37●•

9.2K 350 8
                                    

********************************************************************************

Utanç... Şu an iliklerime kadar hissettiğim duygu kesinlikle bu. Tabii dudaklarının bende yaşattığı heyecan ve onunla birlikte gelen kalp çarpıntısının yaşattığı ölüm korkusu dışında kalan duygum buydu.

Bir kalbimim olduğunu ve vücudumdan ayrılmak için can attığını bana hissettiren varlık, karşımda benim sakızı çiğnemeye devam etti. Benim sakızımı... Tükürüklerimin olduğu, iğreneceğini ve ağzına alamayacağını düşündüğüm o sakız, artık onun bir parçasıymış gibi ağzında şekilleniyordu.

Araba ilerlerken bana attığı ufak ama anlamlı bakışlardan kaçmak için başımı cama doğru çevirdim. Ona verebileceğim tek tepki buydu. Ne konuşmak ne de bana yaşattığı şoku vücuduna geçirdiğim bir yumrukla hafifletmek... Sadece sessiz kalıp dışarıya bakarak ondan kaçmaya çalıştım. İçimdeki lunapark heyecanını sakinleştirmeye çalışsamda saniyeler önce yaşadığım olayı sindirmem için bir şok daha yaşamam gerekti. Yanımda oturup bana her anı hatırlatan varlıkla arabada eve gitmek bunlar arasında olmamalıydı.

''Sonunda sözümü dinliyorsun, he?'' Sesini duymam titreşime hız katarken yavaşça yerimde oynadım ama ona doğru dönmedim. Susmamdan bahsediyordu ama ona laf atacak bir Nehir şu anda bünyemde barınmadığı için lafını yemek zorunda kaldım.

Derin bir nefes verdiğinde güldüğünü fark etmemi sağlayan ufak kıkırtı da kulağıma doldu.

''Hadi ama Nehir. Ben sana gerekli yerlerde sus diyorum. Şu an gayet moralim yerinde. İstediğini sorabilirsin.'' İmalı söylediğini anlamak için suratına bakmama gerek yoktu. Şu an resmen benimle dalga geçiyordu ve sesine bunu yansıtmaktan hiç çekinmedi. Diğer yandan düşünürsek sinirli bir Cankat benimle yaşadığı o olayla birlikte morali yerine gelebiliyordu. Yani ben vücudumun her yanında değişime uğrarken o rahat gözüksede aslında o da duygu değişimine uğraşmıştı. Böyle düşünmek bile mutlu olmama ve heyecanımı artırmaya yetti.

Yine de başımı ona çevirip kırmızı suratımı göstererek rezil olmaya gerek yoktu.

''İstediğim mi, istediğin mi? Bu ara senin isteklerini yapıyorum farkındaysan.'' Ona bakmayarak triplenmek de anca benim yapacağım bir şeydi. Hem de bu halime rağmen.

''Haklısın. O yüzden yeniden benim istediğimi yap ve bana doğru dön.'' İtiraz etmesini beklerken böyle bir cümle kurması şaşırmamı sağladı. Emir cümle yapısına sahip olsada kulağıma rica gibi gelmişti. Sakince ona doğru dönerken yoldan gözleri alıp bana doğru çevirdi. Tahmin ettiğim gibi yüzümün her santimine bakıp dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

''Kızarmışsın.'' Gülümsemesi büyürken aynı hızla başımı çevirdim.

''Teşekkürler, aynaya bakmama gerek kalmadı.'' Sızlanmama karşılık elini çenemde hissettiğimde tekrardan ona doğru döndüm. Araba kullanırken bu kadar rahat olsada tam tersi ben kasılıyorum. Gözlerimin içine derin bakarken bu sefer kaçırmadım.

''Sana utanma demem sakar kız. Senin yapında olan bir şey bu ama artık alışsan iyi olur," diye mırıldandı. O derin ve anlamlı bakış aynı anda nasıl böyle değişebilirdi? Resmen imasını yüzüme vurup yola doğru döndü. Ellerimi güç almak için önümde bağlarken aynı hızla bende başımı çevirdim.

''Neye alışmalıyım? Kızarmamaya mı?'' Saf durumuna kendimi düşürüyordum ama onun azında böyle birkaç kelimeye ihtiyacım vardı. Belki de hemen konuyu kapatmalıydım ama sorum ona ulaşırken pişman değildim.

''Hayır sakar kız; bana.'' Tekrardan ona doğru döndüğümde yukarı çarpık şekilde kıvrılmış dudağına nazaran gözleri farklı baktı. Bu seferki iması utanmamdan daha derinlere ulaştı. Artık ondan bir saniye bile ayrılmak istemiyorken ona alışma düşüncesiyle bile mutlu olabilirim.

Siyah İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin