27●•

10.7K 413 8
                                    

Araba önümden geçip giderken yaptığım tek şey arkasından yarım metre açılmış bir ağızla bakmak oldu. Cankat'ın akşam için planları vardı ve bunu söylerken hiç çekinmedi. Böyle davranarak kızarmamdan keyif alıyordu. Egosunu pohpohlamak hoşuma gitmesede vücudum bu duruma gayet müsaitti. Gık dese bile kızaracağıma emindim.
Kendime hayıflanarak evin kapısına doğru ilerledim. Zili çalmak için elimi havaya kaldırdığımda kapı kendiliğinden açıldı. Teyzem giyinmiş ve süslü bir şekilde karşımdayken ister istemez kaşım havalandı.

''Hayırdır teyze, nereye böyle?'' Beni görünce şaşıran suratı gülümsemeye dönüşürken omzumu duvara yasladım.

''Arkadaşımla bulaşacağım. Sen niye erken geldin?'' Kolunu kaldırıp saatine baktığında ayakkabımın bağcığını çözmek için eğildim.

''Patron beni çok sevdi. Sen git işini ben hallederim, deyince kıramadım adamı.'' Ayakkabının birini çıkarıp atarken eğilmemden fırsat bulup popoma vurdu.

''Dalga geç sen benimle aferin!" diye isyan ederken o dışarıya bende diğer ayakkabımı çıkarıp içeriye girdim. Ayakkabıyı dolaba koyarken aklıma yeni gelen bir soruyu yönelttim.

''Sorması ayıptır sen bu ayakla nasıl gitmeyi planlıyorsun?'' Dolabın kapağını kapatıp kapının girişine geçtiğimde güneş gözlüğünü gözüne geçirip gülümsedi. Tam o anda kapının önüne taksi yanaşınca eliyle arkasını gösterdi.

''Bununla.'' Gözlerimi devirirken ellerimi önümde bağlayıp kapıya yaslandım.

''Kırık ayakla bile gezmezsen olmaz, değil mi?'' Gülümsemesi büyürken dönüp taksi şoförüne beklemesi için işaret verdi. Yanıma yaklaştığında yanağıma sulu bir öpücük bıraktı.

''Kırık değil sadece burkuldu. Hem böyle azda olsa sekerek yürüyebiliyorum. Akşam geç gelirim. Dikkat edin kendinize ve Nehir eve geldiğimde seni dünkü gibi sarhoş bulmak istemiyorum. Bunun dışında istediğiniz yere gidebilirsiniz.'' Bana tembihleri sıralarken yanağımdaki salyalarını silmekle meşguldüm.

''Tamam, sende dikkat et. Bir yere gidersem haber veririm zaten.'' Yaklaşıp tekrardan sildiğim yeri öptüğünde çığırarak kapıyı üstüne kapattım. Kapının arkasından gelen kahkaha sesi ayak sesleriyle uzaklaşırken merdivene doğru yöneldim.

Teyzemin çatlak olduğunu kabul ediyorum. Sadece ben değil kendisi de bunu benimsemiş hatta notere gidip onaylatmayı bile düşünmüş bir kadın. Bunu dezavantaj olarak veya kötü bir huy olarak düşünmez ki bende düşünmem. Hatta ona azda olsa benzemek isterdim. Cesaretinin, duruşunun en önemlisi de öz güveninin çeyreği bende olsa şu an Cankat'ın yanında olurdum. Bu cesareti dün sağlarken bünyemde kol gezmiş içecek sayesinde öyleydim. Şu an ise o halimle alakam yoktu.

Kim bilir şu an ne âlemdedir? Yanımdan ayrılalı beş dakika oldu ama gideceği yer uzak olacağını düşünmüyorum. Belki beş dakika da kumsala gidip denizde kızlarla eğlencesine devam ediyordur.

Neden gitmeden saçma şeyler düşünme diye uyardığını bu sözlerimden sonra daha iyi anlamlandırabiliriz tabii.

Cankat ve onunla olan düşünceler aklıma saniyede doluşurken hızla merdiveni çıktım. Odaya girer girmez çantamı yere atıp kendimi de yatağa attım. Onu yanında dokunduğu bir kızla düşünerek kendime işkence ediyordum belki de ama elimde değildi. Her saniye aklımda gezinirken paranoya bağlayıp zırlatmam an meselesiydi.

Tam tersi bana dokunuşu, yaklaşması, tenini, nefesini hayal ederken dudaklarım kendiliğinde kulağımla kardeş oluyor ve kalbim, hop yavaş ol yakında patlayacağım, der gibi atmaya başlıyordu. Bu duyguyu neyle ifade etsem yetersiz olacağından kendi içimde çırpınan kelebekle güzel vakit geçiriyordum. Leyla olmak, tabirine ayak uydurmam hiç zor olmadı. Çünkü ben kesinlikle şapşal âşık modundaydım. Hani dışarıda koşan, oto boka 'merhaba' diyen, sevmediği insanı bile bağrına basan beyinsiz insanlar var ya...he onlardanım. Neden mi beyinsizler? Çünkü beyin fonksiyonunu yitirip odaklandığı tek şey, tutunduğu tek dalı o kişi olarak algılıyor ve düşünme yetini onunla sınırlamaya başlıyor. Benim her santimimin Cankatla dolması gibi. Kabul, beyinsizim.

Siyah İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin