Tunç
Hastanenin önüne geldik. Yavuz arabaya uygun bir park yeri arayıp durdurdu. Arabadan inmeden Yavuz'a döndüm. İnmeye niyeti yok gibiydi. Ben ise onu yanımda istiyordum. "Sen gelmiyor musun?"
Sıkıntılı hali yüzüne yansımıştı. "Hayır. Seni burada beklerim."
"Ama sensiz gitmem. Mert'i herhangi bir insan olarak görüyorum artık. Amacım sadece yardımcı olmak. Bana inanıyorsun değil mi?"
"Bana neden açıklama yapıyorsun?"
"Çünkü sana değer veriyorum. Senin bazı şeylere darılmadığından ve beni doğru anladığından emin olmam lazım."
"Tamam sorun yok. Git hadi."
"Sen de gelirsen bana inandığına inanırım. Gerçekten desteğine ihtiyacım var." Eğilip yanağından öptüm.
Gülümsedi. "Sende nasıl bir enerji var. Kızamıyorum ki."
"Sonunda yüzün güldü." Birlikte arabadan indik. İçeri girip danışmadan odasını öğrendim. Çok acele etmeden asansöre yöneldik. Her zaman Yavuz koluma girerdi. Bu sefer ben onun koluna girdim.
Odanın kapısına geldiğimizde Yavuz bir adım geri attı. "Burada bekliyorum seni."
Elinden tuttum. "Burada bekle diye çağırmadım. Öyle olsa arabada beklediğinde tamam derdim. Hadi gel." Bir şey demeden başını salladı.
İçeri girdik. Tek kişilik bir odaydı. Mert yataktaydı ve bilekleri sarılmıştı. Beni görünce gülümsedi. Yerinde doğruldu. Gözlerinin altı mosmordu. Sanırım uykusuzluk sorunu da vardı. Yanında ise Furkan vardı. "Geldin demek?"
Geldiğime sevinmişti ama onu görmeye gelmemiştim. Soğuk tavrımı korumaya kararlıydım. "Neden yaptın bunu?"
Yüzü düştü. Ama istesem de ona sıcak davranamazdım. "Sensiz yaşamanın bir anlamı yoktu."
Bu haline rağmen sinirimi bozuyordu. "Hatırlıyor musun ? Sen daha önce denize açıldığında senden haber alamamıştık. O zaman çok korkmuştum. Deliye dönmüştüm. Seni bulunca boynuna atlamıştım. Şu an burada zorla duruyorum. Furkan rica ettiği için. Onun ricasını da Furkan'ı sevdiğimden kabul etmedim. Durumunun kötü olduğunu söyledi. Ben de geçmişte psikolojik olarak büyük çöküşler yaşadım ve tedavi gördüm. Senin de tedavi olman gerekiyor. Buraya bunu söyleme geldim. Bu son gelişim zaten. Artık ikinizden de tek bir arama ve mesaj gelmesini istemiyorum. Bak Mert. Herşeyi sen mahvettin. Ben değil. Bir daha böyle bir şeye kalkışma. Kendine iyi bak." Yatağın karşısındaki duvara yaslanıp başını öne eğmiş bir şekilde duran Yavuz'un yanına gittim. Elini tuttum. Ellerimizi yukarı kaldırdım. "Lütfen bizi rahatsız etmeyin artık."
Dönüp çıkarken arkamdan seslendi. Arkamı dönmeden bekleyip dinledim. "Tunç... Senden gerçekten özür dilerim. Kendimi bir türlü affedemedim. Ben kendimi affedemezken senin affetmeni bekleyemem. Bu son görüşmemizdi. Sen de kendine iyi bak. Yatağa tekrar yattı. Kafasını diğer tarafa çevirdi. Ben de Yavuz'un elini bırakmadan odadan çıktım.
Koridora çıktığımızda Yavuz elini çekmek istedi ama sıkıca tuttum. "Emin misin?" Gülümsedi. O sıcak ve samimi gülüşlerinden birini göndermişti. Artık kesinlikle inanıyordu bana.
"Eminim." Ellerimizi bırakmadan koridorda yürüdük. Sonra asansöre bindik. Bize şaşkın gözlerle bakanlar , yanımızdan geçerken sırıtarak göz kırpanlar ve rahatsız olanlar oldu. Kötü bakanların hiç birini umursamadım. Yavuz yanımdayken kendimi dünyanın en güçlü insanı gibi hissediyordum.
Arabaya bindik. Yavuz aniden beni kendine çekip dudaklarımdan öptü. Hemen karşılık verdim. Geri çekildiğinde sırıtıyordu. "Artık sevgilim diyebilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)
Teen FictionOdaya girdi.Oda rengarenk dizayn edilmişti ama genel havası hoşuna gitmişti.Kapının hemen yanındaki kıyafet dolabına yöneldi.Oda bu kadar geniş olmasına rağmen dolap neden kapının dibinde diye düşündü.Üstündeki gömleği çıkardı.Karşısındaki aynaya ba...