SANA YENİLDİM (KİTAP)

50.BÖLÜM

Bölüm

EcemSu977 , A099Z435 ve pinar_ronahi ' ye geliyor.

İYİ OKUMALAR...

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

" Böyle bir günde benim tadımı kaçıranın bir ömür tadı kaçar Cihan. Ayrıca senide oğlumuda gayet iyi tanıyorum. Yüzünün haline bakılırsa bu sefer haddini gerçekten aştın. Botan' da sana durman gereken yeri güzelce hatırlatarak beni büyük bir zahmetten kurtardı."

" Ama ağam sırf Botan oğlun diye anlamadan dinlemeden hüküm veriyorsun."

" Bak yine haddini aştın Cihan! Öyle ki benim kararlarımı dahi sorgular olmuşsun. "

" Estağfurullah ağam öyle demek istemedim."

" Ya ne demek istedin ? Botan haksız ama sırf oğlun olduğu için dinleme gereksinimi dahi duymadan beni suçlu ilan ettin demeye getirdin lafı. Bak oğlum , sana oğlum diyorum çünkü taşıdığın soyadınada babana da saygım var.
Ne yazık ki sen ne bu soyadına ne de babana layık biri  değilsin. Herkesi kendin gibi gerizekalı sanman da bunun en büyük ispatı.

Yıllardır şirket içi bilgileri dışarı sızdırıp Bedirhan'ın işine taş koymanı, aşiret toplantılarında oğullarımın adını ve yaptıklarını eleştirerek öne çıkmaya çalışmanı farketmediğimi mi sanıyorsun? Bunca zaman gençliğine toyluğuna verdim sustum. İstedim ki kendi yanlışını kendin düzelt , lakin şu tablo bana hata ettiğimi gösteriyor. Yılanın başını küçükken ezmek en doğrusuymuş.

Bu günden sonra şirkete adım atmayacaksın, seninle samimi olan ve sadakatinden şüphe duyduğum tüm personelleride tazminatları senin hissenden ödenmek koşuluyla işten çıkarıyorum.

Aşiret toplantılarında da artık bana değil Bedirhan'a ağam diyeceksin. Ağalığı oğluma bırakmamda senin için bir sakınca yoktur umarım. Madem ki sen yerini unuttun, ben seve seve hatırlatırım. Botan , Bedirhan ve şirkete gelecek en ufak zararda ise bedelini canınla ödersin. Şimdi anlamadığın bir yer var mı ya da  tekrar etmemi istediğin bir yer ?"

" Ama..."
" Anlaşıldı mı dedim ."
" Anlaşıldı ağam ."
" Biraz bekle burada Halil amcan gelip seni arka kapıdan çıkarsın. Dostun düşmanın ağzına sakız olmayalım böyle bir günde." diyen Hamza telefonunu çıkararak, babasının can dostu , kirvesi ve kardeşim dediği Reşat'ın babası Halil kahyayı aradı. "Halil amca Botan'ın odasına gelir misin ?

Aradan geçen bir kaç dakika içinde koridorun başında beliren Halil , Cihan'ın yüzünün halini görür görmez merak ve korkuyla yaklaştı Hamza'nın yanına." Hayrolsun ağam nedir bu vaziyet ?" diye sordu telaşla.

Karşısındaki adama olan saygısından az öncekinin aksine oldukça sakin bir halde "Cihan efendinin dediğine göre ufak bir anlaşmazlık varmış Botan ile aralarında. Sıra Botan efendiye gelemedi henüz. Şu telaşımızı bir atlatalım ondanda öğreneceğim, neymiş bakalım dertleri." dedi Hamza ve " Cihan'ı arka bahçe kapısından çıkarıp ilgilen sana zahmet. Yarın ilk iş ele alacağım ikisinide."diye ekledi hızla.

Halil kahya yaşının elverdiğince hızlı hareket edip, beraberindeki Cihan ile kimselere gözükmeden konaktan ayrılırken, oğlu ile yalnız kalan Hamza, Botan'ın oturduğu yatağa doğru ilerleyip genç adamın bakışlarını hiç çekmediği banyonun kapısına doğru bakıp " Hayırdır senin gemiler bizim küvette mi battı ? Gözlerini banyonun kapısından ayıramıyorsun. " dedi ve yatağa oturdu. Genç adam ise daldığı pişmanlık deryasında sürüklenmeye devam ederken, babasına koskoca bir sessizlikle cevap verdi.