50●•

8.4K 289 10
                                    

Kulağımı işgal eden kapı ziliyle başımı yumuşacık yastığa gömdüm. Göz kapaklarımın üstündeki ağırlık geri uyumam için zorlayınca kıramadım. Tahtaya vurulan bıçak darbelerinin sesi bu sefer beni dürtmek için devraldığında yüzümü buruşturdum. Yine de buna rağmen hayal alemine dalacakken kapıdaki her kimse çok geçmeden daha uzun şekilde zile basıp uyumama engel oldu. İnleyerek göz kapağımı hafifçe açtım. Aynı anda kapının açılma sesi geldi.

"İnsafsız mısın oğlum sen? Donduk burada on saat kapıyı niye açmıyorsun?" Bir erkek sesi duyduğumda göz kapaklarım kapanmamak üzere kaşıma çıktı. Bir dakika bu erkek...

"Ne işin var burada Doruk?" Cankat'ın şaşırmış sesi kulağıma geldiğinde resmen üstüme öküz oturdu. Başımı sağa çevirdiğimde aslında kendi komodinimi görmeyi planlıyordum ama beni karşılayan aynaya gözlerimi kısarak baktım. Ben neredeyim? Hala rüyadaymışım gibi gözlerimi ovuşturdum.

"Çekinme adamım kovabilirsin yani. Tepkiye bak ya. Neyse yoldan geldim çok yorgunum çekil önümden." Doruk'un sesini duymamla bir anlık şaşkınlığım mutluluğa dönüştü ama bu bir kız sesi duyana kadardı.

"Doruk'la okulda karşılaştık. Buraya sürükleyip sana sürpriz yapmak istedim. Ne bu tepki abi?" Kızın sesini duymamla vücuduma inen ivmenin peşine öküzün tepinmesi sağlayan kelime geldi.

Bir dakika ben daha demin kız sesi mi dedim? Ayrıca kız cümlenin sonunda abi mi demişti?

Üstümdeki siyah renkteki yorganı kaldırırken içime bir anda giren korku uykuyu tamamen kenara itmemi sağladı.

"Sessiz ol biraz. Şaşırdım sadece sen hafta içi gelmezdin. Hem senin anahtarın nerede?" Cankat'ın kıza inat sakin çıkan sesini duyduğumda iyice gözlerimi kırpıştırdım. Önce olayı sindirmek adına düşünmeye çalıştım.

En son koltukta uyuya kaldığımı anlamam için saniyelerin geçmesi gerekti. Kaç saat uyudum bilmiyorum ama üstümdeki ağırlık bir ömür daha uyumam gerektiğini söylüyordu. Yine de içimde tepinen her neyse midemi bulandıracak kadar kasılmamı sağladı.

"Seni rahatsız etmek hoşuma gidiyor biliyorsun." Peşine gelen anahtar sesiyle konuşmasına devam etti. "Ayrıca sadece telefon edip böyle bir günü atlayamazsın. Hey, ben bugün üniversiteye başladım." Kız daha çok bağırırken peşine Doruk'un sesi geldi.

"Bırak kız, abini. Ahtapot gibi sarılıp öldüreceksin. Bana birde tam okulun ortasında böyle sarıldın. Onun hesabını alacağım, hatırlat." Kızın Doruk'un sesinden sonra gelen kahkahası kulağımda çınladı.

"Merak etme, yine o kızların yanında sarılarak hatırlatırım," dediğinde bir çığlık sesi peşine geldi. İçeride mutlu bir ortam vardı ama benim organlarım kasılmaktan donup hareket etmemi engelliyordu. Gerçi hareket etmek isteyende yoktu. İçeriye girebileceğimi sanmıyorum.

"Bu arada neden sessiz olacakmışım?" Cansu nefes nefese kalmış şekilde Cankat'ın ikazına rağmen ses tonunu azaltmayarak konuştu. Cankat'ın cevabını beklemeden yatakta bir hışım oturur pozisyonu aldım. Hareket edemem derken içimdeki telaş bunu sağlayıp lafımı yedirdi.

Daha ayağa kalkıp kendime bile gelememişken yeniden kızın sesini duydum. Bu seferki fazlasıyla Damla'yla annemin çığırmasına eş değerdi.

"İnanmıyorum, bu kız ayakkabısı mı? Ve şapkası ve ceketi ve... " dediğinde sona doğru sesi boğuk çıktı.

"Sana sessiz ol diyorum daha çok bağırıyorsun Cansu. Evet, o Nehir'in eşyaları ve şu an benim odamda uyuyor. O yüzden kapa çeneni." Cankat'ın isyan dolu açıklamasıyla içimdeki heyecan iki katına çıktı. Ben şu an Cankat'ın odasında bundan da önemlisi yatağında mıydım? İçimdeki savaş yüzünden gözüm kör olmuştu. Şu an sadece duyu organlarımdan duyma işlemim baskındı.

Siyah İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin