Tunç
Hala inanamıyordum. Az önce çöpün yanında bir bebek bulmuştuk. Doğal olarak tüm dışarı çıkma planlarımızı iptal edip eve geri döndük. Bu çocuğu o şekilde bırakamazdık. Mert ise hem şaşkın hem mutluydu. Mutluluğunun sebebini anlayamamıştım.
"Tunç hayatım bu çocuk açtır. Altı kirlenmiştir. Sen biraz oyala. Ben bez ve mama alıp geleceğim."
"Aşkım ben beceremem ki. Gel sen bak. Ben gideyim markete. Gözünü seveyim."
"Sen gerildin mi? Yavrucum ne var ki bunda. Yarım saat oyalayacaksın çocuğu."
"Beceremem vallahi ya. Hadi al çocuğu." Çocuğu kucağına verdim. Arabanın anahtarını da masanın üzerinden aldım.
"Ne abarttın he. Alt tarafı kucağına alıp pış pışlayacaksın."
"Çok kolay değil mi? Hadi oyala da göreyim." Evden çıktım. Arabaya binip en yakın markete doğru yola çıktım.
***
Eve geldiğimde içeriden gelen ağlama seslerine anlam veremedim. Biri bebekti. Diğeri kimdi? İçeri girince gülsem mi , üzülsem mi bilemedim. "Mert ne yapıyorsun? Bebek ağlıyor, hadi o anlamıyor. Sen neden ağlıyorsun?"
"Hayatım ne olur kurtar beni. Yemin ederim haklıymışsın. O kadar kolay değilmiş. İlk bulduğumuzda mutlu oldum. Belki evlat ediniriz bu çocuğu diye ama inan çok zormuş."
"Ulan ben ne dedim sana? Kolay değil dedim."
"Özür dilerim. Hadi sen mama yap. Ben altını değiştireyim."
"Nasıl yapacağını biliyor musun? İstersen mamayı sen yap."
"Yok artık. Onu da yaparım herhalde."
"İyi bakalım." Bezleri uzatıp mama ve biberon ile mutfağa yöneldim. Biraz sonra içeriden gelen sesle içeri koşturdum.
"Püüüü. Bu ne lan? Oğlum ne yedin sen en son. Öghk kusacağım şimdi. Tunç! Tunç! Yetiş aşkım."
"Yeminle çocuğa mı baksam sana mı baksam şaşırdım. Lan yine ne oldu?"
"Ben bunu değiştiremem. Midem bulandı. Gel sen hallet. Ben mama yapayım."
"Beceriksiz herif ya. Hadi git. Çabuk hallet." Yanağıma tatlı bir öpücük bıraktı. Şaşkındı ama seviyordum Mert'i. İlk bulduğumuzda ki mutluluğunun sebebi demek ki bebeği evlat edinme düşüncesiymiş. Ama bilmiyor ki benim saf sevgilim kedi , köpek almaya benzemez bu. Bu çocuğu temizleyip doyurduktan sonra polise teslim etmeliydik.
"Mama hazır !" Elinde biberon ile içeri girdi.
"Getir hayatım. Altını temizledim. Harbiden bu nasıl sıçmış ya. Erkek bu arada."
"Farkettim altını ilk açtığımda. Salmış kobrayı."
Kahkahama engel olamadım. " Aşkım delisin ya. El kadar çocuk ne kobrası."
"Sana deliyim ama. Şimdi bu bizim çocuğumuz mu olacak?"
"Yavrum öyle yoldan kedi alır gibi çocuk mu alınır eve. Biraz uyutalım. Polise götürelim bu bebeği. Doğrusu bu çünkü."
"Ya off! " Yanıma oturup kafasını omzuma dayadı. " Ama çok güzel ya. Keşke bizim çocuğumuz olsaydı."
Yanağını okşadım."Hayatım bu işler böyle olmaz. Tam anlamıyla düzenimizi kuralım. İlerisi için düşünürüz."
Heyecanla kafasını kaldırıp boynuma sarıldı. Dudaklarımdan uzun uzun öpmeye başladı. Ben de onu kucağıma çektim. Ellerimi kalçasına koydum. Elimi gömleğinden içeriye sokup vücudunu keşfederken çocuğun bağırması ile birbirimizden ayrıldık. " Hala evlat edinmek istiyor musun? Bu anları hep böyle bölecek. İyi düşün."
"Biz bunu düşünelim."
***
En yakın karakolun kapısına geldiğimizde Mert'in suratı asılmıştı. " Ne oldu?""Bebeği vermek istemiyorum."
"Mert yapma böyle. Yasal olmayan bir yoldan bir çocuğu evlat edinemeyiz. Kimliği yok, bir şeyi yok."
"Bana ne ya." Kollarını göğsünde bağladı. İyice çocuklaşmıştı.
"Bak bu çocuğu yetimhaneye verecekler büyük ihtimal. Nereye vereceklerini öğrenip ara ara gider görürüz. Hem halamla konuşup vakıf aracılığıyla o yetimhaneye yardım da ederiz. Olur mu?" Kaşlarımı hafif kaldırıp dudaklarımı büzmüştüm. Gönlünü almaya çalışıyordum. 2 saatlik bebeğe bile böyle bağlandıysa , kendi çocuğumuz olsa tapacaktı demek ki.
"Harika olur." Keyfi yerine gelince ben de gülümsedim.
Şimdi çocuğu bırakma zamanıydı. İçeri girdik. En yakın memura sorduk. Bizi bir yere yönlendirdi. Yanına gittiğimiz memura durumu kısaca açıkladım.
"Memur bey. Biz bu çocuğu bir kaç saat önce çöp konteynerinin yanında bulduk. Altını değiştirip karnını doyurduktan sonra size getirdik. Hemen getiremedik. Çocuk perişan haldeydi. Ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Büyük ihtimal açtı. Şu an iyi ama."Memur dikkatle beni dinledikten sonra çocuğu almak için elini uzatıp açınca dikkatlice kucağına bıraktım. Az önceki ciddi memur gülmeye başlamıştı. "Maaşallah pek de tatlı. Kim buna kıyıp terkeder ki?" Sesine hüzün çökünce ben de garip olmuştum. Hakikaten kim bu kadar küçük bir çocuğu ölüme terk etmişti.
"Bizim yapmamız gereken başka bir şey var mı ?"
"İfadenizi yazıp imzaladıktan sonra gidebilirsiniz. Bir de numaralarınızı bırakın. Her hangi bir durumda bilginize başvurmamız gerekebilir."
"Tamamdır memur bey." Polis memurunun dediklerini yaptıktan sonra karakoldan çıktık. Eve doğru yol aldık.
***
Eve girdiğimde yatak odasına ilerledim ve kendimi yatağa attım. Arkamdan gelen Mert ise yanıma attı kendini. Kafasını omzuma koydu." Bizim de öyle çocuğumuz olacak mı?"
"Elbette hayatım. Ama her şeyin zamanı var."
"Yapsak mı biz de bir tane?"
"Dalga geçiyorsun değil mi? Onu yapacak malzeme var da. Doğuracak altyapı yok biz de."
Kahkahası odayı doldurdu. " Elbette şaka yapıyorum şaşkın ördeğim. Biz evlat edinelim ileride. Kimsesiz bir çocuğun ailesi olmak bence çok güzel bir şey."
"Sana katılıyorum." Omzumdaki kafasını saçlarından öptüm."
"Diyorum ki biz yine de yapmayı denesek mi?" Sinsice sırıtmasından yaramazlık istediğini anladım.
Yanıma sokulup öpmeye başlayınca yumuşacık dudakları beni mest etmişti. Elimi beline atıp iyice kavradıktan sonra üstteki bacağına üstüme attı. Ben de iyice sokuldum. Öpüşmemiz derinleştikten sonra Mert bir anda esnedi. Evet resmen ağzımın içine esnedi. Bütün gün bebekle uğraşmak ikimizi de yormuştu. "Gerçekten ağzıma mı esnedin?"
"Ya ne yapayım çok yoruldum bugün?" Kafasını göğsüme gömdü.
"Ben de hayatım. Biz bu halde hiç fanfinfon yapamayız. En iyisi uyuyalım."
"Hadi uyuyalım." İki dakika geçmeden uykuya dalmıştı bile. Uyurken o kadar güzeldi ki. Bakmaya , koklamaya kıyamıyordum. O göğsümde mışıl mışıl uyurken benim de gözlerim ağırlaştı.
***
Okumalar düştü. Hikayeden sıkıldınız mı ki 🤔 erken final mi yapsam 😭 uzun yazmayı düşünüyordum oysa ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)
Teen FictionOdaya girdi.Oda rengarenk dizayn edilmişti ama genel havası hoşuna gitmişti.Kapının hemen yanındaki kıyafet dolabına yöneldi.Oda bu kadar geniş olmasına rağmen dolap neden kapının dibinde diye düşündü.Üstündeki gömleği çıkardı.Karşısındaki aynaya ba...