Cankat'ın tişörtü uzun olduğundan şortumu biraz örtmüştü ki bu bacağımı daha çok ortaya çıkardı. Bunu umursayacak bir ortamda olmadığımızdan dolayı kafama takmadım. Filenin olduğu yere doğru ilerlediğimiz de bizimkiler hemen bar masasına kurulup kendilerine içecek bir şeyler söyledi. Esra beni çekiştirince biraz ileride olan topluluğa doğru adım attık.
''Millet! Bakın, kimi buldum.''
Yaklaşırken Esra bağırdığından dikkatleri üzerimize çekmeyi başardı. Herkes bir anda bana dönünce aynı ağızdan şaşırmaya ve sevince dair sesler çıktı. Kızların çoğunlukta olduğu erkeklerinde sapsız olmadığı grubuma gülümseyerek karşılık verdim. Buradaki arkadaşlarımı özlediğimi şimdi fark ettim. Hepsine sarılıp 'Nerelerdeydin, niye bu yaz gelmedin?' gibi soru faslını geçiştirdikten sonra filenin oraya doğru beklemeden ilerledik. Bizim en büyük eğlencemiz denizden sonra voleyboldu. Grubun en iyi oynayanı da benim. Cankat dalga geçerken Esra'nın şaşırma nedeni buydu. Tamam, kabul. Az ayağıma takılıp veya birisine çarpıp düşmedim. Hepsi arkadaşım olduğundan alışkanlıktan beni takmayıp devam ettikleri zamanlarda olmadı değil. Ama biz yerimizi alırken gözünü dikmiş bana bakan Cankat'ın karşısında rezil olursam kesin kahkahalarla gülüp daha kötü hissetmemi sağlardı. Özellikle Doruk'un ona yardımcı olacağına emindim.
Bacaklarım heyecandan titrerken gruplara ayrılıp yerimizi aldık. Esra servis atmam için topu elime verdi. İlerleyip alanın dışına geldiğimde gözüm bizimkilere kaydı. Hepsi dikkat kesilip bana bakıyorlardı ki bu normal bir maç değil de milli takımdaymışım gibi heyecanlı hissettirdi. Normal de servisi tam karşı takımın ulaşamayacağı yere atar sayıyı alırdım ama şu an fileye çarpsam şaşırmazdım. Hele bunu bekleyen siyah inciler sayesinde iyice kasıldım. Ne olacaksa olsun niyetinde nefes alıp topu karşıya doğru attım. Fileyi geçince göbek atmamak için kendimi zor tutmuştum ki aynı hızla top kucağıma geldi. Ortalarda olduğumdan önümdeki Gamze'ye pas atmıştım. Ama zeki arkadaşım yanındaki Mehmet'e topu atacağına bana geri attı. Öyle bir zıpladım ki sanki file çok yakınımdaymış gibi smaç attım. Top yere çarpınca benim takımım sevinç çığlıklarıyla üzerime bir anda geldi.
Onlardan kaçmak için gerilemiştim ki birisine çarpmamla yere kapaklanmam ve üzerime birinin düşmesi bir oldu. Hadi ama daha ilk sayı ve ben yerdeydim.
Üstümdeki ağırlığının nedeni neydi bilmiyorum. Her zaman ki gibi heyecan yapınca gözlerimi kapamıştım. Bir anda açınca karşımda ela gözleriyle sırıtan Özgür'ü gördüm. Gözlerinin rengini bile hiç bu kadar yakından görmediğim için dile getirme ihtiyacı duymuştum. Elleri vücudumun yanında yerden güç alırken onun vücudunun büyük bir kısmı üzerimdeydi en önemlisi de yüzümüz gerçekten fazla yakındı. Şaşkın suratıma karşı çarpık bir şekilde gülümseyip sanki yakın değilmişiz gibi kulağıma yaklaştı.
''Beni özledin mi?'' dediğinde bir anda üstümden kalkınca -kaldırılınca- Onur'un sesini duydum.
''Ben özledim gel sarılalım," dediğin de Özgür'ün suratına yumruğu düşünme payı bile vermeden indirdi.
Yerde ters bir şekilde olanları izlerken Damla yanıma geldi. Kolumdan tuttuğu gibi hızla ayağa kalkıp Onur'un yanına gittim. Herkes şaşkın bir şekilde bakıyordu. Özgür sert darbe sayesinde burnundan akan kanı elinin tersiyle silerken Onur ona doğru bir adım daha atmıştı ki önüne geçtim.
''Ne yapıyorsun Onur? Kendine gel," diye uyardım. Vücudunun üzerine ellerimi koyduğum da mavi gözleri alev alırken içimden gözlerimi kaçırma isteği doğmuştu ama buna engel oldum. Önünden çekilmeyince dişlerini sıkıp konuştu.
''Çekil önümden Nehir,'' dedi öfkeyle. Nefesi yüzüme çarpsa da önünden çekilmedim.
Bağırdığından dolayı mı yoksa bu olaylardan dolayı mı bilmiyorum etrafımızda sesler çoğaldı ama Onur'un sinirli gözlerine karşı ondan başka kimseye bakamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci
Teen FictionBU KİTABI DAHA ÖNCE BAŞKA BİR PROFİLDE YAYINLAMIŞ VE GEÇEN SENE 5 MİLYONDAN FAZLA OKUNMA OLMASINA RAĞMEN KALDIRMIŞTIM. ŞİMDİ KENDİ ÖZEL PROFİLİMDE SİZLERE SUNUYORUM. İLK YAYIN TARİHİ 2013'TÜR. Herhangi bir kopyalama, çalınma gibi durumlarda gerekli...