54.Bölüm

1.7K 130 64
                                    

Yavuz

"Bu fotoğraflar?" şaşkınlığımı gizleyemedim.

Tunç fotoğrafları eline alıp baktı. "Biz bunları çektirmedik ki. Hem hepsi bizim haberimiz yokken çekilmiş. Kim yapar bu psikopatlığı?"

"Hayatım asıl mevzu o değil. Neden yapar?" Hafızamı yokladığımda hiç bir şey bulamadım.

"Bir tahminim var ama yani yapar mı ki?" dedi

"Mert mi? diye sordum.

"Aklıma başka kimse gelmiyor. Arayacağım onu. En azından emin olalım."

"Emin olmakta fayda var hayatım." dedim.

Telefonu çıkarıp rehbere girdi. Ama numarası yoktu. "Doğru ya. Sildim ben numarasını."

"Nasıl ulaşacağız?" dedim.

"Simge! Simgeden alırım. Mert'in kız kardeşi." diye ben sormadan açıklama yaptı. Aradığı numara çalıyordu. Benim duymam için hoparlörü açtı.

"Alo Tunç?" Bu aramayı beklemediği belliydi.

"Simge selam. Senden bir şey rica edebilir miyim?"

"Selam. Dinliyorum."

"Kusura bakma. Doğrudan konuya girdim. Acil biraz. Abinin telefon numarasını atar mısın bana?"

"Atayım da siz ayrılmadınız mı?"

"Evet ama başka bir konu var. Lütfen "

"Tamam. Yolluyorum."

Teşekkür edip kapattı. Ardından mesaj geldi. Gelen mesajdaki numarayı çevirdi.

"Alo Tunç! " Bu sefer gelen ses heyecanlıydı.

"Mert sana bir şey soracağım. Dürüst olur musun?"

"Elbette. Nedir?"

"Bu fotoğrafları neden yolladın. Daha doğrusu  neden çektin?"

"Ne fotoğrafı? Ne çekmesi? Anlamıyorum."

"Dürüst olacağım demiştin." Tunç sinirlenmeye başlamıştı.

"Ya dürüsçe söylüyorum işte. Ben çekmedim fotoğraf falan."

" Yavuz ile benim fotoğraflarımı gizli gizli çekmedin yani."

"Hayır! Hayır! Daha söyleyeyim mi? Hayır!"

"Tamam Mert. İyi günler." Cevap gelmeden telefon kapanmıştı.

Mert'in yaptığını sanmıyordum.
"Hayatım bence Mert değil?"

"Nasıl emin olabildin?"

"Birincisi sen aradığında çok şaşırdı ve heyecanlandı. O olsaydı eğer arayacağını bilirdi. Yani beklediği bir arama olduğu için şaşırmazdı."diye fikrimi belirttim.

"Zehir hafiye misin aşkım? Ama çok mantıklı. Kim o zaman bu ya?" Fotoğrafları masaya vurdu.

"Bilmiyorum hayatım. Ama bir süre dikkatli olmalıyız."

"Haklısın. Bir dakika! Bana da kutu geldi. Biz onu unuttuk. Alıp geliyorum." Aniden yerinden fırladı. Hızlıca evden çıktı.

Elinde kutu ile acele ederek içeri girip kutuyu masaya koyup kutuyu açtı. "Bingo! Yine fotoğraflar."

Bıkkın bir şekilde derin bir off çektim. "Ne şimdi bu? Biri bizimle oyun mu oynuyor?" diye söylendim

"Bilmiyorum ama bir süre yalnız çıkmayalım evden aşkım." dedi.

"Tamam hayatım. Nasıl istersen. En ufak bir şey daha olursa polise gidelim ama."

"Elbette. Şimdi yamacıma gel bakalım." Elini bana uzattı.

Oturduğu koltuğa ,yanına geçtim. Tatlı bir öpücük aldıktan sonra uykumun geldiğini farkettim. "Uyusak mı artık?"

"Uyuyalım aşkım." dedi. Yatak odasına geçtik. Her zaman ki uyuma pozisyonumuzu aldık. Bu sefer ben Tunç'a arkadan sarıldım. Mis kokusunu içime çekip uykuya daldım.

***

Gözümü açtığımda Tunç yanımda yoktu. "Hayatım?" diye seslendim. "Tunç?" Ses gelmeyince önce salona, sonra mutfağa baktım. Hiç bir yerde yoktu. İçeri dönüp telefonumu almadan önce buzdolabının üstündeki notu gördüm.

"Kahvaltılık alıp geleceğim. Uyandırmaya kıyamadım. Seni seviyorum" yazıyordu. Gülümsedim. Sade bir kahve içerek kendime gelmeyi deneyecektim. Kahveyi hazırlayıp salona geçtim.

Aradan yarım saat geçmesine rağmen Tunç ortada yoktu. Merak ettim. Aramaya karar verdim. Telefon uzun süre çaldıktan sonra sesli yanıta düştü. Ard arda aradım. Ama sonuç aynıydı. Endişelenmeye başlamıştım. Polise gitmem gerektiğini düşündüm ama yarım saat olmuştu. Belki de duymuyordu telefonunu. En iyisi biraz daha beklemekti.

İki ya da üç saat kadar olmuştu. Hala Tunç'a ulaşamıyordum. Vakıfı aramayı akıl ettim.

"İyi günler. Ben Yavuz. Tunç bey'e ulaşamıyorum ama vakıfa uğradı mı?"

Cevap veren genç sesli bir kadındı." Hayır efendim. Tunç bey gelmedi. Bir sorun mu var?"

"Yok hayır. Gelirse beni araması için notumu iletir misiniz?"

"Elbette. Yavuz bey değil mi?"

"Evet. Teşekkürler. İyi çalışmalar." Buradan bir sonuç çıkmadı. Ben olmadan kliniği de gitmezdi. İyice içim sıkılmaya başladı. Tekrar tekrar aradım. Ama ulaşamıyordum. Acaba başına bir şey mi geldi diye endişelenmeye başladım. Civardaki hastahaneleri aramaya başladım.

Artık elim ayağım tutmuyordu. Ne kadar süredir ağladığımı hatırlamıyordum. Aramadığım hastahane kalmamıştı. Polise gitmektem başka çarem kalmamıştı . Üstüme bir şey alıp çıkmıştım.

Arabayı karakolun önünde durdurduğumda hava kararmak üzereydi. İçeri girdim. İlk gördüğüm memura kayıp başvurusu için yapmam gerekeni sordum. Bana bir odayı gösterdi. Gösterdiği odaya ilerleyip kapıyı çaldım. İçeriden aldığım onay ile odaya girdim.

"Merhaba memur bey. Ben bir kayıp bildirimi yapacaktım."

"Kayıp kim? Kaç yaşında? Siz neyi oluyorsunuz?"

Memur hızlı hızlı sorunca araya giremedim. En sonunda konuşabildim. "Ben arkadaşıyım. Kayıp kişi reşit. İsmi Tunç Çetinoğlu."

"Reşit bir insanın kayıp ilanı çıkarılması için ailesinin başvurması gerektiğini biliyor muydunuz?"

"Ama şey... Ona bir kutu gelmişti. Gizlice fotoğrafları çekilmişti. Yani bunu o kişinin yaptığını düşünüyorum."

"Düşmanı ya da son zamanlarda kavga ettiği , tehdit aldığı biri var mıydı?"

"Hayır yoktu."

"O zaman üzgünüm. Ailesi bir süre geçtikten sonra başvuru yapabilir."

Teşekkür edip ayrıldım. Halasını aramak istemiyordum. Onu endişelendirmek istemiyordum. Arabaya binip kafamı direksiyona dayadım. Çok çaresizdim. Eve gidip beklemekten başka çarem yoktu. Eğer yarına kadar  Tunç'a ulaşamazsam halasını arayacaktım.

Arabayı sürmeye başladığım. İhtimal dahilinde olmasa bile onu yollarda görürüm diye gözüm yoldaydı. Telefonum çalınca direksiyonu bırakmadan kulaklığı takıp cevap verdim. Numara kayıtlı değildi.

"Alo... Ne?" Aniden arabayı sağa çekerek durdurdum.

***

Yeni ve tazecik bölüm ile karşınızdayım canlarım. Sizden ricam bol oy ve yorum. Bxb kategorisinde 10unculuga geriledik. Geçen hafta birinciydik. Ha gayret, olmaz mı ☹️ iyi okumalar ♥️

SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin