45●•

9.2K 289 9
                                    

Kuşlar tepemde cıvıldaşırken göz kapaklarım yavaşça aralandı. Yaprakların arasından süzülen güneş ışığı gözlerimi kısmamı sağladı. Gün daha yeni ağarmaya başlıyordu ve ben hala Cankat'ın kucağındayım. Bu düşünce beni mutlu ederken burnuma gelen portakal kokusunu içime daha çok çektim.

Gözlerimdeki ağrı ise bu güzel kokuyu etkisiz hale getirmemi sağladı. Elimi kaldırıp gözlerimi ovaladım. Ağrının sebebini düşünmek, dün gece Cankat'ın acı çeken gözlerini yeniden hatırlamak içimi huzursuz ederken yerimde kıpraştım. Başımı hafifçe yasladığım göğsünden kaldırıp suratına baktım. Göz kapağı kapalıyken ne kadar masum gözüktüğünden bir haber yüzüne doya doya bakmak istiyorum. Yüz hatları o kadar güzeldi ki bir ressamın kimsenin anlayamadığı tablosuna gülümseyerek baktığı anı yaşadım. Herkes bu tabloya baksa da benimle aynı şeyleri göremeyeceklerine eminim. Bu fırsatı değerlendirmek adına dayanamayıp elimi göğsünden çekip yüzüne doğru kaldırdım.

Dün gözünden yaş aktığına beni şahit etmişti. Birkaç dakika birbirimizden gözlerimizi kaçırmayarak ağladıktan sonra başımı göğsüne yasladığım gibi uyuya kalmışım. Yanağını başıma yaslasada sakallarındaki nem hala yerindeydi. Kalbim ağzımda atarken dudağımı kemirip parmağımı yeni çıkan sakallarına dokundurdum. Vücuduma yayılan bu duygu beni ele geçirirken bir anda Cankat'ın göz kapakları aralandı. Elimi korkudan hızla çekmeye çalıştığımda benden daha hızlı davranıp kavradı.

"Uyandırdım. Kusura bakma." Yüzümün kızardığını görmesemde bütün vücudum alev aldığını her yerimde hissettim. Bu yüzden telaşla yüzümü çevirip ondan saklanmaya çalıştım.

"Yapma Nehir. Yine benden kaçmaya çalışıyorsun." Sesini duymak daha çok ateşin her yerime salgılanmasını sağladı. Tuttuğu elime dudaklarını değdirdiğinde başımı sakince ona doğru çevirdim. Dudağını bastırıp öptüğünde kalbim iki katı hızlandı. Gözlerimi bir an bile Siyah incilerden ayırmadım.

Dün söylediği sözler kulağımı yeniden işgal etti. Ondan bakışlarımı kaçırmamı istemiyordu. Buna rağmen ben utancımdan aynı performansı göstermek zorunda kalıyordum. Yüzüne bakarken düşündüklerimle kendime kızıp kaşlarımı çattım.

"Tamam haklısın. Bundan sonra kaçmak yok." İlk defa kendimden emin bir şekilde çıkan sesim hafif kahkahasını duymamla yerle bir oldu. "Neden gülüyorsun?" Neredeyse dudağımı büzüp konuştuğumda yüzüme yaklaştı.

"Yapamayacağını bilsende ciddi olman hoşuma gitti." Yakın değilmişiz gibi yavaşça yüzünü daha da yakınlaştırdı.

"Yapamayacağımı nereden biliyorsun ki?" Böyle bir haldeyken yapmamam gereken şeyi yapıp diklendiğimde pişman olmak için çok geçti. Dudağını hafifçe dudağıma dokundurup çektiğinde kapandığını fark etmediğim göz kapaklarımı yavaşça araladım.

"Bu yüzden biliyorum," diye söylediğini kanıtladığında kaşlarımın çatılmasına izin verdim.

"Bu aynı şey değil. Ben senden kaçtığım için gözümü kapamıyorum. Şey... Sanırım hissetmekle alakalı. Bilmiyorum işte ama kaçmak değil." Kendimi savunmak için yine saçmalamaya başladım. Çünkü neden gözümü kapadığımı ben de bilmiyorum.

"Bahsettiğim şey de bu. Duygularını yönlendiremiyorsun. Ne hissedersen onu dışa vuruyorsun. Kızarmak gibi." Parmaklarını yanağımda dolaştırdıktan sonra göz çevremde dolaştırdı. "Hissettiğinde gözünü kapaman gibi ve tabii ki utandığında bakışlarını kaçırman gibi. Bunları gizlemek istesende başarısız olacağına eminim Sakar kız."

Yine kendinden her zamanki gibi emin olan Siyah inciler, yüzümdeki parmaklarına rağmen kaşımı çatmamı sağladı.

"O kadar emin olma. Seni yanıltabilirim." Bu söylediğime kendim bile inanmıyordum ama sonradan pişman olacağımı bilsem bile inatlaşmak huyumda vardı.

Siyah İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin