30. BÖLÜM

6.7K 1K 501
                                    


Bölüm az199941 ,  ve hayallerask123 e geliyor.

İYİ OKUMALAR...

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

Korkan kadın yalvaran bakışlarla sırtını arkasındaki duvara yaslayan Mehmet'ten yardım dilenirken, genç adamın yüzündeki tiksinti ve nefret dolu ifadeyle bir kez daha yeminler etti. Ne pahasına olursa olsun, kendisine tiksinerek bakan bu gözler Elif'in ölümünü izleyecekti.

Hamza'nın kendisine yaklaşarak saçlarını kavraması ile saç diplerindeki keskin acı tüm benliğinde varlığını hissettirirken, genç adamın " Bedirhan'ın saçlarını böyle mi çektin?" diye sorması üzerine başını olumsuz anlamda sallayıp, kurtarmaya çalıştı. Lakin tüm çırpınışları canının daha fazla açılmasına neden oluyordu. Öfkeli baba Sultan'ın acı içindeki inlemelerini duymazken, hayatında ilk kez bir kadına zulmetti ve saçlarını serbest bırakarak yere savurdu. Dizlerinin üzerine düşen Sultan'ın ayağa kalkmasına zaman tanımadan ayakkabısının sert topuğunu genç kadının elinin üzerine defalarca bastırdı. Her darbesi bir öncekinden daha sertti.

Acı dolu bağırışların arasında kaybolan kırılan kemik sesleri ise küçük Bedirhan'ın döktüğü gözyaşlarının, yanağında ki ve kollarındaki morarmaya yüz tutmuş parmak izlerinin, Sultan'ın parmaklarının arasında kopup giden saçlarının bedeliydi. Feryatları inlemelere dönüşen kadının elindeki baskıyı sonlandıran Hamza, bedenini doğrultup tek kelime etmeden odadan çıktı. Onu takip eden Mehmet'te arkadaşı gibi sessizdi.

Açılan kapının ardından hızla içeriye giren hastane çalışanları Sultan'ın yerde yarı baygın bir halde inlediğini gördüler. Meslekleri gereği soğukkanlı bir halde müdahale etmeye başladıklarında ise çektiği acıya daha fazla dayanamayan Sultan bilincini tamamen yitirmişti. Çünkü elinde ve parmaklarında çok sayıda kırık vardı. Genç kadın sol elinde oluşan parçalı kırıklar yüzünden ameliyat edilmiş ve saatler süren operasyon da gerekli müdahalenin yapılması ile normal odaya alınmıştı.

Güneş terazinin diğer kefesine oturan ay ile parlaklığını kullardan esirgerken, yedi kat sema Sultan'ın ruhu kadar karanlık bir libaya bürünmüş ve gece olmuştu.Gözlerini açar açmaz elindeki kendini belli eden sızıyı hisseden kadın, zihnine dolan sahneler ile bir yalan daha ekledi yanı başındaki refakatçi koltuğunda uyanmasını bekleyen başhekime. " Abim bizi öğrenmiş Nedim..." Sultan hastalıklı beyniyle çektiği acıyı dahi intikamına alet etmiş , zaten avucunda olan Nedim'i tamamen etkisi altına almayı başarmıştı.

Ailesi ve Sultan arasında hiçbir bağ kalmasın isteyen Hamza, rahmetli Hüseyin amcasından kalan tüm varlıkların mali boyutunu inceleyerek hatırı sayılır bir meblayı genç kadının hesabına yatırmıştı. Lakin yaptığı bu hata genç kadının elini daha da güçlendirmiş, eline geçen paranın küçük bir kısmı ile güzel bir apartman dairesi alan Sultan'ın keyfi yerindeydi.

21.BÖLÜM: TOPLU ÜREME

Güneş ve ay soluk soluğa kaldıkları yarışlarına devam ederken, galibi kıyamet günü belli olacak bu yarışın sonu henüz gelmemişti. Takvim yaprakları mazide iyi veya kötü anılarla yerini alırken aradan ikibinyüzdoksan gün, yetmişiki ay, altı yıl geçmişti. Gün, ay veya yıl kim nasıl isterse öyle söylerdi elbet ama hiç kimse akıp giden bir saniyeyi dahi geri getiremezdi...

Zaman insan ömrüne altı koca yıl hediye etmiş, Zümra on, Botan onüç, Bedirhan ondört, Zühre ise altı yaşına girmişti. Zühre annesinin çalıştığı okulun anasınıfına başlarken, Zümra dördüncü sınıfa geçmiş , Botan ve Bedirhan da yine aynı okulun yedinci ve sekizinci sınıflarında eğitim öğretim görüyorlardı.Huzurla geçen altı yılda tek mutsuz olan kişi ise şüphesiz Sultan' dı. Çıktığı ayrı evde daha rahat hareket ediyor olsa da , Nedim ve Cemil'i aynı anda idare etmek gün geçtikçe zorlanıyordu. İki aptal aşıkta sürekli evlenmek istediklerini söyleyip duruyordu. Birbirinden habersiz olan iki adam kendilerince sevdikleri kadının yaralarını sarıp, iyileştirdiklerini düşünüyorlardı.

SANA YENİLDİM (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin