35.Bölüm

2.8K 164 127
                                    

Tunç

Sabah kalktığımda üstüm açıktı. Gece boyu gözüme uyku girmemişti. Sonrasında da uyuyakalmışım. Hala Mert'in beni bu kadar salak yerine koymasına inanamıyordum. Artık onsuz devam edecektim yoluma. Canım istemiyordu ama biraz atıştırmak için mutfağa indim. Çayı koyduktan sonra salona yöneldim. Salona girdiğimde beklemediğim bir manzara vardı. Mert gitmemiş ve koltukta uyumuştu. Yine sinirlerim bozuldu. Gitmesini istemiştim. Hala neden ısrar ediyordu ki? Onu artık affetmezdim ama gözümün önünde olduğu sürece duyduğum acı artacaktı. Tekrardan mutfağa döndüm. Kahvaltımı yapıp odama çıkarken merdivenlerde oturduğunu gördüm. Beni görünce yere eğdiği başını kaldırdı.

"Tunç lütfen biraz dinler misin beni?"

Hiç bir şey demeden ve yüzüne bile bakmadan yoluma devam ettim. Ona orada yokmuş gibi davrandım. Belki de en etkili ceza buydu. Varlığını bile yol saymak.

"Lütfen dinler misin? Bir dakika bile dinleyemez misin?"

Konuşmamakta kararlıydım. Ama o hala arkamdan bir şeyler anlatıyordu.

"Dur artık! Seni seviyorum!"

İşte şimdi kan beynime sıçradı. Arkamı dönüp merdivenden inmeye başladım. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. "Beni seviyorsun öyle mi? Bunu söylemeye hiç mi utanmıyorsun? Bu nasıl sevgi lan? Ben hastanedeyken, ağır dönemler geçirirken gidip eski sevgilinle yemediğin halt kalmamış. Hala seni seviyorum diyorsun. Ulan ben çıktıktan sonra yine yapmışsın. Nerede sevgi? Allah'ın belası. Ben sana güvendim. Karşılığı bu mu olmalıydı? Demek ki biraz hasta olup seks yapamayınca başkasına gideceksin. Bunu en başta görmem çok iyi oldu. Gerçek yüzünü erken öğrendim. Sana son bir sözüm var." Merdiveni inmeyi bitirip son basamağa gelmiştim. "Bu saatten sonra dünyada tek adam kalsan seninle birlikte olmam. Şimdi defol git hayatımdan, yaşadığımız güzel anıların hatrına sana ağır konuşmuyorum. Ama emin ol sana içimde hiç bir şey kalmadı."

Gözleri dolmuştu. Dediklerim onu çok etkilemişti. Ama kendi seçimiydi. Ben onu hiç bir şeye zorlamadım. "Kendimi affettirmenin bir yolu yok mu?"

Elimle kapıyı işaret ettim. Çünkü son sözümü söylemiştim. Ama en acısı onu hala seviyordum. Bunu kendime itiraf edebilirdim. Ama Mert'e söylersem umutlanırdı. Peşimi bırakmazdı. Bitti artık. Kabullenmek zorundaydım. Son kez arkasını dönüp yüzüme baktığında kafamı yana çevirdim. Öylece çıkıp gitti. Arkasından kapıyı kapattım. Çok geçmeden gözyaşlarına boğuldum. Daha fazla içimde tutamazdım. Aklıma Sercan geldi. Bir süredir görüşememiştik. Onun da artık bir sevgilisi olduğu için genelde yazışıyorduk. Odama çıkıp telefonumu aldım. Mesaj attım.

"Kanka müsait misin?"

"Evet brocan. Bir sorunun mu var senin?"

"Mert beni aldatmış. Hem de defalarca. İşin yoksa görüşebilir miyiz?"

"Tabi ki yavrucum. Üzme kendini. Buluşunca detaylı anlatırsın. Hem Selim de seninle tanışmak istiyordu?"

"Selim?"

"Sevgilim kanka."

"Pardon. Sen bana yeri haber et. Çıkarım müsait olduğun saati de yaz."

"Tamam. Hadi görüşürüz yazarım birazdan."

***

Bir kaç saat sonra Sercan'ın söylediği kafeye gelmiştim. Onu gördüğümde el salladı. Yanındaki çocuk beklediğimden daha yakışıklıydı. Gerçi Sercan da yakışıklıydı ama o fiziği ikinci planda tutan biri olduğu için yakışıklı birini beklemiyordum sanırım. Masalarına vardığımda Sercan ayağa kalktı. Sımsıkı sarıldı. O kadar iyi bir arkadaştı ki.

SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin