Bu gibi sıkıntıları eskiden yaşadığımız için şimdiden uyarmak istedim. Bir önceki bölümde Doruk'un ağzından anlatılan kısımları Nehir'den okuyacaksınız bu bölümde. Daha da fazlası devamında tabii.Yani bir önceki bölümle aynı değil.
*******************************************************************************
Nehir
Doruk arabayı park ettiğinde camdan anca gözlerimi ayırdım. Olacakları düşünerek odaklandığım noktadan yavaşça uzaklaştığımda yanımda kıpraşan Cansu'ya döndüm.
"Doruk, ben teyzeme gözükmek istemiyorum. Yüzümden ne olduğunu anlayabilir. İyiymiş numarası da yapamayacak kadar yorgunum." Zar zor çıkan sesiyle Doruk'a seslendiğinde yüzünü buruşturdu. Gözlerim yavaşça Doruk'a döndüğünde başını salladıktan sonra gözlerini Cansu'dan bana doğru çevirdi. Şu an en son istediğim şey bir role daha bürünüp Cankat'ın teyzesiyle tanışmaktı. Gözlerimde yakaladığı ifadeyle anlayışla baktı.
"Tamam güzelim. Siz arabada bekleyin." Cansu'yu da benim gibi rahatlatacak cümleyi söylediğinde üstümdeki yükün az da olsa hafiflemesini sağladı. Gelip gelmeyeceğimi bile sormaması ona teşekkür eder gibi bakmamı sağladığında gözünü kapatıp açarak karşılık verdi. Önünü dönüp arabanın anahtarını çıkardığında içimdeki korkuyu tetikledi.
"Doruk arabayı üzerimize kitleme olur mu?" dediğimde dikiz aynasından baktı. Rica eder gibi baktığımda anahtarı yerine sokarak cevabını verdi. Artık konuşmak yerine bakışlarla anlaşma evresine de girmiş oldum onunla. Arabadan bir şey demeden çıktığında kapıyı üzerimize kapatmasıyla Cansu başını omuzumdan kaldırmadan kıpraştı.
"Ne kadar sessiz değil mi? Doruk'un bile kitlenmesini sağlayacak kadar yıkılmış gözüküyorum sanırım. En son dedem için ağlamaktan bitap düştüğümde böyleydi." Yüzünü görmesem de sesinin titremesinden sessiz ağlamaya devam ettiğini anladığımda dayanamayıp arabanın camını yarıya indirdim. Her şey o kadar ağır gelmeye ve nefesimi kesmeye başladı ki az da olsa yüzüme çarpmasını ümit ettiğim rüzgara karşı gözlerimi kapattım. İçime sıkıştırmaya çalışarak havayı soluklandığımda yanan beynimin daha fazla farkına vardım.
"Neden gelmediler? Tamam Nehir, Türkan teyzeyle tanışacak kadar aileye girmediği için gelmek istemeyebilir ama Cansu'yu görmek isteyecektir." İçime ürperti girmesiyle duyduğum Begüm'ün sesiyle gözlerimi araladığımda tek gördüğüm Doruk'un onu kolundan tutup görüş alanımdan çıkarmasıydı. Kaşlarım istemsiz çatılırken siniri çok lazımmış gibi kucakladığımda zar zor içime çektiğim oksijen bile kaçmak için delik aradı. Kafam daha çok alev alırken dişlerimi sıkarak titremeye başlayan vücudumu sakinleştirmeye çalıştım.
"Ne oldu Nehir?" Cansu başını kaldırıp yüzüme baktığında titreyen elimi avuçlarken sokak lambasından görebildiğim suratında endişeyle baktı.
"Az kaldı Cansu." Dişlerimi sıkmaktan zor konuştuğumda kafasının karıştığını kaşlarını çatarak bakmasından belli etti.
"Neye?" dediğinde tamamen ona doğru döndüm.
"Şu sürtüğü öldürmeme." Sesime hakim olamayıp yükselttiğimde Cansu'nun çatılan kaşları anladığından düzleşti. "Tabii ailenin içine girmediğindendir. Sen kimsin be? Sen ne oluyorsun da Cankat'ın yanında fink atıp durabiliyorsun. Hayır, onda da sorun yok aslında. Yüz verirsen kendini yeni gelin gibi hissetmekte haklı olur tabii." Sinirim hat safhaya ulaştığından kendimi tutamayıp Cansu'ya dökülmem bir oldu. Kendime de bu yüzden bir yandan kızdığımdan sıkıntıdan nefesimi dışarı verip beni sessizce dinleyen Cansu'ya döndüm. "Valla üstüme atlarla geldiler. Nefes alamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci
Teen FictionBU KİTABI DAHA ÖNCE BAŞKA BİR PROFİLDE YAYINLAMIŞ VE GEÇEN SENE 5 MİLYONDAN FAZLA OKUNMA OLMASINA RAĞMEN KALDIRMIŞTIM. ŞİMDİ KENDİ ÖZEL PROFİLİMDE SİZLERE SUNUYORUM. İLK YAYIN TARİHİ 2013'TÜR. Herhangi bir kopyalama, çalınma gibi durumlarda gerekli...