96●• FİNAL

12.2K 311 76
                                    

Son kez iyi okumalar demeden gitmeyeceğim bu kitaptan. İyi okumalar:)

Demişim zamanında, öyle kalmaya devam etsin. İyi okumalar :)

************************************************************************************

18.09.2015 23.40

"Nehir, lütfen. Çocuk beni bekliyor. Gitmemiz lazım." Dudaklarını büzüp yere çöken Damla'ya kaşlarımı kaldırarak baktım. Bu sahne hiç olmadığım kadar bana dejavu yaşatırken sanki ezbere bildiğim ikinci perdeyi canlandırdım. Elimdeki yastığı savurduğumda uzun zamandır etkisinde olduğum köpek bakışlarından sıyrıldım.

"Bak Damla, hava soğuk ve şu yataktan bir gram dışarı çıkmaya niyetim yok. Resmen iki yıl geçti ve sen hala Ahmet'le kavga edip kapıya kadar gelmesini sağlayabiliyorsun. Hiç mi değişme olmaz?" İsyan dolu bağrışım annemin duyabileceği kadar sınırlıyken dağılmış saçlarını toparlayıp yanıma geldi.

"İki yılda sen değiştin sanki, hep aynısın. Sevgilinin olması bile seni değiştirmedi. Benden ne bekliyorsun ki?" Aynı isyan dolu tavırlarıyla yatağa oturduğunda sözlerinden sonra düşünürken buldum kendimi. Cankat'ın hayatımdaki yeri fazlasıyla kendini belli ediyordu. Değişmemem imkansız gibi bir şeydi. Yine de iki yıl önce nasılsam şu anda öyleydim.

Bugün Cankat'la tanışma günümüzdü. Bunu geçen yıl önemsemediğimiz gibi bugünde dikkate almayacaktık sanırım. Çünkü Damla dürtmese sıcacık yatağım da uykuya dalmak üzereydim.

"İlişkinizde bir değişmeden bahsediyorum. Hala saçma bir şeyden kıskançlık yapıp kapıya dayanacak kadar Ahmet de bir gram değişme olmaması tuhaf. Senin de ona küfürleri saydırdıktan sonra geldiğini öğrendiğinde koşarak yanına gitme isteğinin olması gibi mesela. Tuhafsınız." Göz devirdiğim sırada yüzündeki anlayamadığım ifade sıkıntıyla gülümsemeye döndü. Çünkü gitmemek adına yorganın içine girip uyumak için kafamı yastığa gömmüştüm.

"Bu sefer affetmeyeceğim ama sadece dinleyip geri döneceğiz." Omzumdan zorla çevirdiğinde yüzüne gözlerimi kısarak baktım.

"Tekrarlıyorum sen fazlasıyla tuhafsın. Neden bana iki yıl önceki aynı sahneleri canlandırıyorsun Damla?" Sorumla birlikte içimdeki şüpheyle kaşlarım çatılmaya döndüğünde dudağını ısırma evresine geçti.

"Ne? İki yıl önce de mi böyleydik? Asıl senin bunu hatırlaman tuhaf. Ben daha dün ne yediğimi unutuyorum. Üstüne üstlük biz bu sahneyi sık yaşıyoruz. Ezberlemiş olabilirim." Sıraladığı cümleleri nedense bahane olarak algıladığımda üzerinde durmadım. Haklı olduğu bir konu var ki biz bunu sık yaşıyorduk. Aslında çok eskiden öyleydik desek daha doğru. Ahmet'in bir yıl yokluğunun üstüne bu birlikte geçirdikleri yıl gayet sakindi. Kapımıza dayanacak konumda değillerdi en azından. Bugüne kadar tabii.

"Aman neyse ne, git kendi işini gör. Hatırladığım en önemli şeylerden biri de yakalandığımızda annemin bize verdiği cezaydı. Onu unutmuş olamazsın. Bir daha yaşamaya hiç niyetim yok." Tekrar yorgana gömülsemde yüzümü ona dönmeden gözlerimi pörtleterek baktım. Bir hafta boyunca yaptığımız temizlikten sonra ağrılarımı bir ben biliyorum bir de unuttuğunu söylediğine inanmadığım Damla. Anca yaşayan bilir yani.

"Kızım artık o cezalardan almayacağız ki. Aysel sultan sevgililerimizin farkında ve anlayışlı. En azından bir hafta değil de birkaç günle sınırlarız. Ayrıca yakalanacağımızı nereden çıkardın. Profesyoneliz kızım biz." Yanıma yatma kararı aldığında konuşmasına devam edecekken ayaklarımı bacaklarına sardım. "Bu ayaklar ne buzluktan yeni mi çıkardın?" İsyan dolu sesine kahkaha atmam gerekirken beni ürperttiğinde sorusuna beklediği cevabı verdim.

Siyah İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin