40. BÖLÜM

7.2K 1.1K 1K
                                    


Bölüm Deein_Deniz  'e geliyor.

İYİ OKUMALAR...

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

Mehmet'in tüm görüşme çabalarını reddetmesi ile yıllardır konuşmadığı kardeşi Cemil'i arayarak Diyarbakır'a çağıran Reşat çemberin daraldığının farkındaydı ve arkadaşı ile ailesinin daha fazla zarar görmemesi için dur durak bilmeden Hasan Baran'a dair bir iz arıyordu. Otuzlu yaşların sonlarında olan adam uzun süren yolcuğun ardından abisi tarafından otogardan alınarak eve götürülmüştü. Su ve Reşat'ın anlattıkları karşısında hala eski karısı Sultan'ın bunları yapmış olamayacağını savunuyor ve Elif ve çocukları için üzülse de Mehmet'in tüm bunları hak ettiğini söylüyordu.

Cemil'in sözlerine daha fazla katlanamayan Reşat, kardeşim yıllar sonra evime gelmiş demeden yumruğunu Cemil'in suratına geçirerek haykırdı. " Yeter lan yeter hala Mehmet hak ediyor diyorsun, Mehmet neyi hak etmiş ulan neyi? Sırf Sultan'ın hastalıklı aşkına karşılık vermedi diye hayatı mahvoldu adamın. Yuvası dağıldı, çocuklarını ayda bir kez öpüp kokluyor. Karısı desen dokuz yıldır her şeyden habersiz öylece makinelere bağlı olarak yaşıyor. Mehmet bunları hak edecek ne yaptı?"

Cemil beklemediği darbe karşısında oturduğu koltuktan yere savrulmuştu. Reşat kardeşinin yerden kalkmasına müsaade etmeden üzerine eğilmiş art arda yumruklarını savurmaya devam ederken, yılların öfke birikimiyle yerdeki kardeşinin kendinden geçmek üzere olduğunu dahi fark edemiyordu.

Duruma müdahale etmek istemeyen Su, Reşat'ın kendini kontrol edemediği fark edince hızla öfkeli adam doğru yaklaşıp beline sarıldı ve kocasını Cemil'in üstünden kaldırmaya çalıştı. "Bırak Reşo'm ne yapıyorsun bayılacak şimdi, hem kardeşin o senin kendine gel artık."

Reşat kendisini çekiştiren eşine öfkeyle baktı ve Su'yun kollarından kurtulmak isterken dengesinin bozulmasına neden oldu. Yere düşen kadın canı yanmasa da Cemil'i kurtarmak için acı içinde inleyip, "Reşat kolum, kolumun üstüne düştüm ahhh..." dedi.

Eşinin acı içindeki sesini duyan Reşat içinde bulunduğu öfke selinden hızla sıyrılıp Su'yu yerden kaldırırken, " Püsküllüm iyi misin?" diye sordu telaşla.

" Ne iyisi be Allah'ın davarı kadınım ben kadın kum torbası mı sandın? Hayvan gibi iteledin, kolum çok fena dayanamıyorum. "

" Özür dilerim püsküllüm, elerim kırılsaydı da yakmasaydım canını. Bir an gözüm döndü adamın bir hiç uğruna yuvası dağılmış bu gerizekalı gelmiş hala hak etti diyor."

"Affederim ama bir şartla. Git bir bardak su getir şu safoza belli ki Sultan bunun burnuna halkayı takıp yıllardır ayı gibi oynatmış. Hiçbir şeyden haberi yok."

Yengesinin sözleriyle yavaşça yerden doğrulan Cemil dudağının kenarından süzülen kanları eliyle silip "Asıl sizin hiçbir şeyden haberiniz yok. Biricik abim ve onun kanatsız melek karısı. Reşat efendi senin o toz konduramadığın uğruna öz kardeşini yumrukladığın şerefsiz Sultan'a tecavüz etmiş, yetmemiş kız hamile kalınca kaçak göçek bir muayenehanede kızı kürtaj ettirmiş. Sultan namusundan, doğmamış bebeğinden, gelecekteki annelik hayallerinden olurken Mehmet denen şerefşiz gününü gün etti. Allah'ın adaleti işte yıllar sonrada olsa çekti yaptıklarının cezası." Dedi nefret dolu bir sesle.

Kardeşi sözlerini bitirir bitirmez Reşat'ın kahkahası doldurdu koca salonu. Sinirleri iyice bozulmuştu ve duygu geçişlerini kontrol edemiyordu. Biri öz kardeşi diğeri öz kardeş bildiği iki adam bir ahlaksız kadını kurbanı olmuştu. Kısa bir süre sonra kahkahası dindiğinde ayağa kalktı ve hala yerde oturan kardeşine elini uzattı. Dudaklarından dökülenler ise karsının öksürmesine neden olmuştu. "Olmayan beyin hücrelerini sikeyim emi Cemil. Sende bu klasik yalana inandın öyle mi?" Ayağa kalkan adama hemen arkasındaki koltuğu işaret edip oturmasını bekledi. Sonrasında ise "Doğduğunda ebe kıçın yerine bıngıldağını şaplaklamış besbelli. Sana her şeyi baştan anlatmalı, ben bir su getireyim, yengende pansuman malzemelerini getirsin. Dokuz yıldır karım diye koynuna aldığın yılanın nasıl iğrenç bir mahluk olduğunu öğren."

SANA YENİLDİM (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin