39. BÖLÜM

6.6K 1.1K 879
                                    


Bölüm ceylan_-harun ve ilknurgumus_ 'e geliyor.

İYİ OKUMALAR...

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

6.BÖLÜM:ÖZLEM, UMUT VE KEL ALAKA BULAŞIK SÜNGERİ...

Dokuz yıl sonra...

" Baran sana diyorum ses ver artık, yine mi ağaç tepelerindesin?" diyen Sultan'ın sesi kızgındı. Annesinin tiz sesi ile yüzünü buruşturan küçük çocuk yakalanmanın verdiği huysuzluk ile, ''Yav iki erik yiyelim dedik gözünüze battı." Dedi.

" Laflara bak! İn çabuk hangi ağaca tünediysen."

" Tamam ineceği ama sen gidince. Gizli yerimi görmeni istemiyorum."

Oğlunun inadını iyi bilen kadın, sinirle soluyup eve doğru ilerledi. Geçen dokuz yılın meyvelerini toplama sırası nihayet gelmişti. Bunu içinde ilk iş sırtındaki Cemil'i hayatından sonsuza dek çıkarmak için boşanma davası açmaktı. Cemil karısının ani bir kararla ayrılmak istemesine başlarda anlam veremese de defalarca ettikleri kavgaların oğullarına zarar vermemesi için boşanmayı kabul etmiş ve kısa sürede anlaşmalı olarak ayrılmışlardı. Beklemek zor olmuştu Sultan için ama teyzesi Safiye için yapamayacağı şey yoktu. Üstelik kalbindeki katran denizinde beyaz bir sandal salınıyordu artık. Her şeye rağmen Hasan Baran'ı çok seviyordu. Bunda küçük çocuğun Mehmet'e olan benzerliğinin de payı büyüktü...

Herkesin önünde diz çöküp boyun eğdiği zaman güzelliklerde sunmuştu kullara. Su ve Emine sağlıkla bebeklerini dünyaya getirmişlerdi. Oğlunu Toprak'ı kucağına aldıktan bir buçuk yıl sonra yeniden hamile olduğunu öğrenen Su'yun Selvi Yağmur adını verdiği dünyalar güzeli bir kızı olmuştu.

Zamanın heybesinden Miran kardeşlerin payına düşen ise kabullenmekti. Ondokuz yaşına giren ve ailenin küçük annesi olan Zümra'nın en iyi şeydi artık kabullenmek. Onaltı yaşındaki Zühre ablasına göre daha duygusaldı. Fevri çıkışları, anlık kararları, kabusları, annesi Elif ile olan anılarının gün geçtikçe zihninden silinmesiyle yaşadığı bunalım genç kızın hayatını olumsuz etkiliyordu. Ablalarının ve iki dedesinin gölgesinde kök salıp büyüyen Ahmet Karan içinde zordu hayat. Kursağından bir yudum anne sütü dahi geçmemiş, annesinin kokusunu ablası Zümra da solumuştu.

Anne ve babasının nazlı prensesiyken ağlamaya bile hakkı olmayan küçük bir anneye dönüşen Zümra'nın güzelliği, ahlakı, becerikliliği ise herkesin dilindeydi. Kardeşi Karan dört yaşına girene kadar Seydan konağında yaşamışlardı ve küçük çocuğun bakımını tamamen üstlenecek kadar kendine güvendiğinde Bedirhan dedesinin tüm ısrarlarına rağmen kendi evlerine geçmişlerdi. Son beş yıldır aldığı nefes dahi sevdikleri içindi. Kardeşlerine anne olurken okulunu da ihmal etmemiş ve Okul Öncesi Öğretmenliğini kazanmıştı. Babasının kapalı veya açık hiçbir görüşünü kaçırmamış, her perşembe kardeşleriyle beraber ziyarete gitmişlerdi. Genç kız her zorluğa katlanıyordu da Cumartesi günleri hala derin bir uykuda annesinin bakımını yaparken hıçkırıklarını güçlükle zapt ediyordu. Annesine verdiği sözü tutmuştu bilye göz hiç ağlamamıştı. Elif'in solgun teninin zayıflamış bedenini sürekli hareketsiz yattığı için oluşan yaraları ve dokuz yıldır örtülü olan gözkapaklarını görmeye dayanamıyor, kardeşlerinin kendisinde bulduğu anne kokusunu ilaç kokularının sindiği tende arıyordu.

Yıllardır kestiği annesinin saçlarını örüp dağılmayacak bir şekilde bağlamış ve kardeşlerinin yastıklarının altına koymuştu. Hele ilk kestiği saçları babası Mehmet'e götürdüğünde genç adamın dizlerinin üstüne çökerek akıttığı yaşlar ateş misali yakmıştı küçük Zümra'yı.Yaşadıkları zorlukların hepsinde yanında olan Bedo'ya ise delice aşıktı. Çocuk yüreklerindeki hisler gün geçtikçe kuvvetlenmiş ve derin bir bağ oluşmuştu deve tabanı ve bilye göz arasında.

SANA YENİLDİM (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin