17●•

12.8K 572 27
                                    

 Cankat gaza basıp yola çıkarken şaşkınlıkla umursamayan suratına baktım.

"Şu an zorla arabanda durduğumun farkında mısın?"

Rahat tavrından sıyrılıp gözlerini kısarak beni süzdü.

"Çırpındığını düşünüyorsan kemerin hareket etmediğini söyleyebilirim," diyerek durumumla dalga geçti.

"Ne yani gelmek istemediğimi illa fiziki yollarla mı göstermeliyim? Kapıyı açıp, indir beni yoksa atlarım,  dememi mi bekliyorsun?" dedim aynı tavırla.

"Senden her şey beklemiyorum Nehir. Yapsan şaşırmazdım," diyerek içten olduğuna inandığım şekilde gülümsedi. O an bile üzerime oturmakta zorlanan siniri bir çırpıda çıkarmamı sağladı. 

Yüzünün güzelliğin daldığımı fark ettiğim arkama dönüp baktım. Ahmet'le Doruk'un arabasını bizi takip ettiğini görünce önüme geri dönüp mevzuyu kabullenerek kızardığımı belli etmemeye çalıştım.

''Nereye gidiyoruz?'' Suratına baktığımda bu sefer her zaman ki gibi göz devirip bana doğru döndü.

''Biz konuşurken neredeydin sen?'' dediğinde göz devirme sırası bendeydi. Sıkıntıyla ellerimi önümde bağlayıp cama baktım.

''Mekân dediğiniz yer tam olarak neresi ondan bahsediyorum.'' Hafif ses tonumu azaltarak konuşma gereği hissettim. Benimle dalga geçmesi hala hoşuma gitmiyordu. Bunu fark ettirmem için ne yapmam lazım bilmiyordum. Nefesini kulağımda hissettiğimde dönüp gülümseyen suratına baktım.

''Yine sahil kenarı ama daha eğlenceli bir yer," dediğinde düz çizgideki dudağım yukarı kıvrıldı. Tam olarak nereye gittiğimizi demese de en azından azda olsa açıklama yapmıştı. Dalgaya devam etmeyip sorumu cevapladığı için tekrardan iyi hissettim. Gerçi eğlenceden kastı ne olabilirdi? Sabahki eğlencesi kızlar olduğuna göre bundan farklı olmazdı herhalde. Gözlerimi kısarak suratına baktım.

''Daha fazla kız yani," diye mırıldandığımda kahkaha koy verip suratıma baktı. Bir insana gülmek bu kadar mı yakışır? Ben böyle gülsem kuyunun dibine atıp üstümü kaparlardı. İnsanlık için en hayırlısı bu olurdu. Ama Cankat'ın gülüşü tiryakisi olup dakika başı dinlenen yılın şarkısı gibisiydi. Ama o hep severek dinlediğin şarkıdan sonunda bıkacak konuma gelmeden ömürlüktü.

"Kesinlikle," dediğinde mükemmel gülüşünü gölgede bırakan sinir sisi gözümü perdeledi. Acaba onu sevdiğimi anladı da inadına mı böyle üstüme gelmekten keyif alıyordu. İlk gülüşümden ondan hoşlandığımı anladığını iddia eden biri için bu şüpheye girmemde tuhaftı.

"Eğlence anlayışımız farklıymış," diye mırıldandığımda gülümsemesini bozmadan benim moron suratıma baktı.

"Buna sevindim," diyerek sırıttı.

Yine mi dalgaya alındım? Kesinlikle. Dil çıkarmamak için kendimi tutsam da sinirli bakışlarıma engel olamadım. Kendimi daha fazla rezil etmemek amacıyla başımı cama çevirip sessiz kaldım. Mekân dediği yere gidene kadar da susma kararı almıştım ki tişörtü üstüme koydu. Kaşlarımı kaldırarak suratına baktığımda gözlerini yoldan çekmedi.

"Giy şunu dikkatimi dağıtıyorsun." Ağzından dökülen sözler kulağıma dolduğunda aynı hızla kırmızıya döndüm. Gözlerim açılıp şaşkınlıktan suratına bakarken bana doğru döndü. Ama bu utanıp başımı eğmemi sağladı. Bu sefer utanıp kızarmayı hak etmiştim doğrusu. Resmen göğüslerime baktığını itiraf etti. Normalde tişörtü giyip başımı da içine saklardım ama orada tangalı kızlar aklıma geldikçe utanmamı bastırdım. Elimdeki tişörtü üstüne koydum. Bu sefer o kaşlarını kaldırıp baktı.

Siyah İnciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin