşça kayıp yere düştüğünde umursamadan kapıyı sertçe geri kapatıp banyoya doğru dönecekken yüzüme yumuşak bir darbe yedim.

"Hey sakin ol şampiyon. Bu ev bize lazım. Kendine gel." Berke montunu çıkarıp aynı yatağıma attığım gibi benim suratıma fırlattığı için daha çok sinirlendim. Dişlerimi sıkarak ona doğru döndüğümde yol boyu arkamdan dalga geçmelerine sessiz olmamın tersine sinirimi kusmaya hazırdım.

"Sana ne oğlum? Git odana. Yeteri kadar oksijen aldın. Doğana kavuş ve beni rahat bırak." Yüzüme çarpıp yeri boylayan montuna tekme atıp ayak ucuna gitmesini sağladım. Dalgınlıkla geçen bir yol merasiminde onu bir tarafıma takmayıp ses bile çıkarmamın üzerine bu tepkim gerçekten beklenmedikti. Ani çığırma tepkime yarılmış kaşını kaldırarak şaşırdığını belli ederken eliyle ağzını kapadı.

"Vış o neydi gız?" Sesini inceltip teyzeyi taklit ettiğinde anırarak gülmek yerine -ki Onur dış kapıyı kapatırken benim yerime aynen öyle güldü- maron gibi bakmaya devam ettiğimde rol yapmayı kesip gözlerini kısarak ellerini beline koydu.

"Ne içtin kızım? İçinden canavar çıktı bir anda. Bir öyle bir böylesin beynin error verdi. Ayrıca montuma sadece ben tekme atabilirim." Ayağında kıvrılan montuna sağlam olan sol ayağıyla tekme atıp önüme fırlattı.

Ne düşündüklerimi bilse bir şey içmeye ihtiyacım olmadan uyuştuğumun farkına varırdı. Ters tepki vermeye devam eden bünyem hormonlarıma da acil durum sinyali verdi. Her tarafım Berke için kırmızı ışık yanıp sireni kulağımda çalıyordu.

"Bunu söyleyene de bakın. Yarım saat önce sinir küpüyken hem de bana demediğin laf kalmamışken nedense bir anda değişip benimle eğlenesin geldi. Hadi beynin error verdi diyeceğimde beyninde yok ki nesi versin." Ellerimi açarak hızlı konuşup bağırmaya devam ederken kendi kendime de söylenmeyi ihmal etmedim.

"Beyin mevzusuna girme Berke zararlı çıkarsın." Onur beni desteklerken Berke, kanlı gömleğinin düğmelerini açtığında omuz silkti.

"Denemeyecektim bile. Bana ergen diyenler utansın." Kaşını kaldırarak suratıma baktığında dil çıkarıp yüzümü buruşturdum. Şu an hareketlerimi sorgulayacak bir kıvamda değildim. Sadece sinirimi dışa ne olursa olsun çıkarmakla uğraşıyorum. Bu hangi yılıma ait geri dönerek tepki göstermek olsada. Hatta 'sana ne?' dese 'saman ye' diyecek haldeydim. Durumum vahim haldeyken üzerime gelmesi de anca Berke'nin yapacağı işti.

Başını eğip ortadaki düğmeyi de açarken diğerlerini açmaya lüzum görmeden başından sıyırdı. Saçları gömleğinin sürtünmesiyle dağıldığında düzeltmeye çalışmadan bana doğru baktı.

"Ayrıca yarım saat önce kavganın peşine bırakta sinirli olayım. Hele orada olman kesinlikle sana patlamam için haklı bir sebepti." Duraksayıp dudaklarını büzdü. "Tabii sonra enayi ablacığımın terk edilip arabanın arkasından melül melül baktığını görünce sinirim azaldı. Acıdım sanırım bilmiyorum."

Mimikleri sözlerine oranla kıvrılırken sinirden çığlık atıp montu ona geri iade ettim. Peşine yerde 2 cm kalın topuklu annemin terliğini elime geçirip fırlattım. Zıplayıp sert darbemden sıyrılsa da kavganın hasarları yüzünden bu hareketi bile ona zarar verdi. Yüzü acıdan buruşurken inadına kaşlarımı çatarak suratına baktım.

Siyah İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin