Yaklaşık bir buçuk saattir Cankat'ın gelip açıklaması için barda bekliyoruz. Nehir'i o halde bırakıp gitmesinin hesabını sormak için elim kaşınırken Kaan da huzursuz şekilde yanımda yer edindi. O da bu sefer bilmiyordu bir şey. Yoksa rahat görüntüsünü bozacak bu hale gelmezdi. Aramızda normal olan tek kişi Berkti. Belki de bizden daha fazla bilgisi vardı. Cansu diğer yanımda üçüncü bardağını kafasına dikecekken uzanıp bileğinden tuttum.
"Yeterli değil mi?" dediğimde gözlerini kıstığında başını hafif oynatıp bardağı masanın üzerin bıraktı. Böyle bir günde Cansu'nun sarhoş olması ona hiç fayda sağlamazdı. Elimi bileğinden çektiğimde bu sefer oyalanmak için tırnaklarını kemirmeye başladı. Abisinin ne yaşadığına dair hiçbir fikri olmayanlardan biri olmak onunda canını sıkıyordu belli ki. Dudağımı dişlerimin arasına çektiğimde kulağına doğru eğildim. "Sakin ol," dediğimde elini yavaşça dudağından çekip yanağının kızarmasını sağladı.
Bana bakmamak için direnince amacıma ulaştığım için uzaklaşıp önümdeki bardağı kafama diktim. O kadar kızları analiz etme şansım oldu ki zamanında Cansu'nun benden hoşlandığını anlamam zor olmadı. Aklımda başka biri varken ona ümit vermemek için diğerlerine oranla aramıza mesafe koyarak ona hep yaklaştım. Bunun nedeni Cankat'ın kardeşi olması değildi. Nehir'in sahip olduğu bir kalbe sahip olmamdandı. Şu an ise bilerek yaklaşıp aklını dağıtmak istemiştim. O hepimizden daha beter telaş yaptığı için kendine zarar vermesini önlemek içindi. Bunu da sağladım.
"Gelmişler. Dışarı çıkıyoruz." O esnada telefonla konuşan Kaan işi bitince dönüp bize açıklama yaptı. Cansu'yu kolundan tutup önüne aldığında arkasını dönüp çıkışa doğru ilerledi. Ahmet de kapıda görünüp bize eşlik ettiğinde arkalarında dışarıya çıktık. Dorukla Cankat arabanın önünde konuşmalarını bizi görünce kestiklerinde Cansu koşup abisine sarıldı. Cankat da onu sıkıca sardığında boynundan öpüp saçını okşadı. Ayrıldıklarında Cansu daha sakin şekilde umutla Cankat'ın gözünün içine baktı.
"Artık anlatacaksın değil mi?" dediğinde Cankat başıyla onayladıktan sonra gözlerini bana doğu çevirdi. Siyahın hakkını verecek kadar koyu olan gözleri geceyle bütünleşince Berk'e dönüp başıyla işaret verdi. Benim ise kafamı karıştırıp kaşlarımı çatmamı sağlayan bir soru belirdi aklımda. Bir günde Cankat gibi biri nasıl böyle çökebildi?
"Önce Onurla konuşmam lazım güzelim. Sen Berk'le arabada bekler misin?" dediğinde Cansu duymak istediği şeyi bulamadığında umutsuzca başını salladı. İtiraz etmemişti çünkü Cankat ona açıklayacağını söylediyse yapacağını buradaki herkes gibi iyi biliyordu. Berk'in yanına geçip binanın köşesini dönene kadar ilerlediklerinde Cankat bekledi.
"Ne oluyor lan? Bu haliniz ne?" Ahmet dayanamayıp olaylardan bir haber şekilde öne doğru adım attığında Cankat önce ona daha sonra bana doğru döndü. Benimle konuşmak istemesi Nehir'le bir sorun olduğunu onaylamamı sağladı. Yüzündeki ifadeye bir anlam veremememin sebebi duygularını çok iyi saklayabildiğindendi. Bu kadar dağılmasını sağlayacak ne yaşamıştı?
"Bir hata yaptım," dediğinde düşünmeyi uzun süre önce rafa kaldırdığım şey kafamda yanmaya başladı. Şu an karşımızda durması ve hata yaptığının söylemesinin tek bir nedeni olabilirdi. Elini saçına atıp karıştırdığında sanki yuvarlamaktan sıkılmış gibi kelimeleri ağzından çıkardı. "Nehir'i aldattım."
O kadar düz bir şekilde dedi ki bugüne kadar yaşadıkları gözümün önünden geçerken yüzüne anlamaya çalışarak bakmamı sağladı. Hayır, bunu Nehir'e yapmayacağını bana kanıtlayacak kadar ona benim gibi bakıyordu. Ona bunu yapmayacağına emin olmamı sağlayacak kadar güven vermişti. Bunu yapmış olamazdı. Ahmet kendini tutamayıp ağzından küfür çıkmasını sağladığında Kaan'ın bile inlediğini duydum. Vücudumda sinirden öyle bir titredi ki ona doğru adım attığımda yumruk olarak hazır bekleyen elimi suratına geçirdim. Bunu beklediği o kadar açıktı ki yumruğumla sarsılmak yerine bir kez daha geçirmem için dimdik karşımda durdu.
"Ne yaptım dedin?" diye bağırdığımda daha da hazırlıklı şekilde üzerime doğru geldi.
"Onu o sarı saçlı kızla aldattım. Şimdi duydun mu?" İçim bir gram sızlamadan yüzüne bir yumruk daha indirdiğimde bu seferki sert vuruşum başını eğmesini sağladı.
"O kız sana inanmıştı lan." Kulağının dibinde bağırdığımda yine karşılık vermek yerine öylece bekledi. Başta inanmak istemesem de yüzüme karşı böyle söylediyse dedikleri doğruydu. Cankat bunu Nehir'e yapabilmişti.
"Hepimiz sana inanmıştık. Sen..." Ahmet öfkesini benim gibi çıkarmak için adım attığında onu itip cümlesini ben tamamladım. "Piçin tekisin," dediğimde başını kaldırıp bana öyle bir baktı ki söylediğim kelimenin ağırlığıyla yüzüne bir tane daha geçiremememi sağladı. Aramızda geçen sessiz anda Doruk önüme geçip beni itti.
"Susun lan artık. Oldu bitti," diye bağırdığında gözlerim sinirden daha çok büyüdü. Bu sefer onun önüne ilerleyip göğsünden ittim.
"Ne demek oldu bitti lan? Bunu Nehir'e nasıl söyleyeceksin, he? Nasıl gözlerinin içine bakıp kıyabileceksin, şerefsiz?" Doruk'u bırakıp Cankat'ın yüzüne soluduğumda onu da omuzunda itip gerilemesini sağladım. Yüzündeki ifade gerçek duygularına o kadar büründü ki o an daha çok afalladım. Burnumdan solurken daha fazla ona vurmak için can atan vücudumu yerimde sabit tutmaya çalıştım. Gözlerimin içine baktığında bunu zaten yapmayacağını o an anladım.
"Yapamam," dediğinde sesinin titremesi beni daha çok afallattı. "Sen..." diye başlayacaktı ki başımı hızla salladım.
"Asla. Ne bok yediysen bu yükü sen halledeceksin. Ben bunu ona yaşatamam." Sinirim her hücremi sararken öyle bağırıyordum ki sanki beni duyamayacakmış gibi.
"Onur ben gidiyorum." Sesi ilk defa net çıkarken vücudunu dik tutup önümde durdu. "Senin istediğin oldu. Bundan sonra onun hayatında ben olmayacağım." İki elimi de yumruk yapıp kendime hâkim olmaya çalışırken vücuduma soğuk bile işlemeyecek kadar alev aldı.
"Benim istediğim bu mu lan? Senin parçaladığın kızın yanında o acı çekerken benim nefes alabileceğimi mi düşündün?" Üzerine ilerleyip tutamadığım yumruğu savuracakken duyduklarına rağmen sakin kalan Kaan aramıza girdi.
"Yapma. Sen Cankat'ı daha önce böyle gördün mü?" Gözündeki öfkeye rağmen bana onu savunduğu için daha çok sinirlendirdiklerinin farkında değillerdi.
"Sen onun yaptığını duyduğunda Nehir' düşünebiliyor musun? Onun yüzüne bıraktığım çürükler birkaç güne geçer. Nehir'in kanayan yerleri geçer mi sanıyorsun?" Yine Kaan'dan sıyrılıp Cankat'ın gözlerinin içine söylediğimde dağ gibi gördüğüm adamın yığıldığına şahit oldum. Her ne kadar güçlü profil çizse de o da olacakları ön görüp acı çekiyordu. Bu her halinden belliydi. İyide neden böyle bir salaklık yaptı?
"Neden lan? Neden? O kız senin zevklerinden daha değerli değil miydi?" diye bağırdığımda yüzü ilk defa gerildi. Nefsine hakim olmamasını kabul etmemi benden beklemesin. Bunun altındaki neden Cankat için bu olamazdı. "Düşün bakalım. Çok içtim bahanesi sunamazsın değil mi? Sen fıçıya düşsen ne yaptığının farkına varan birisin. Ne oldu da bunu yaptın?"
Üzerine iyice ilerlediğimde gözlerindeki sertlik Nehir'i üzerinde oynadığımda andaki gibi yerini aldı.
"Nedenini sana söylememi bekleme. Sadece bugüne kadar sende hakkım varsa ben gittiğimde Nehir'e sahip çıkmanı istiyorum. Onun için artık ben yokum." Bir şeyler daha demek için konuşacaktı ki kahkaha atarak afallamasını sağladım.
"Başka isteğin? Korkak gibi kaçıp gittiğinde arkanı toplamam için başka isteğin var mı?" Kahkahamı kesip öfkemi kustuğum da arkasını dönüp çekip gitmeden önce benim için ölen birinden son kelimeleri duydum.
"Beni unutsun."
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci
Teen FictionBU KİTABI DAHA ÖNCE BAŞKA BİR PROFİLDE YAYINLAMIŞ VE GEÇEN SENE 5 MİLYONDAN FAZLA OKUNMA OLMASINA RAĞMEN KALDIRMIŞTIM. ŞİMDİ KENDİ ÖZEL PROFİLİMDE SİZLERE SUNUYORUM. İLK YAYIN TARİHİ 2013'TÜR. Herhangi bir kopyalama, çalınma gibi durumlarda gerekli...