Ne denir ki? Evet, evet mutlu olunduğunda ne denir ki? Sadece mutluyum mu? Bu yeterli bir kelimemi hissettiklerime? Sanmıyorum. O kadar yaşananların üstüne bu kelime mucize olsa da artık benim için yeterli değil. Bir şey olup mutluluğumun bozulacağına korkacak haldeyim. Cankat'la ilişkim kusursuz ilerlerken aramızda sorun olacağını düşünmek istemiyorum. Son aylarımızda sadece bizi düşünürken ihmal etmediğim Cansu'muzun artık aramıza katıldığını öğrenmek bugünümü daha da bir mutlu kıldı.
Canel'in acısını Antalya da tek başına yaşadığını düşünürken Cankat onu yalnız bırakmamaya çabaladı. Şimdi ise kendi rızasıyla İstanbul a gelerek bizimle yaşamak istediğini söyledi. Daha güzel haber ne olabilir ki? Cankat'ın telefonundaki sesi yüzümdeki gülümsememim en büyük nedeniydi.
"Hayırdır? Sevgilin ne söyledi de ağzın kulaklarında." Bahçede oturmuş genel biyoloji dersini beklerken Cankat'ın telefonuyla aralarından kalktığım, sınıftan edindiğim arkadaş grubuna geri girdim. İlk soru karşımda kalan İrem'in imalı bakışıyla gelince daha çok güldüm.
"Sorduğun soruya bak İrem. Ne söylediği belli değil mi?" Barış, İrem'e imalı şekilde söylediği soruyla kaşımı kaldırarak dönmemi sağladı.
"Ne söylemiş?" dediğimde elini anında telefon gibi yaparak lafta Cankat'ı taklit etmeye çalıştı.
"Seni seviyorum bibiğim." Buğulu ses yaparken son kelimesiyle bizi gülmekten yerlere serdiğinde elimin tersiyle koluna vurdum.
"Oğlum sen Nehir'in sevgilisini görmedin mi hiç? O çocuk bibiğim dediği gün dünya tersine döner." Masanın solunda kalan Taner, karnımı ağrıtacak kadar gülmemi sağlarken aynı anda Cankat'ı "bibiğim" derken hayal etmemi sağladı.
"Valla ben arabasını gördükten sonra kendisini görmeye ihtiyaç duymamıştım." Porsche yi gördüğü gün yüzündeki "Best eniştem" yazılı fosforlu ışıklı tabela canlandığını hatırladığımda resmen kahkahaların doruklarını yaşamama ramak kaldı.
"Beş dakika sonra kapıda olur. Bibiğim dediğini iletirim. Taklidini yapmayı da ihmal etmem merak etme." Önümdeki kitapları çantama koymaya başladığımda Barış boynunu kaşıdı.
"Yok ya sen selamımı ilet. İki tur attırırsa sevinirim." Sevimli gülümsediğinde Taner benim yerime cevapladı.
"Bibiğimi duyduğunda sana on tur attırır zaten, merak etme."
Sınıf öğretmenliği temalı grupta gülme sesleri yayılırken boş konuşma adına da olsa mutlulukta sarhoş gibi gülmeyi ihmal etmedim. İyice ayaklandığımda Emel bu sefer konuşan oldu.
"Boşu boşuna bekledin dersi, bari girseydin." Anne imajına sahip kızımız konuştuğunda öpücük atarak ona ulaştım.
"Başka derslere girerim artık. Siz not takviyesi yaparsınız bana. Yarın görüşürüz." Genel bir el sallamayla masadan uzaklaştığımda büyük adımlarla bahçeden çıkışa doğru ilerledim. Çantamın altından ceketimi düzeltirken bir anda çantamı biri çekiştirince anlık korkumla döndüğüm yerde Batuhan yarım ağız gülümseyerek beni karşıladı. Derin nefes verirken elimin darbesinden kurtulamadı. Yüzümün şeklinden keyif alarak gülmeye devam ederken bir kolunu omzuma attı.
"Ne haber bayan bana ne? Tırnak işaretiyle ayrı yazılan bana ne." İlk tanışmamızı ima ederek elleriyle tırnak işareti de yaparak yaklaştığında gülmeden edemedim. Bugün onunda keyfi yerindeydi belli ki.
"Üniversite farkı işte. Öğreniyorsun yazım kurallarını, aferin!" Yürümeye devam ederek başımı salladığımda gözlüğünü düzelterek gurur duydu.
"Bir ayda iktisat bende yazım kurallarından daha çok küfür etmeyi öğretti ama sen bilirsin." Gülmeye ara vermeden kahkaha attığımda karnından iterek uzaklaşmasını sağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci
Teen FictionBU KİTABI DAHA ÖNCE BAŞKA BİR PROFİLDE YAYINLAMIŞ VE GEÇEN SENE 5 MİLYONDAN FAZLA OKUNMA OLMASINA RAĞMEN KALDIRMIŞTIM. ŞİMDİ KENDİ ÖZEL PROFİLİMDE SİZLERE SUNUYORUM. İLK YAYIN TARİHİ 2013'TÜR. Herhangi bir kopyalama, çalınma gibi durumlarda gerekli...