Gözünü kısarak yerde ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi baktığında hızlı şekilde ayağa kalkmaya çalıştım.
"Ben... ben telefon düşünce..." Kalbimin gürültüsüyle yaşadığım heyecan sesime de yansıdığında dudağımı dişledim. Bir an telefonu kaldırıp salladığımda feneri açık unuttuğum için beyaz ışık çarpmasıyla yüzünü buruşturdu. "Ah, pardon! Ben işte..." Telefonu indirip ekranına baktığımda hızla feneri kapatmaya çalıştım. Titreyen parmaklarım yüzünden zorlanınca pes edip elimi bacağımın yanına indirdim. "Her neyse... Sana açıklama yapmak zorunda değilim." Önüme düşen saçı elimin tersiyle itip bir anda girdiğim atarlı ruhla yanından geçecekken önüme doğru adım attı.
"Bende bunu istememiştim." Gözlerimi yerden siyah incilere doğru çıkarırken karnında bezle kapatmış olduğu yaraya gözüm takıldı. "İşim bitti benim. Sen geçebilirsin." Gözlerim sonunda siyah incilere çıktığında bu sefer o kaçırıp banyoya geri girdi. Vücudunun yakınlığı nefesimi kestiği yetmiyormuş gibi yaydığı sıcaklığa rüzgar estirirken peşinden baktım. Askılığa astığı tişörtünü eline aldığı gibi hızla başından aşağıya geçirdi. Yarası tişörtüyle kaybolurken eline sardığı gazlı bezle ilgiyi oraya vermemi sağladı. Beklemeden dışarıya çıkacakken bu sefer kapının eşiğinde ortada bekleyerek bir adım ötemde durmasını sağladım. Gözlerini amacımı sorgular gibi yüzüme diktiğinde anca siyah incilere baktım.
"Gerçekten bitti mi?" dediğimde başını yana çevirerek ne demeye çalıştığımı anladığını yüzündeki bıkmış ifadeyle ortaya serdi. Umursamaz gözleri beni bulduğunda burnundan derin bir nefes aldı.
"Bunun cevabını dakikalar önce verdiğimi hatırlıyorum." Sesi de bıkmış tondayken kollarımı göğsümün önünde bağladım.
"O Cansu'ya verdiğin cevaptı." Onun bu tavrı içimde kıvrılmak için can atan siniri yeniden ortaya çıkarırken kelimelere baskı yaptım. İstifini bozmadan suratıma baktığında tek kaşını kaldırdı.
"Farklı bir cevap vereceğimi düşünüyorsun, çünkü..." Bu sefer o son kelimesini bastırırken kollarımı çözdüm.
"Çünkü ben yaşadığı olay yüzünden sakinleştirmeye çalıştığın ve onun için endişelendiğin kardeşin değilim. Ben bu olayların sebebi, başına bela açıp duran kişiyim." Sesime hakim olamayıp gözünün içine bakarak söylediğimde kaşı olması gereken yere indi. Onun bana sarf ettiği o cümle canımı hiç yılmadan acıtmaya devam ederken yüzüne çarptığımda dişlerini sıktığını oynayan çenesinden anlamamı sağladı.
"Bu olayların seninle bir ilgisi yok." Sıra ona geçtiğinde kelimelere baskı yapmayı ihmal etmedi.
"Öyle mi? Özgürle ya da Celalle problemin benden öncesine dayanıyordu yani." Üzerine oynadığım için daha çok sinirlendiği boynunda gerilen damarlarında belliydi.
"Onlara ne yapması gerektiğini sen söylemediysen bu olanların nedeni de sen değilsin Nehir." Adımı bir kez daha ağzından duymak nedensizce daha çok acı yaşatırken bunu yansıtmamaya çalıştım. Duraksayınca ufak bir nefes verip başını çevirdi. "Sana öyle söylemek istememiştim. Bela olduğunu yani..." Arkasında kalan mum yüzünü tam aydınlatmasa da ona o kadar odaklandım ki her ifadesiyle capcanlı karşımda duruyordu. Gözünü kaçırdığı tam anlamıyla belli ettiğinde de...
"Ne istediğini, ne yapmak istediğini anlayabilsem..." Kendime engel olamayıp mırıldandığımda siyah incilerin gözlerimi bulmasıyla bir anlık hissettirdiği cesaretle gözünün içine baktım. "Neden kaçtığını bilebilsem..." Sesim bile acıyı hissederek çıktığında afallaması saniye aldı. Şaşkınlığını ört bas etmeye çalışmadan yüzü benim sesim gibi ifade aldığında gözlerini kıstı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci
Teen FictionBU KİTABI DAHA ÖNCE BAŞKA BİR PROFİLDE YAYINLAMIŞ VE GEÇEN SENE 5 MİLYONDAN FAZLA OKUNMA OLMASINA RAĞMEN KALDIRMIŞTIM. ŞİMDİ KENDİ ÖZEL PROFİLİMDE SİZLERE SUNUYORUM. İLK YAYIN TARİHİ 2013'TÜR. Herhangi bir kopyalama, çalınma gibi durumlarda gerekli...