Siyah İnci

20●•

 Yeni bölüm hakkında açıklama en altta.
*******

Kaşlarım kendiliğinden çatılırken Cankat da benim baktığım yöne baktı. Onur arkasını dönünce sinirli bakışlarını üzerimden çekip kalabalığa karıştı. Aniden ayağa kalkıp peşinden gitmek için hareketlendim. Cankat'a bir şey demeden sahneden indim. Önümdekileri umursamadan iterken çıkışa doğru koşmaya başladım.

Bu çocuğun derdi neydi? Sabah bana neler yaşattıktan sonra ortadan yok oldu. Sonra bir anda karşımda bitip anlayamadığım bakışlarıyla aklımı karıştırıyordu. Bunun hesabını sormak için can atıyorken bardan dışarı çıktım. Arabanın önünde gördüğüm gibi ayağımın çıplak olmasını umursamadan sokakta hızlı adımlarla yürüdüm. Arabaya binmek için kapıyı açınca omzundan tutup kendime çevirdim. Gözlerinin kızarık olması kaşlarımı normal seviyeye indirirken merakla ağzımı açtım.

''Derdin ne senin?'' Aklımdaki soruyu yönelttiğimde burnuma gelen kokuyla daha çok yaklaşıp kokladım. Kendim içmeme rağmen onun içki kokusunu alıyorsam ağır tüketmiş olmalıydı. Kendimi geri çekerken sakinleşmeye niyetim yoktu. ''Neden bu kadar içtin?''

Omzumdaki elini itip yaklaştı. "Fazla soru soruyorsun,'' diyerek başından savmaya çalıştı.

Kokuya rağmen gayet sağlamdı. Yani sarhoş değildi. Büyük ihtimal bünyesi uzun zaman tükettiği için alışıktı. Kaşlarımı yine çatarken kollarımı göğsümde bağladım.

"Bugün neden öyle bir anda kayboldun?'' Ona inat beni deli eden soruları yöneltmeye devam ettim.

Sinirli halimin tersine gülmeye başladı. Beni mutlu eden nadir şeylerden biri de Onur'un gülüşüydü. Karşımda kahkaha atarken ilk defa mutlu olmaktansa daha çok sinirlendim. Arabanın içine otururken söylendi.

''Nehir Hanım benim kaybolduğumu fark etmiş ve merak etmiş. Vay canına!'' Ellerimi çözüp kapatmasını engellemek için kapıyı tuttum. Başını koltuğa yaslarken baygın bir şekilde suratıma baktı.

''Ne demeye çalışıyorsun?''

''Hiçbir şey. Ben ne dersem umursamıyorsun zaten takılma o yüzden.'' Baygın bakışlarıyla omuz silkerken bir yandan gitmek için hazırlandı. Onu umursamayan ben miydim yani? Bugün dalga geçme günüydü herhalde.

''Bugüne kadar ne dedin de umursamadım? Gerçekten saçmalıyorsun.'' İçki vücudumu iyice ele geçirirken denge mi kaybedip öne doğru adım attığımda alaycı suratı bir anda değişip belimden tuttu. Bu yakınlaşmamızı sağlarken yüzümüzdeki mesafede azaldı. Gözleri dudağıma kayınca biraz daha yaklaştı. Bulanıklaşan gözlerimle ne yaşadığımızı kestiremedim. Birkaç santim mesafede durunca nefesini dudaklarımda hissettim.

''Kesinlikle saçmalıyorum," dediğinde beni geriye doğru itince dengemi toplayıp ayakta durdum.

''Nereye gidiyorsun? Bende seninle geleyim.'' Bir an duraksayıp bana dönse de anahtarı çalıştırıp kapıyı kapatmadan önce konuştu.

''Yalnız kalmaya ihtiyacım var.''

Ne? Beni burada bırakacak kadar iyi değil miydi gerçekten? Normalde buraya gelmeme kızar elimden tuttuğu gibi götürürdü. Hele ki o kadar yakınken benden içki kokusunu almaması imkânsızdı. Ona rağmen beni burada bırakıp yalnız olacağını söylüyordu. Ayaklarım benden habersiz geri adım atınca kapıyı kapatıp gaza bastı. Ve ben yine arkasından öyle bakan taraf oldum.

''İnanamıyorum. Seksi dansçı terk edildi galiba?''

Kulağıma dolan mide bulandırıcı sese yüzümü buruşturarak döndüm. Her yerde karşıma çıkan Özgür'e bir kelime daha diyecek gücüm yoktu. İleriye doğru hareket etmek için adım attığımda başımın dönmesiyle yerimde durup gözlerimi kapattım. Kolumda el hissedince yavaşça gözlerimi açıp karşımda alayla bakan Özgür'e baktım.