46●•

7.3K 285 7
                                    

"Boynun kırılacak Nehir." Sonunda başımı önüme çevirdiğimde annem gözlerini kısarak baktı. "Aklın hala Antalya'da mı kaldı?"

Aklım Antalya'da kalmasa bile Cankat da bıraktığım doğru. Tabii ki bunu anneme diyemezdim. En azından babamın yanında.

"Dünyadan Nehir'e... " Damla elini gözümün önünde sallayınca başımı salladım. "Bunun frekanslar kopmuş Ali amca. Çeken bir yere götürsene." Elini indiremeden sert bir şekilde vurup bağırmasını sağladım.

"Baba sen en iyisi yakınlardaki çöplüğe götür. Benden frekans almanız için önce yanımdaki parazitten kurtulmanız lazım." Damla elini tutup sıvazlarken dil çıkarmakla yetindi.

Annem, "Deli bu kızlar," diyerek sonunda önüne dönmeyi başarırken babam kahkaha attı.

"Bu iyiydi Damla, kabul et," diye bana destek çıktığında Damla isyan etti.

"Tamam Ali amca, babasısın anladık," dediğinde onların bu haline gülümseyip tekrardan arkama baktım. Artık ne Cankat ne de ona dair bir şey gözüküyordu. Derin bir nefes verip önüme döndüğümde Damla kulağıma yapıştı.

"Sorun ne?" Bir şeyin ters gittiğini elbette ki anlamıştı. Omuzlarımı düşürürken bende sessiz konuşmaya çalıştım.

"Sence o kız kim olabilir?" Benim gibi o da Ahmet'e bakmak için cama yapışmıştı. Bu yüzden illa ki o kızı görmüştü. Omuz silkerken sırtını kapıya dayadı. Ellerini önünde bağlarken dudağını kıvırdı.

"Bilmem. Belki kuzenidir. Porsche'den çıktığına göre akrabasıdır illa ki."

Akrabası? Ah... Ben Cankat'ın kardeşini nasıl da düşünemedim? Ee o kadar kız deneyiminden sonra herkeste bu potansiyeli aramak benim suçum değildi. Kendi kendime kızarken içimin rahatlamasına da izin verdim.

"Senin aklın kaşarlara gitti değil mi?" Kaşını kaldırıp kızar gibi baktığında bir anda yüzü değişti. "Aslında haklı olabilirsin. Belki de akrabası değildir."

Düşünür gibi bacaklarına baktığında beni nasıl bir huzursuzluğa sürüklediğinin farkında değil gibiydi. Saniyeler sonra ona bakışlarımı hissetmiş olmalı ki başını kaldırıp gözlerini açarak suratıma baktı.

"Yani demek istediğim kızın kim olduğunu bilmediğim. Yani belki... "

"Tamam Damla. Seni de belkilerini de halletmeden sus." Sinirlerim tepeme çıkarken dudaklarımı kemirip kollarımı göğsümde bağladım.

"Yine neden dalaştınız?" Annem başını bize doğru çevirip sorusuna bir umut cevap aradı. Bulamayınca içlendi. İmalı şekilde bakıp önüne geri döndü. Bakışlarında değişik bir şey vardı. Şu an bunu sorgulayamayacak kadar sinirlendiğimden nedenini eve saklamayı düşündüm.

"Damla sen bugün Nehir'in kulübesinde mi kalacaksın yoksa kendi kulübene mi götüreyim?" Damlayla aynı anda önümüze dönüp babama "Ha ha," diyerek aşağıladık. Dedikleri komikmiş gibi birde kahkahaya boğuldu. Damla poposunu koltukta öne doğru kaydırıp babama yaklaştı. Elini kaldırıp sırtına dalgasına vurdu.

"Nefes al Ali amca. Senin kulübendeyim bu akşam. Sıkıntı olmazsa tabii." Soru sorar gibi kinayeli sorarken babam kulübe olayını sineye çekmek zorunda kaldı. Damla'ya 'siktir git evinde yaşa artık' dese Damla kahkaha atar 'teşekkür ederim Rocky, bugün sizdeyim' der babamın dediklerini gram umursamazdı. Yine de babam onu kırmamak adına ciddileşmek zorunda kaldı.

"Senin Nehir'den ne farkın var kızım. Sadece genlerim sende yok."

Damla eski yerine dönerken "Çok şükür," diyerek dalgaya aldı. Babam kahkaha attığında şaşkınlıkla suratına baktım.

Siyah İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin