22. BÖLÜM

7.4K 1.1K 424
                                    

İYİ OKUMALAR...

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

Nüfusu az belediyelerin birinde memur olan Halil'in teyze oğlu, sadece kimliklerle nikâh işlemlerini başlatırken, eski bir araba ayarlanmıştı. Ardından, fiziki olarak Bedirhan'a benzeyen ve Selvi'nin amcasının torunu olan, Osman ikna edilmişti. Hürrem yaşlarında olan kız kardeşi ile yüklü bir para karşılığı Urfa yolculuğuna çıkacaktı bu gece. İşin tek komik yani ise Bedirhan'a alınan çarşaftı hiç şüphesiz. Epeyce eğilmesi gerekecekti 1.95''lik genç ağanın...

Havanın kararması ile Kozan Konağı'na varan Bedirhan ve Halil, selam vererek içeri girdiklerinde ve güler yüzle karşılanmışlardı. Salona girdikten birkaç dakika sonra ise kapıda beliren Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Kenan KOZAN ile derince yutkundular. Kenan Kozan, Şahin Ağa'nın en küçük oğluydu ve ağalık, töre, aşiret gibi kavramlara olan tepkisiyle bilinirdi herkes tarafından. Bu düzene karşı koyabilmek adına da askerlik mesleğine yönelmiş, gücü yetip eli uzandığınca yardım etmeye çalışıyordu mazlumlara. Bugün, Bedirhan'ı dinlemeyi kabul etmesi de bu yüzdendi çünkü gencecik bir delikanlı, ağa, olduğu halde 'töre' denen sapkınlığın kurbanı olacaktı.

Beklenen misafirlerin gelmesiyle, evin erkekleri büyük salonda toplanırken; Bedirhan, önündeki çaydan bir yudum alarak, deli kahvelerini Kenan komutana çevirdi ve ayan etti herkese heybesinde ne varsa... Şahin Ağa ve oğulları Kemal, Kenan, Kamber KOZAN, sabırla dinlediler bu genç ağayı. Ardından, kendilerince çözümler üretmeye başladılar. Bunlardan biri de Kenan'ın, rahmetli Hasan ve Hüseyin'in dosyasını tekrardan açtırma fikriydi lakin Firuz Ağa ve Zenan Hanım; hamile ve acılı gelinleri Ayşe'nin tekrar yargılanmasına katiyen izin vermezlerdi. Hem ikisi de kendi vicdanlarında çoktan suçlu ilan etmişlerdi rahmetli Hasan'ı.

Aradan geçen saatler, sonuç vermezken; lafı daha fazla uzatmanın gereği olmadığını düşünen Şahin Ağa, söze girerek: " Kenan, oğlum, Bedirhan'ın buradaki atası benim. Sahipsiz sanmayasın! Ben, bu gencin; bir abisini gizli gizli toprağa verdiğinde de tüm çaresizliğiyle kapıma geldiğinde de yanındaydım. Bu düzeni biz yazmadık ve elimizden gelenlerde belli. Demem o ki, Bedirhan'ın kefili benim. Hürrem'imizi, içinde bulunduğu durumdan dolayı değil, gerçekten sevdiği için canına yoldaş etmek istiyor. Güç desen güç, para desen para, yiğitliğine, zekâsına ise diyecek yok. Kimin kapısına gidip kızını istese, üç gün içinde kendine gelin eder. Koskoca Diyarbakır'da Kozan Aşireti'nin biricik kızını; gelin edeceğim diye canı cebinde dolaşmaz." Dedi.

Babasının sözleri ile duruşunu dikleştiren Kenan komutan ise " Bedirhan'a hak verip saygı duysam da bu işin oluru yoktur, baba. Hürrem'i sevdiğine inansam da olmaz bu iş." Dedi düşünceli ve üzgün bir halde.

" Peki, Hürrem'in sevgisine inanırsan, rıza gösterir misin bu evliliğe?" diyerek yeniden söze giren yaşlı adam, bir umut oğlunu kararından döndürmeyi denerken, babasının sözleriyle ne diyeceğini bilemeyen Kenan, dudaklarını aralayıp," Baba Hürrem sevse bile biricik kızımı telsiz duvaksız, Seydanlara yamar gibi gelin edemem. İnan kitlenip kaldım, bana birkaç gün müsaade edin." dedi.

Sessizce baba oğulun konuşmasını dinleyen Bedirhan, söze girmesi gerektiğini kanaat getirip " Başka zaman olsa, bir ömür düşün Kenan komutanım fakat benim vaktim yok. Sakın bu sözlerimi saygısızlık olarak algılamayın. İki abimin katili olarak gördüğüm bir kadınla nikâhlanmaktansa, ölmeyi tercih ederim. Kaç zamandır babamla yüz yüze gelmemeye çalışıyorum. Elimden daha fazlası maalesef gelmiyor. Daha kaç gün daha kaçabilirim ki gerçeklerden?'' dedi üzgünce.

Genç adamın sözleri üzerine sessizliği tercih eden Kenan, töre karşısında ilk defa bu kadar zavallı hissediyordu kendini. Dile gelmeyen sözlerden payına düşeni alan Bedirhan, buruk bir tebessüm eşliğinde sırladı cümlelerini. " Yine de sağ olun, hepiniz; soyadınıza yakışır şekilde ağırladınız beni. Hakkınızı helal edin. Müsaadenizle ben gideyim, geceniz hayır olsun..."

SANA YENİLDİM (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin