20. BÖLÜM

8.1K 1.1K 430
                                    

Bölüm @eminenizzz ' e geliyor. 

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

Bağ evinin görüş açısına girmesiyle bağıran kadın " Yardım edin, yetişin, ne olur yardım edin. Hüseyin'im vuruldu, yardım edin." Diyerek yeri göğü inletiyordu.

Dışardan gelen bağırma sesleri ile evden çıkan sesleri Ali Efendi hızla Ayşe'ye doğru koşmaya başlamıştı." Hayırdır, gelin ağam ne bu hal? Biri bir fenalık mı etti size?" diye soran yaşlı adam " Hüseyin vuruldu Ali Efendi. Yardım çağır; hastane, hastaneye gitmesi lazım. Ne olur, hadi çabuk ol! " diyen kadın ile vakit kaybetmeden arabasının anhtarlarını almak için eve girdi. Dakikalar sonra iki kardeşin yanına gittiklerinde, yerde yatan Hasan ve Hüseyin' i gören Ali Efendi " Hasan Ağa'm da mı vuruldu, ne oldu burada böyle?'' diyerek dövünmeye başladı. Hasan ve Hüseyin 'i evladı gibi severdi, iki genç de gözlerinin önünde büyümüştü.

" Anlatırım Ali Efendi, hadi çabuk hastaneye yetiştirelim Hüseyin'imi!" diyen genç kadın tek kelime etmedi o dakikadan sonra; ne kadar çok konuşursa, o kadar dağılırdı zihnindekileri.

Ali ve Ayşe'nin arabaya taşıdıkları iki kardeş, hastaneye vardıklarında yapılacak hiçbir şey kalmamıştı. Hastane polisi olayı Seydan Konağı'na haber verdikten kısa bir süre sonra ise hastanenin önü, dolup taşmış. Ana yüreği yanan Zenan Hanım'ın feryatları yürekleri dağlarken, yol boyunca bir umut; yanlışlık vardır diye diye hastaneye gelen Firuz Ağa, oğullarının cesetlerini teşhis eder etmez, yere yığılmıştı.

Bedirhan ise; abilerine mi yansın, annesine mi koşsun, babasını mı tutsun, aşirettekileri mi sakinleştirsin, bilemiyordu. Yengesi Ayşe ise hâlâ polis tarafından sorgulanıyordu. Kendini bildi bileli hiç ayrılmadığı Halil'e dönen genç adam: "Halil, sen annemleri konağa götür. Cenazeler için hazırlık yapılsın, ben de babamın durumunu öğreneyim. Oradan yengemin yanına karakola geçerim. Kozan Aşireti'nden Şahin Ağa'ya haber sal, karakola yanıma gelsin. Ben anlamam bu işlerden, babam hep; bana bir şey olursa, onun öğütlerini tutun derdi. Ha, hastanede babamın yanına iki adam bırakalım ne olur ne olmaz." Dedi tükenmiş bir halde.

Arkadaşının ağlamamak için direnen gözlerine hüzünle bakan Halil: " Tamam kardeşim. Ben dediklerini hallederim, sen bir an önce karakola git. Kim neden, nasıl kıymış ağamlara öğren. İşin aslı ortaya çıkmazsa, çok kan dökülür. Biliyorum, yüreğin yanıyor ama şimdi abilerinin acısını yaşama zamanı değil kardeşim. Topla kendini, hep yanındayım, unutma! Seninle can da alırım, canda veririm. " diyerek ayrıldı hastaneden.

Halil, Zenan Hanım'a sakinleştirici yaptırıp konağa getirdikten sonra; cenaze için yapılması gerekenleri başlatmış, Şahin Ağa'ya haber salmıştı. Bedirhan ise Firuz Ağa'nın doktoruyla konuşmuş, babasının sol tarafına felç indiğini öğrenmişti. Sakinleştiricilerle uyutuluyordu acılı baba. Babasını; amcası Ferhat ve kuzeni Mahmut'a emanet eden genç adam, karakolun yolunu tuttuğunda, aldığı her nefeste kalbindeki acının arttığını hissediyordu. Dile kolay, sırtında babasının sol yanı, annesinin feryatları, iki abisinin cansız bedenleri ve koskoca aşiretin sorumluluğu vardı artık...

Karakola vardığında Şahin ağa ve adamlarının, ondan önce vardığını ve bahçede kendilerini beklediğini gören genç adam, kendisine doğru gelen Şahin ağaya sarılıp başsağlığı dileklerini kabul etmişti. Sonrasında ise yanlarındaki avukatları ile beraber karakoldan içeri girip, Ayşe'nin ifadesindeki öğrenmek istediklerini söylemişlerdi. Nezarete alınan Ali Efendi ve Ayşe, yarın sabah olay mahallinde de ifade vereceklerdi. Bu yüzden ikisiyle de görüştürülmemişlerdi. Sorguya giren polis memuruna Seydan ailesinin konumunu ve ortaya çıkacabilecek felaketleri izah eden avukat Habip Bey dakikalar sonra iki görgü tanığının yazılı ifadesini Bedirhan'a teslim etmişti. Ellerindeki kâğıt parçalarına acıyla bakarak iç geçirdi genç adam, bu hayatta iki abisinden geriye sadece birkaç sayfalık yazı kalmıştı.

SANA YENİLDİM (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin