Yavuz
Berke yemeğini bitirince kalktık. Artık onu polise götürmemiz gerekiyordu. Elinden tuttum. Diğer tarafıma da Tunç geçti. Arabaya yürümeye başladık. Yanımızdan geçen iki kız fısıldaştı ama duymuştum. İstemsiz sırıttım.
"Çocuğa bak ya. Bu yaşta baba olmuş."
"Sadece yaş mı? Taş gibi oğlan. Bununla evli olan kız ne şanslı."
Tunç'a nispet yapasım geldi. "Kızlar bile hasta bana be."
Beklediğim gibi bir yanıt gelmişti. "Yavuz , kızları bir daha bulamam. Ama sen şu yanımdasın. Canını seviyorsan şımarmadan yürü."
Sırıtıp yürümeye devam ettim. Berke ise meraklı bakışlarla bizi izliyordu. "Abi , bu abi neyin oluyor? Yoksa kardeşin mi?"
Tunç Berke'ye doğru hafifçe eğildi. "Hayır , ufaklık. Arkadaşız biz. Yakın arkadaş." Bu yaşta bir çocuğa ilişkimizi açıklamamız anlamsız olurdu. Arabaya binip navigasyondan en yakın polis karakoluna bakıp yola çıktık. Karakolâ geldiğimizde arka koltukta oturan dünyalar tatlısı çocuğa son kez baktım. Arabadan inip çocuğunda inmesi için yardımcı oldum içeri girdik.
Berke içeri girene kadar konuşmamıştı. Sanırım onu bırakacağımızı anladı. "Keşke sizlerle yaşayabilseydim. Yemek yemesem de olurdu. En azından beni sokağa atmazdınız?" Son cümlesi ile resmen içim acıdı.
Tunç Berke'nin boyuna erişmek çömeldi. Minik ellerini ellerinin arasına aldı. "Biz anneni bulalım. Daha sonra yine görüşürüz. Annen senin yanında olması gerekiyor."
Bir şey demedi. Ama iki minik gözyaşı damlası yanaklarına süzüldü. Durumu polis memurlarından birine anlattıktan sonra bizi ilgili birime yönlendirdi. Memurla konuştuktan sonra çevre karakollara kayıp ilanı olup olmadığını sorgulattılar. Biz de beklemeye başladık.
Yarım saat kadar geçtikten sonra bizimle ilgilenen memur bizi çağırdı. "Ufaklığın annesini bulduk. O da kayıp başvurusu yapmış. Birazdan burada olacak. "
"Tamam memur bey. Biz bekliyoruz."
Bir süre daha geçtikten sonra bir memur ile bir kadının hızlıca yanımıza yürüdüğünü farkettim. Kadın adımlarını hızlandırıp koşarak geldi ve Berke'ye sarıldı. "Oğlum!" Ağlamaya başladı. "Anneyi affet oğlum. Seni bir daha bırakmayacağım."
Ufaklık annesini ittirdi. "Sen beni sevmiyorsun."
"O nasıl söz oğlum. Mecburdum. Ama pişman oldum. Yine buradayım."
Annenin haline üzüldüm, Berke'yi ikna etmek için yanına eğildim. "Berkecim ,anne küçük bir hata yapmış. O seni çok seviyor. Hadi üzme onu. " Annesinin elini tuttu. İkna olmuştu.
Tunç ise olanları izledikten sonra anne ile konuştu. " Sanırım ekonomik olarak büyük sıkıntı içerisindesiniz. Bir anne çocuğunu hiç bir şekilde bırakmamalı ama size kızmıyorum. Bunu alın. Vakfımızın kartı. Oraya geldiğinizde benim ismimi söyleyin. Adım Tunç. Size her konuda yardımcı oluruz."
Kadın gülümsedi. Tunç'un elini öpmeye yeltendi. Ama izin vermedi. "Allah sizden razı olsun."
"Durun, estağfurullah. Rica ederim." Tunç kadının elini kibarca tutup sıktıktan sonra Berke ile vedalaştık. Ufaklık o kadar içten sarılmıştı ki keşke benim çocuğum olsa diye içimden geçirdim.
***
Karakoldaki işimizi bitirdikten sonra benim eve gelmiştik. Tunç Portakalı özlemişti. Ben de onu. Salona girince Portakalı kucağına aldı. "Hey Maşallah aslan yavrusu mübarek." Bana bakıp güldü.
"Kocaman oldu benim oğlum. Hayatım kahve mi çay mı?" diye sordum.
"Kahve aşkım."
Kahveleri getirdikten sonra yanına oturdum. Onun tarafındaki elimi omzuna atıp hafifçe sıktırdım. Gözlerini anlık kapatıp hoşuna gittiğini belli etti. "Birilerinin masaja ihtiyacı var sanki."
Yumuşak bir tonda cevap verdi. "O birilerinin sevgilisinin dokunuşlarına ihtiyacı var."
"Gel o zaman yamacıma yiğidim." Sırtını bana döndü. Hafiften masaj yapmaya başladım. İyice kendini bırakmaya başladı. Kafasını geriye atıp dudaklarını uzattı. Onu kendime çekip bir elimle omzundan tutup diğer elimle göğsünü sardım. Öpüşmemiz koyulaştı. Kendimi geriye atıp koltuğa uzanınca yüzünü bana dönüp üstüme uzandı. Sertliği sertliğime temas ediyordu. Bir bacağını iki bacağımın arasına yerleştirip baskı yapmaya devam etti. Ara ara öpüşüp boynumu emiyordu. Üstümü çıkardı. Göğüslerime indi. Göğüs uçlarıma bıraktığı küçük ısırıklar beni fazlasıyla tahrik ediyordu. Ben de onun üstündekini çekiştirerek çıkardım. Sırıtarak pantolonumu altımdan bir çırpıda çekip aldı. Boxerımın üstünden penisime ağzı ile baskı yaparak beni çıldırtıyordu. İnlemelerim arttı. İç çamaşırımı çekip aldıktan sonra penisimi ağzına aldı. Kafası ile yaptığı ileri geri hamleler ile kendimden geçmiştim. Daha sonra hayalarımı yalayıp oradan deliğime diliyle masaj yapmaya başladı. Kalçamı biraz yukarı kaldırdım. Dil darbeleri hızlandıkça aldığım zevk artıyordu. "Bir dakika "diyerek yerimden kalktım.
"Ya şimdi yarım bırakılır mı? Aşk olsun."
"Hayatım geliyorum!" diye seslendim. Yatak odasından kondom alıp geldiğimi görünce sırıttı
Kondumu kendine taktıktan sonra koltukta yüz üstü yatmam için bir el işaret yaptı. Yüzümü koltuğun kolluğuna koyup ellerimle koltuktan destek aldıktan sonra kalçamı yukarı kaldırdım. Az önce diliyle ıslattığı deliğimi parmakları ile alıştırdıktan sonra penisini yerleştirdi. Bir kaç dakika ağır hareketlerle gidip geldikten sonra ritmini buldu. Üstüme uzanıp devam etti. Arkamda gidip gelirken boynumu ,ensemi emiyor beni daha da tahrik ediyordu. Bu şekilde bir süre daha devam ettik. Üstümden kalkmasını söyledikten sonra onu elinden tutup yatak odasına götürdüm. Yatağa ittirdim. Sırtı yatağa çarpınca sırıttı. Önüne uzanıp bacaklarını araladım. Kalçasını dizlerime koyup deliğini ıslatmaya başladım.
"Hımm." diye derin bir ses çıkardı.
"Hep merak etmiştimdir. " dedim.
"Neyi?" diye sordu.
"Dön sıra bende olayını."
Kahkaha atarak cevap verdi. "Yavuz ağzına tüküreyim. Bozma ortamı."
Cevap vermeden dilimle deliğine masaj yapmaya devam ettim. Yanımdaki komodine uzanıp kondomu aldım. Penisime yerleştirdim. Bacaklarını iyice aralayıp penisimi deliğine yerleştirdim. Bacaklarını belime doladı. Bende eğilip bir süredr uzak kaldığım dudaklarını öpmeye başladım. İçinde git geller yaparken öpüşüyorduk. Ağzımın içine inledikçe zevkim katlanıyordu. Son anlara geldiğimde elime onun penisini alıp hızlı hızlı hamleler yapmaya başladım. Son patlama ile içine geldiğimde , kısa süre sonra o da boşaldı. Yanına doğru geçip Tunç'un göğsüne yattım.
Saçlarımdan öptü. Mayışık bir ses tonu ile konuştu. "Hayatım duşa mı girsek?"
"Hımm. Doymadım diyorsun yani."
"Hoşt ! Ayı! Ben doydum da sen doymamışsın belli ki. Hadi girelim duşa. Ama elin ayağın rahat dursun." Sırıtıp burnumdan öptü.
"Söz veremem aşkım." Elinden tutup duşa sürükledim. Duştan sonra sımsıkı sarılıp uyumak istiyordum. Hayatımın en huzurlu günlerini yaşadığım bu adamı ömrümce bırakmaya niyetim yoktu.
***
Bölüm biraz şeyli oldu 🙄🙄 inşallah beğenirsiniz. İyi okumalar ♥️Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin canlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAN ADAM (GAY) (Tamamlandı)
Teen FictionOdaya girdi.Oda rengarenk dizayn edilmişti ama genel havası hoşuna gitmişti.Kapının hemen yanındaki kıyafet dolabına yöneldi.Oda bu kadar geniş olmasına rağmen dolap neden kapının dibinde diye düşündü.Üstündeki gömleği çıkardı.Karşısındaki aynaya ba...