Tunç
Gece kulübüne girdik. Oldukça kalabalıktı. Kafa dağıtmak için ideal görünüyordu. Yalnız neden herkes erkekti anlamadım? Ulan bunlar beni Gay bar'a getirmiş. Yeni farkettim.
"Keşke buraya geleceğimizi önceden söyleseydiniz?"
Sercan pis pis sırıttı. "Söylesek gelmezdin."
Selim de sevgilisini destekledi. "Aynen kanka. Sal dertleri. Bu gece senin gecen olsun."
"Lan sen de iyice hanımcı olmuşsun ha."
"Hanımcılık kazanır. Kusura bakma." Omuzlarını silkti. Bir yandan konuşurken bir yandan uygun bir masaya gelmiştik. Biz masaya otururken , Selim içki almaya gitmişti.
Sercan ise elleri ile müziğe eşlik ediyor , yerinde duramıyordu. "Tunç bugün buradan sana birilerini mi ayarlasak?"
"Ya bro saçmalama cidden. Mert'den ayrılalı 2 gün olmadı. Başkası ile sevgili olamam ben."
"Yavrum ne sevgilisi ya. Tek gecelik takılırsın. Derdini unutursun."
"Bana göre değil ki ya."
Selim elinde içkilerle geldi. "Herkese votka aldım ama ikinci içkileri siz seçersiniz. Çok ağır başlamayalım dedim."
O sırada Sercan beni dürttü. " Kanka şu köşedeki sarışın bombaya bak." Selim bunu duyunca kafasına sertçe geçirdi.
"Hoşt lan gözlerini çıkarıp şu votkaya atarım bak. İt herif."
"Aşkım bir dakika ya. Tunç'a ayarlamaya çalışıyorum."
"İyi o zaman. Yine de alıcı gözüyle bakma. Gözlerini seviyorsan eğer." Selim pis pis sırıttı.
Sercan buna gülüp tekrar bana döndü. "Bak masaya oturduğumuzdan beri bize bakıyor. Hatta bence sana bakıyor."
"Nereden anladın? Masada üç kişiyiz."
"Saf saf konuşma. Biz Selimle el ele geldik. Elbette sana bakacak. Bekar olan sensin."
"Yani ne bileyim." Çocuk çok tatlıydı. Ona baktığımı görünce gülümsedi. Sadece sohbet etmek için de konuşabilirdim. İlla aramızda bir şey olmasına gerek yoktu.
"Bırak nazlı yeni gelin ayaklarını. Git konuş çocukla. Lan en kötü sohbet edersiniz. İlla yat demiyorum." Beni sırtımdan ittirdi.
Sırf kafam dağılsın diye çocukla konuşmak için ayaklandım. Çocuğa doğru yürümeye başladım. Masasına yaklaşırken gülümsemesi genişledi. Yanına vardığımda ise ışıklardan seçemediğim harika yeşil gözlerle ve altın gibi saçlarla yüz yüze geldim. "Selam , ben Tunç. Oturabilir miyim?"
Eliyle işaret etti. "Elbette Tunç. Ben de Yavuz." Kadife gibi bir sesi vardı.
"Beni izlediğini farkettim."
"Hadi canım. O kadar belli oluyor muydu?" Güldü. Gülüşü ile gamzesini farkettim.
"Güzel gülüyorsun." Durduk yere çocuğa iltifat ettim. Daha Mert'ten ayrılalı 2 gün olmadan başkasından hoşlanamazdım herhalde. Ama bu sohbet bana iyi gelecekti.
"Teşekkür ederim. Ee Tunç? Neler yapıyorsun? Kendinden bahsetsene."
İşte çocuk gözüme girdi. Amacı sırf seks olsa bu detaylara takılmadan belki de beni evine davet ederdi. Ya da tuvalete sürüklerdi. "Sevgilim beni aldattı. Aslında olay çok taze. Ama arkadaşlarımı kıramadım ve kafa dağıtmaya geldim. Onun dışında üniversite son sınıf öğrencisiyim. Bir de halamla kurduğumuz bir vakıf var. Kimsesiz insanlara ve sokak hayvanlarına yardım ediyoruz. Artık tek yaşıyorum. Günlerim dolu dolu geçiyor ama biraz rutin." Tek nefeste uzun uzun kendimden bahsettim. Çocuk çok sıcaktı. İnsanın konuşası geliyordu.
"Hareketli bir yaşamın var desene. Sevgilinden ayrılmana üzüldüm desem yalan olur. Ayrılmasaydın şu an burada olmazdın. Ben de bu gece uzun süre sonra ilk defa birinden hoşlanamazdım."
Son kelimeleri söylediğinde elimdeki bardağı bırakıp yüzüne odaklandım. Çok ciddi söylemişti. "Çok açık sözlüsün. Beğenilmek hoş bir şey. Neden uzun zaman dedin? Sanırım bir süredir sevgilin yok? Sen de mi aldatıldın." Burukça güldüm. Yine Mert aklıma gelmişti.
"Keşke aldatılsaydım." Bunu söylerken sesi titredi. Bunu isteyecek kadar ne yaşamış olabilirdi ki?"
"Özür dilerim ama bu ne demek?"
"2 yıl önce sevgilimle araba ile Antalya'ya tatile gittik. 1 hafta tatil yaptıktan sonra geri dönecektik. Dönüş yoluna çıkmadan önce çok içmiştik. O bana 'bu gece çıkmayalım' dedi. Ben de 'sorun yok , sürerim ben' dedim. İçkili yola çıktık. Bir kaç saat sonra feci bir kaza yaptık. Kaza yerinde kollarımda can verdi. Son sözü seni seviyorum oldu. Ben ise kırıklarla atlattım. Çünkü çarpıştığımız araba onun tarafına doğru girince en büyük hasarı o aldı. Kazadan sonra uzun süre psikolojik tedavi gördüm. Ağır ilaçlar kullandım. Son dört beş aydır yeni yeni toparlanıyorum. Bu içtiğimde meyve suyu. O günden beri içki içmemeye yemin ettim."
İstemsizce elimi onun elinin üstüne koydum. " İnan çok üzüldüm. Bazı hataları telafi edemiyoruz işte. Ben de 6 ay önce kadar annemi ve kız kardeşimi büyük bir yangında kaybettim. Ruh hastalıkları hastanesinde ağır bir tedavi gördüm. Ve hep kendime kızdım. O gün evde olsaydım onları kurtarırdım diye."
"Ya da sen de ölürdün." Hafifçe kafasını salladı. Haklıydı. Ama ben yine de kendime kızıyordum.
Konuyu dağıtmak için yüzümdeki hüzünlü ifadeyi atmak adına gülümsedim. "Neyse canım. Geçmişi değiştiremeyiz. Hepimiz bazı bedeller ödüyoruz. Bu gece daha fazla kötü şeylerden konuşmayalım. Hadi dans edelim."
Gözlerinin içi parladı. "Ama ben anlamam ki."
"Merak etme ben de anlamam. Kalk hadi. İki sallanırız , sonra otururuz." Elinden tutup onu kaldırdım.
Dans etmeye başladık. Gözlerimiz birbirinden ayrılmıyordu. Bir süre sonra oturduk. Sercan ve Selim yanımıza geldi. Davet beklemeden masaya oturdular.
"Ooo gençler. Bakıyorum da çabuk kaynaştınız." Sercan elini Yavuz'a uzattı. "Ben Sercan , bu yanımdaki ultra yakışıklı ise sevgilim Selim."Yavuz yadırgamadan samimi bir şekilde karşılık verdi. "Ben de Yavuz. Memnun oldum." İkisinin de elini sıktı.
Selim de Yavuza cevap verdi. " Ben de memnun oldum Yavuz kardeşim. Sevgilim abartmayı sever."
"O seni kendi gözüyle nasıl görüyorsa öyle tarif ediyor. Başkasının ne gördüğünün önemi yok ki."
Çok güzel konuşuyordu. Bu sözüne burukça gülümsemeden edemedim. Çok duygusal bir çocuktu. Bu belli oluyordu.
Sercan beklemediği cevap karşısında sadece kafasını salladı. Ben artık eve gitmek istiyordum. "Kalksak mı artık?"
Herkese bakarak sordum.Sercan ve Selim'in kalkmaya niyeti yok gibiydi. " Siz isterseniz kalkın kumrular. Biz daha buradayız."
Bu lafı üzerine Sercan'ın kolunu çimdirdim. Yavuz da başını eğip sırıttı.
"Yavuz kalkalım mı? İstersen bana gider sohbet ederiz."Sercan ve Selim'den aynı anda sesler yükseldi. " Oooo!"
"Lan hoşt! Saçmalamayın. Yavuz vallahi öyle bir amacım yok. Cidden sohbet ederiz diye."
Yavuz çok anlayışlı bir çocuğa benziyordu. "Sorun yok. Arkadaşların seni seviyor. Sana takılıyorlar sürekli." İyi de bir gözlemciydi.
"Oh! Yanlış anlamandan korktum." Rahatladım. Cidden yanlış anlarsa hoş olmazdı.
Elimi tutup beni kaldırdı. " Hadi o zaman benim araba ile gidiyoruz. Sen içki içtin. Kullanmana izin veremem."
"Olur. Arabayı yarın alırım." Sercan ve Selim'e döndüm. Yavuz'un anlattıklarından etkilenmiştim. Taksiyle dönmeleri için onları tembihledim. Yavuz hala elimi tutuyordu. Sonra koluma girdi. Birlikte mekandan çıktık. Kapıda karşılaştığım sima ise tüm neşemi kaçırmıştı.
***
Okumalar hareketlendi. Tek tek her bölüme oy veren herkese çok teşekkür ederim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)
Teen FictionOdaya girdi.Oda rengarenk dizayn edilmişti ama genel havası hoşuna gitmişti.Kapının hemen yanındaki kıyafet dolabına yöneldi.Oda bu kadar geniş olmasına rağmen dolap neden kapının dibinde diye düşündü.Üstündeki gömleği çıkardı.Karşısındaki aynaya ba...