*******************
Duygularım korkudan şaşkınlığa doğru yol alırken yaptığım tek şey Cankat'a ağzım bir karış bakmak ve nefes almaya çalışmak oldu. Siyah inciler kafasına vurmamla bir anda sert baksada halimi gördüğünde kaşlarını çatarak yüzümü inceledi.
''Bembeyaz oldun Nehir. Geç şuraya otur.'' Yanıma yaklaşıp kolumu tuttuğunda bir şey demeden gösterdiği yatağa oturdum. Benimle birlikte geldiğinde yanıma oturup yüzümü incelemeye devam etti. Elimdeki kurutma makinesini yatağın üstüne bırakıp Cankat'a döndüm. Onu hırsız sandığımdaki korkum hayatım boyunca unutamayacağım kadar büyüktü. Kalbim onu görene kadar pilini tüketecek kadar hızlı atmıştı ki şu anda hızını yavaşlatmaya çalışsada performansı gayet yerindeydi.
Onu görmem anlık rahatlamamı sağlasa da vücudumun hala titreşimde olması normal olmadığımı gösteriyordu ki Cankat'ın yüz ifadesi de bunu yüzüme vurdu. Bir anda ayağa kalktığında ne olduğunu anlayamadan odadan çıktı. Peşinden gitmeyi düşünsemde düşünmemle kaldı. Ayaklarım zangır zangır titrerken elimi boğazıma götürüp nefes alışımı düzenlemeye çalıştım. Başımı kaldırıp tavana bakarak derin nefesler alırken merdivenden gelen ayak sesleriyle başımı kapıya doğru indirdim. Elinde su dolu bardakla Cankat içeri girip yanıma oturdu.
''İç hadi," dediğinde ikiletmeden elinden bardağı alıp ağzıma götürdüm. Ellerim titrediği için sallanan bardaktan anca ufak bir yudum alıp yere bıraktım.
''Şimdi nasılsın?'' Düz ve sert sesi kulağıma gelince vücudumu dikleyip ona doğru döndüm. Kaşlarının hala çatık olması başına vurmamdan kaynaklı olduğunu düşündüğümden fazlasıyla mahcuptum. Azda olsa sakinleşmişken ellerimi önümde bağlayarak titrememi de azaltmaya çalıştım.
''Nasıl gözüküyorum?'' diyerek mırıldandım.
"Hasta gibi," diyerek çatılmaya ara verdirerek kaşını kaldırdı.
Gözlerimi bakışlarından kaçırıp karşımdaki boy aynasında yansımamı görmem ağzımın açılmasını sağladı. Ben onu hırsız zannedip bu hale geldiğimde o beni gördüğü zaman Hayalet var, deyip bağırsaydı yeriydi. Vücudumda saçım hariç her yerim bembeyaz olmuştu. Yüzümün beyaz bir duvardan farkı yoktu. Onu görünce kızaran bir yanağa bile şu an sahip değildim. Normalde rezil olmamı sağlasalar da şu an o kırmızı yanaklara fazlasıyla ihtiyacım vardı. Aynadan hızla bakışlarımı kaçırdığımda yüzüne baktım.
''Aslında bu hale gelmemim sebebi hırsız olduğunu düşünmem. Kapıyı çalsaydın bu hayaletle karşılaşmak zorunda kalmazdın.'' Kaşlarımı kaldırıp gülümsememi büyütsemde lafı dokundurmuştum. Nasıl içeri gizli girdiğini ve neden burada olduğunu merak ediyordum ama sormaktansa bunu onun söylemesini bekledjm.
''Çalmadığı mı nereden biliyorsun? Duymadığın için olabilir tabii.'' Yüzündeki az da olsa yumuşayan her hat eski sertliğine bürünürken benimde kaşlarım çatıldı. Zili çaldığını söylüyordu ama ben nasıl duymamıştım? Bozuk olma düşüncesi aklımda belirirken Özgür'ün kafamı şişirerek bastığı zil kulağımda çınlayınca bu düşünceyi sormaktan vazgeçtim. Yarım saat öncesine kadar çalışıyorsa şimdi çalışmaması zordu. Peki, ben nasıl bu zili duymadım?
''Evet, duymadım. Ne zaman bastın ben daha demin ban-'' Cümlemi tamamlayamadan 'ban' ı uzatmıştım çünkü duymama sebebim ortaya çıkmıştı. Suyun kendimle beni yalnız bırakırken kulaklarımda dışarıya karşı duvar ördüğünü unutmuştum. ''yodaydım," diye cümlemi bitirirken yüzümü iyice mahcup olarak buruşturdum. Elini omzumdan sarkan saça uzattığında ucundan damlayan suyu parmaklarının arasına alıp yüzüme baktı.
''Farkettim.'' Sesi mesafesini yitirmese de yaptığı hareket beyaz yüzümün kızarmasını sağlayarak renk kattığına emindim. Bakışlarının sert olmasının hala kafasına vurmamdan kaynaklandığını düşündüğümden hala tedirgindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci
Teen FictionBU KİTABI DAHA ÖNCE BAŞKA BİR PROFİLDE YAYINLAMIŞ VE GEÇEN SENE 5 MİLYONDAN FAZLA OKUNMA OLMASINA RAĞMEN KALDIRMIŞTIM. ŞİMDİ KENDİ ÖZEL PROFİLİMDE SİZLERE SUNUYORUM. İLK YAYIN TARİHİ 2013'TÜR. Herhangi bir kopyalama, çalınma gibi durumlarda gerekli...