"Hayatım hadi geç kalıyoruz." Tunç elindeki valizleri bırakmadan Yavuz'a seslendi.
"Geliyorum aşkım." Yavuz taşıma çantası ile geldi. Çantanın içinde Portakal vardı. "Halan ona bakmayı üstlendiği için çok mutluyum. Başka kime güvenebilirdim ki." İç çekerek elindeki kediyi süzdü.
Tunç acele ediyordu. Zamanları kısıtlıydı. "Aşkım herşeyi aldık değil mi?" diye sordu.
Yavuz gülümseyerek cevapladı. "Evet hayatım. Merak etme. Hadi çıkalım."
***
Tüm valizleri arabaya yerleştirdiler. Şoför koltuğuna Tunç geçti. Yavuz ise taşıma çantasını kucağına alıp Tunç'un yanına oturdu. Yavuz radyoyu açmak istedi. Tunç onu durdurdu. "Bir dakika aşkım. Önce ben bir şarkı açacağım. " Cd çalar gözüne bir cd taktı.Share my life,
Hayatımı paylaşTake me for what I am.
Olduğum gibi kabul et beni'Cause I'll never change
Çünkü asla değiştirememAll my colors for you.
Senin için tüm renklerimiTake my love,
Aşkımı al...
Tunç Whitney Houston'dan 'I have nothing' açmıştı. Bu şarkı onların şarkısıydı. Aşklarını anlatıyordu. Şarkılar sadece sözleri olan müzik dizileri değildi. Her biri başka bir insan için anlamı olan melodilerdi.
Neşeli sohbetler eşliğinde Tunç'un halasının evine vardılar. Portakal'ı alarak arabadan indiler. Apartmana yönelip hızlıca daireye çıktılar. Daire kapısı açıldığında Tunç'un halası buruk bir şekilde gülümsedi. Önce Tunç'a sımsıkı sarıldı. Sonra Yavuz'u kucakladı. Yavuz Portakal'ı ona uzattı. "Biz evde vedalaştık. Oğlum hiç üzmeyecek sizi efendim. Söz verdi bana." dedi. Gülüştükten sonra Tunç halasına döndü. "Halacım biz uçağa binmeden önce arabayı havalanının uygun bir yerine park ederiz. Sen birilerini gönderirsin değil mi?" diye sordu.
"Gönderiririm oğlum. Sen onu dert etme." Halası ile vedalaştıktan sonra oradan ayrıldılar.
***
Havaalanına geldiklerinde hem heyecanlı hem de çok mutluydular. İlk defa yurt dışına çıkacak olmanın heyecanıydı bu. Uçağın kalkmasını beklerken bir şeyler içmeye karar verdiler. Uçağa binebilmek için gerekli girişleri yaptırdıktan sonra kafeteryaya oturdular. Yavuz heyecanlıydı. Belki de hayatının aşkı ile en güzel zamanları geçirecekti. "Hayatım heyecanlı mısın?" diye sordu sevgilisine."
Tunç sevgilisinin masanın üzerinde duran elini tuttu. "Çok. Senin yanındayken heyecanım hiç dinmedi ki." Bir süre bakıştılar. Bazen sadece gözler konuşur. Kelimelerin anlatamadığı kadar çok şey anlatırlar. Bir saniyeye binlerce kelime sığdırırlar. Bir bakış bir tebessüm ile birleştiğinde sevgi seline boğar sevdiğinin kalbini.
Saate baktıklarında vaktin geldiğini anladılar. Uçağın girişine yönlendiler. Uçağa binip yerlerini aldılar. Yeni bir macera onları bekliyordu.
***
Uçaktan indiklerinde onları karşılayan Tunç'un babaannesinin yardımcılarıydı. Hepsi Türktü. Nihal Hanım yabancı dil konusunda çok iyiydi. Buna rağmen yıllarca yurt dışında yaşamanın verdiği memleket özlemi ile etrafında Türkçe konuşan insanların olmasına özen gösterirdi. Valizlerin taşınmasına yardım edildi. Geldikleri yer ise doğa ile iç içe harika bir evdi. Tunç eve girdikten hemen sonra babaannesini aradı.
"Alo , babaanneciğim?"
"Alo yavrum. Yerleştiniz mi?"
"Yeni geldik. Hemen seni aramak istedim. Çok teşekkür ederim. Burası harika bir yer."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)
Teen FictionOdaya girdi.Oda rengarenk dizayn edilmişti ama genel havası hoşuna gitmişti.Kapının hemen yanındaki kıyafet dolabına yöneldi.Oda bu kadar geniş olmasına rağmen dolap neden kapının dibinde diye düşündü.Üstündeki gömleği çıkardı.Karşısındaki aynaya ba...