46.Bölüm

2.1K 136 103
                                    

Tunç

"Yavuz şaka yapıyorsan hiç komik değil." Yavuz'un şaka yapmış olmasını diliyordum.

"Hayatım saçmalama. Bildiğin ayı dolanıyor bahçede. Sağı solu karıştırıyor. Belli ki acıkmış."

"Çantamda bir kutu bal olacaktı. Bekle bir saniye."

"Oha ciddi misin?"

"Yavuz salaklaşma. Dağ evinde ayı baskın yapar diye bal taşıyacak halim yok. Yemek arar, bulamazsa gider. Boşver."

Yavuz endişeli görünüyordu. Ayıya bakmak için cama yaklaştım. Perdeyi açtım. Pencereyi açmadan kolaçan ettim. "Gitmiş galiba." Kafamı Yavuz'a çevirmiştim. Tekrar cama döndüğümde ayıyla göz göze gelince refleks olarak kendimi geriye attım. "Awww! Ananı avradını..." Kalbim güm güm atmaya başladı.

"Arar , bulamazsa gider aşkım. Dert etme." Şimdi de Yavuz benimle dalga geçiyordu.

"Seni ayıya yem etmeden bir çare düşün. Ya bu hayvan kapıyı kırmaya kalkarsa."

Bu cümlemle Yavuz'un suratı değişti. "Yapar mı? Ben gençliğime doyamadım ya. Yok mu çevrede yaşlı başlı birileri? Yaşlıyı yesin."

Kahkahama engel olamadım. Sinirlerim bozulmuştu. "Aslında şu Koray'ın deli dedesi olsa ayıyı kovalardı. O adama ayı bile tahammül edemez."

Yavuz yanıma geldi. Dudağımdan öptü."Hay aklınla bin yaşa."

"Hayatım daha yeni yaptık. Azgın tekem benim." diyerek sinsice sırıttım.

"Lan deli deli konuşma. 'Dede' deyince aklıma silah geldi. Burası dağ evi sonuçta. Sağa sola bakalım. Bir silah ya da tüfek bulursak, ayıyı kaçırırız. Ama zarar vermek yok kesinlikle." Yavuz her koşulda hayvanseverlikten ödün vermiyordu.

İki koldan silah aramaya başladık. Ama hiç bir şey bulamadık. "Yok işte. Sabaha kadar uyuyamayız şimdi." İç çekip kapıdan uzak bir yere oturdum.

Yavuz da yanıma gelip oturdu. Koluma girip kafasını omzuma koydu. "Aşkım ne yapacağız?"

"Uyumadan gitmesini bekleyeceğiz."

"Tamam." Yavuz esnemeye başladı. Ben de onu uykulu görünce esnedim.

***

Gözümü açtığımda perdenin arasından sızan güneş ışığı yüzüme vuruyordu. Yavuz omzumda mışıl mışıl uyuyordu. Uyandırmaya kıyamadım. Biraz onu izledim. Boşta olan elimle yanağını okşadım. Ayıyı beklerken uyuyakalmıştık. Saçlarından öptüm. Artık Yavuz'u uyandırıp gitmek istiyordum. Tatil diye çıktığımız yol da zaman da zehir olmuştu.

Yavuz yavaşça gözlerini açtı. " Günaydın aşkım."

"Günaydın hayatım."

Yavuz kollarını açıp gerindi. "Bir dakika. Ayı gitti mi?"

"Pencereye gidip bakmaya bir tarafım yemiyor. İstersen sen bak." Topu ona attım.

"Sevgilimin kahramanı olarak bu görev benim için kutsaldır."

"Şapşal ya."

Yavaşça pencereye yaklaştı. Perdeyi araladı. "Hayatım yok gibi. Tehlike geçmiş. Bahçeye de bakayım." Kapıya yöneldi.

Cesaretlendirmek için onu gazlıyordum. "Hadi yiğidim. Hadi kaplanım."

Sırıttı. "Bu gazla istasyona uğramadan eve kadar giderim." Kapıyı araladı. Kafasını uzattı. Sonra tüm vücudunu dışarı çıkarttı. Biraz sonra geri döndü. "Hayatım yok bir şey. Hadi gidelim artık."

Ayağa kalkıp yanına gittim. Ellerimi yanaklarına koyup dudağından öptüm. "Özür dilerim. Tatil diye getirdim seni. Baştan aşağı fiyasko."

Elleri ile beni sardı. "Saçmalama aşkım. Seninle geçirdiğim her dakika nerede olursa olsun cennet bahçesinde dolaşmak gibidir."

"Bak sen süslü laflara. Bu laflarla kaç kişiyi kandırdın?"

Sinsice sırıtıp bir elini çenesine koydu. "Bir düşüneyim. Sayısını hatırlayamadım."

Avuç içlerimle göğsüne patır patır vurdum. Kendimi geriye çektim. "Ağzına sıçtığımın evladı. Git o kandırdıklarını öp."

"Hayatım gel buraya ya. Şaka yapıyorum."

Sesine verdiği yumuşak ton beni sakinleştirdi. Ama taviz vermeyecektim.
"Ben bunun bedelini ödetirim sana merak etme."

"Tunç korkutuyorsun beni. Gelinlik giydirip , otuz yedi yerimden bıçakladıktan sonra tecavüz edip ormana atmazsın değil mi?"

Kahkahamı tutamadım. " Bebeğim saçmalama. Gelinlik iyi fikirmiş ama." Tek kaşımı kaldırıp çakalca bir sırıtışla baktım.

"Yok artık."

"Tamam hadi korkma. Avı fazla ürkütmemek lazım."

"Aşkım ya." Koluma girdi. Evden çıktık.

Arabaya binip yola çıktık. Şehrin gürültüsünden uzak doğa ile iç içe bir tatil planlarken doğa ile gereğinden fazla iç içe olmuştuk. Bu sefer arabayı Yavuz kullanıyordu. Yoldan gözlerini ayırmadan bana bir şeyler anlatıyordu. Bazen de ben anlatıyordum. Veterinerlik fakültesinde okurken yaşadığı komik anılardan bahsediyordu.

***
Yol sohbetlerle kısacık sürmüş ve eve gelmiştik. 'İnsanın evi gibisi yok' dedikleri olayı fazlasıyla yaşamıştım. Yavuz'u da davet ettim. Birlikte olmamıza rağmen , davet etmezsem evime gelmiyordu. "Aşkım hadi gel bu gece bende kalırsın. Bugün de tatilimize dahildi. Baş başa olalım. Ayıların ve deli dedelerin olmadığı bir gün geçirelim."

Geniş gülümsemesi ile koluma girdi. Eve girdik. Geçen sefer Yavuz mutfağı savaş alanına çevirdiği için yemeği ben yapacaktım. Yemek yaparken Yavuz'un eli kolu rahat durmuyordu. Bazen sırtımdan sarılıp boynumdan öpüyordu. Bazen de arkama penisini sürtüp beni tahrik ediyordu. İşte aradığım intikam fırsatı ayağıma gelmişti. Yemeğin altını kapattım. Yüzümü ona döndüm. Göğsünden iterek kalçasını tezgaha dayamasını sağladım. Elimi penisine attım. Biraz okşadıktan sonra geri çekildim.

"Tunç! Ayıp ama yaptığın."

"Ayıp olan nedir?"

Arkamdan bir elini göğsüme dolayıp bir elini kalçama atıp sıktırdı. "Bu halde bırakmak ayıp değil mi?"

Kulağıma sıcak nefesi ile fısıldarken heyecanlandım. Ama onu kudurtmaya niyetliydim. "Hoşt ! Namuslu bir erkeğim ben."

"Lan ne namusu? Biz artık olduk. Geçti o dönemler. Kestaneyi çizdireli çok oldu yiğidim. Deldim ben senin postu."

"Ben de diyorum ayıyı  dağ evinde pencerede gördüğümden beri birine benzetiyorum ama çıkaramıyordum. Şimdi buldum. Büyük deden saf ayıymış sanırım. O laflar ne lan?"

Kahkaha atıp dalga geçme sırası ondaydı.  "Aşkım sinirlenmiş mi? Oy oy!" Başımı ellerinin arasına alıp göğsüne bastırdı. Dokunuşları o kadar tatlı ve yumuşaktı ki , ister istemez başımı göğsüne koydum. Yavuz'un telefonunun çalması ile geri çekildim. Telefonla konuştuktan sonra mahçup bir tavırla bana döndü. "Aşkım bir arkadaşım aradı. Bu gece sokakta kalmış. 'Bir gece sende kalabilir miyim?' dedi. Duyduğun üzere 'hayır' diyemedim.

Neden çekindiğine anlam veremedim. "Hayatım elbette gelecek. Burası senin de evin. Neden çekiniyorsun ağzını yediğim?"

Pişmiş kelle modunda sırıtıp dudaklarıma eğildi. Dayanamayıp öptüm. "Birazcık deli dolu birisi kendisi."

"Ne güzel işte. Eğlenceli biri yani."

"Ya sorma."

***
Arayı uzatmak istemedim. Yeni bölüm sizlerle. Umarım beğenirsiniz. Yorum ve oylarınız için teşekkürler.♥️
Dipnot : geçen bölümdeki şarkıyı da ekledim. Dinlemenizi tavsiye ederim.

SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin